Türkiye, Suriye sınırı yakınlarındaki Kızıldağ bölgesinde, hava sahasının ihlal edildiği gerekçesiyle bölgede bir savaş uçağını düşürdü. Düşürülen Suriye uçağı, dinci teröristlere karşı kendi topraklarında operasyon yapıyordu.
Bu bölgede IŞİD ve El Nusra ile birlikte Suriye’nin meşru yönetimine ve laik rejime karşı terör eylemleri yapan, AKP hükümetinin kışkırttığı ve örgütlediği dinci Türkmen çeteleri bulunuyor.
Bu çetelerin aldığı isimlere bakılırsa nitelikleri de ortaya çıkacaktır. Bunlardan birini adı Sultan Abdülhamit Tugayı diğerinin ise Sultan Murat Tugayı olarak konulmuş. Tam da Erdoğan-AKP iktidarının Yeni Osmanlıcı hayallerine uygun isimler.
Burada Sultan Abdülhamit Tugayları ismi üzerinde biraz durmak gerekiyor. Abdülhamit, Osmanlı-Türkiye gericiliğinin en önemli simgesi. Bu topraklardaki, Aydınlanma ve modernleşme karşıtı gericiliğin ve Siyasal İslamcılığın kurucu babası sayılabilecek bir isim.
Aydınlanmacı ve yurtsever kesimlere karşı büyük bir baskı uygulayan; demokratik (meşruti) bir rejim kurmak isteyen Jöntürkleri zindanlara atan, muhaliflere karşı cinayetler işleyen, Mithat Paşayı boğduran, Mustafa Kemali bile tam 4 kez tutuklayıp hapsederek karanlık bir zulüm düzeni kuran Padişah Abdülhamitin zihniyeti ile TSK arasında bir uzlaşma sağlandı da biz mi bilmiyoruz. Türk Silahlı Kuvetleri (TSK) yeniden Abdülhamit’in Ordusuna dönüştü de bizim mi haberimiz yok!
Türkiye yobazlığının ve Cumhuriyet karşıtı/düşmanı her şeyin simgesi olan Aldülhamit adına kurulan bir çeteden söz ediyoruz… İşte bu çeteye, Kurtuluş Savaşı içinde doğan, Cumhuriyetin en önemli kurucu unsurlarından biri olan TSK destek veriyor.
TSKnın, Suriye’de adı Sultan Abdülhamit olarak konulan (Türkmenler tarafından oluşturulsa da) gerici-dinci çetelere destek vermesi; bu çetelere karşı mücadele eden meşru Suriye yönetimine ait bir uçağı düşürmesi, Cumhuriyetin bütün değerlerine ihanet anlamına geliyor.
Çünkü bu tutum, modern TSK’yı yaratan ve ona ruhunu veren 1908 Hürriyet Devrimini (İkinci Meşrutiyet) yapan Jöntürkler ve Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet Devrimini gerçekleştiren Kuva-i Milliye ve Kemalist kadroların düşmanlarıyla aynı safta düşmek demektir.
Osmanlının Batılı sömürgecilerin elinde oyuncağa dönüşerek, derin bir cehalet ve karanlık içinde yuvarlanarak utanç verici şekilde çökmesinin başlıca sorumlusu sayılan Abdülhamit, AKP Hükümeti tarafından uzunca süredir yeniden itibarlı bir isim yapılmak isteniyor.
İşte Erdoğan-Davutoğlu yönetiminin bu sinsi girişimlerden biri de, Suriye’de kışkırtarak isyana teşvik ettikleri, dahası IŞİD ve El Nusra gibi dinci terör örgütlerinin peşine taktıkları Türkmen çetelerine MİT aracılığıyla Sultan Abdülhamit Tugayları gibi isimler vermek oldu.
Hemen belirtmeliyiz ki, Suriye Türkmenlerinin çok büyük bölümü bu kışkırtmaya itibar etmedi. AKP iktidarının ve emperyalistlerin yönlendirmesiyle gerici bir isyana katılmak yerine ya bölgeyi terk etti ya da Suriye ordusu saflarında cihatçı katillere karşı savaşmayı seçti.
***
Türkiye, AKP Hükümeti ve Tayyip Erdoğan’ın mezhepçi/şeriatçı ihtirasları nedeniyle her an bölgeyi kan gölüne dönüştürecek bir savaşa sürüklenebilir.
Çünkü Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi, bir bölge savaşının da fitilini ateşleyecek çok tehlikeli bir hamledir. Eğer Erdoğan yönetimi, Suriye’ye bir askeri müdahale gerçekleştirirse, Türkiye’nin karşısına çıkacak güç sadece Esad yönetimi değil, başta Rusya olmak üzere İran ve Çin gibi bölgenin ve dünyanın büyük güçleri de olacaktır.
Nitekim düşürülen uçağın, bölgede Suriye Ordusu ile birlikte operasyon yapan Rusya Hava Kuvvetlerine ait olması halinde -ki bu olasılık çok güçlüdür- Türkiye’nin büyük bir krizin içine sürüklenmesi, dahası Rusya ile silahlı bir çatışmanın, hatta savaşın eşiğine gelmesi kaçınılmazdır.
TSK, Suriye’de Erdoğan-AKP İktidarının Osmanlıcı, gerici ve maceracı politikalarına alet olmamalıdır.
Zaten 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleriyle Cumhuriyetin değerlerinden büyük ölçüde kopan ve emperyalizmin güdümünde adeta kendi ülkesini işgal eden bir orduya dönüşen TSK; AKP iktidarı döneminde (Ergenekon ve Balyoz gibi davaların da sonucu olarak) aydınlanmacı özelliklerini bütünüyle yitirmenin eşiğine geldi.
Bütün bu olup bitenlerden sonra TSK, bir de Abdülhamit’in milis gücü Hamidiye Alayları” konumuna dönüşmemelidir.
Unutulmamalıdır ki, Cumhuriyet sadece emperyalizmle değil, Abdülhamit zihiniyeti ve onun temsil ettiği değerlere karşı savaş içinde kuruldu.