ABC Politik

Gündem

Ayşe Ateş’in özrünü kabul etmeyen Orhan Aydın neden saldırıya uğradı?

Ayşe Ateş’in özrünü kabul etmeyen Orhan Aydın neden saldırıya uğradı?
Email :

Ankara’da silahla vurularak hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, cinayet dosyasına giren Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yıldırım’ın saldırı emirlerinin yazışmalarını sosyal medya hesabından paylaştı ve Oyuncu Orhan Aydın’a saldırı emri de bu yazışmalarda yer aldı. Ayşe Ateş’in, Sinan Ateş’in dövdürdüğü gazeteciler için dilediği özrü hatırlatan Orhan Aydın, “Ben özür kabul etmiyorum” dedi.

ABC POLİTİK HABER MERKEZİ

Ankara’da 30 Aralık 2022 tarihinde silahla vurularak hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, cinayet dosyasına giren yazışmaları 3 paylaşım halinde sosyal medya hesabından paylaştı. Ayşe Ateş’in paylaşımlarında, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın saldırı talimatlarının yazışmaları yer aldı.

TOLGAHAN DEMİRBAŞ, ERAY ÖZYAĞCI’YA KONUM ATMIŞ

Ayşe Ateş’in paylaşımına göre iddianamede sanık olarak geçen Tolgahan Demirbaş, Sinan Ateş’in bacağına ateş ettiğini savunan Eray Özyağcı’ya, saldırı öncesi konum bilgisi göndermiş.

Ayşe Ateş’in paylaşımında şu ifadeler yer aldı:

“Tolgahan Demirbaş: “Akşam çiftlikte misafirler olacak da ocaktaki bizim mermilerden var mı?”

Duruşmada “Ben öğretmenim. Ben de iş insanıyım. Bizim böyle olaylarla işimiz olmaz.” diyen Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel arasındaki yazışmalara bakalım. Emre Yüksel: O danışman buraya da gelmiş. Onu bir denk getirebilsek. Tolgahan Demirbaş: Yanında vekili vardır ama. Sıkıntı olmaz mı? Ona göre ayarlayalım.

Tolgahan Demirbaş’ın Sinan’ın katledildiği sıralarda Emre Yüksel’e attığı konum bilgisi ve konuma ait görsel. (Kiralık katil Eray Özyağcı’nın Tolgahan Demirbaş’ın aracına bindiği yer.)

 

EMNİYET’TEN BİLGİ TOPLUYORLARMIŞ!

Yazışmalara göre Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ömer Şanlı, saldıracakları kişilerin hakkında Emniyet’ten bilgi alıyorlar.

Ayşe Ateş bu durum hakkında da şunları söyledi:

“Milyonlarca kişinin kişisel verileri ayaklarının altına pas pas olmuş. Ben söylemiyorum, iddianame söylüyor. Ben söylesem, yalancı, derler. Ahmet Yiğit Yıldırım, verdiği (iş!), hakkıyla yerine getirilmeyince öfkeden deliye dönüyor: O kadar adam gittiniz. Bir işi halledemediniz. Bu da size son işti.

Ömer Şanlı: Bunu bulmamız lazım başkanlarım. Emniyeti kanadını zorlayın.

Ömer Şanlı: Pazartesi sabah ocakta olun. O zamana kadar video gelsin. Tolgahan Demirbaş: Başkanım, yarın gece sinyal gelecek. Telefonda lokasyon olarak.

Milyonlarca kişinin kişisel verileri ayaklarının altına pas pas olmuş.”

 

ORHAN AYDIN’A: BULALIM BUNU

Ayşe Ateş’in aynı paylaşımında yer alan yazışmaların devamında, 30 Kasım 2020 tarihinde, Ömer Şanlı’nın Aydın’ın sosyal medya paylaşımının linkini attıktan sonra “Bulalım bunu” yazdığı görülüyor.

Yazışmalarda paylaşılan linkte Orhan Aydın’ın 29 Ekim 2020 tarihinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM grup konuşmasında sözlerini unuttuğu bir anın kesit olarak alınıp dalga geçildiği anın videosunu “Kim yaptı bunu” notuyla paylaşması yer alıyor.

 

EMRE SOYLU’DAN SİNAN ATEŞ’E: GEÇERSİZ EVRAK

Ayşe Ateş’in son paylaşımında, Tolgahan Demiraş’ın Sinan Ateş’in bir açıklaması paylaştığı görülüyor.

Yazışmalarda Tolgahan Demirbaş, Sinan Ateş’in paylaşımı hakkında, “Yani diyor ki ben lidere Alişan gibi sadığım fakat Semih Hoca ve İzzet’e muhalifim diyor bu sebeple Alişan başkan ne derse katılıyorum diyor kendini geçerli bir adam sanarak” ifadelerini kullanıyor.

Emre Soylu ise Demirbaş’ın paylaşımına, “Geçersiz evrak” yanıtını veriyor.

 

“ŞAŞIRMADIM”

Aydın, TELE1’den Bilge Yurtdagülen’in sunduğu Gerçek Haber Gerçek Ekonomi programında konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Orhan Aydın, ortaya çıkan duruma şaşırmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Ben şaşırmadım. Bir gün ortaya çıkacağını düşünüyordum. Gerçek öyledir. Çıplaktır. Çırılçıplaktır ve günü gelir şu ya da bu biçimde ortaya çıkar. Bana saldıran Gökhan Bozkurt adlı kendisine Ülkücü diyen faşistin kim olduğu soruşturma sırasında ortaya çıkmıştı aslında. Ülkü Ocakları üyesiydi ve birileri tarafından yönlendirildiği çok açıktı. Böyle bir 2 aylık soruşturma sonrasında adres tespiti yapıldı ve emniyet tarafından gözaltına alındı. Dava sürerken başka bir davadan içeri alındı. Cezaevindeydi ve SEGSİS ile duruşmaya katıldı. Hakkında 44 yakın suç vardı. Bunların arasında gasp vardı, hırsızlık vardı, taciz vardı, tecavüz vardı. Yok yoktu. Yani ahlaksızlığın simgesi haline gelen ne kadar suç varsa -ki 44’e yakın- hepsi bana saldıran bu Gökhan Bozkurt denilen faşistin işlediği suçtu ve birilerinin yönlendirdiği çok açıktı. Aradan böyle bir zaman geçti ve gördük ki birileri tarafından yönlendirilmiş. Tabii benim bilgim dışında bunlar tabii. Bir çetenin, mafyalaşmış yetmiyormuş gibi hem de devletini içinde konuşlanmış bir çetenin, devletin yürütücüsü olan hükumet ortağı bir partiyle bağlantısı çok açık olan -yani Ülkü Ocakları’ndan bahsediyorum, MHP’den bahsediyorum- bir zatın bana saldırmış olmasına ya da saldırtılmış olmasına hiç şaşırmış değilim.”

“MAFYALAŞMIŞ ÇETE”

Aydın, kendisine saldıranları “mafyalaşmış bir çete” olarak niteledi.

Orhan Aydın, “Ama şu bir gerçek: Demek ki bunlar, bu çete, bu mafyalaşmış faşist çete yalnız bana değil, benden önceki bütün saldırıya uğramış gazeteci arkadaşlara da aynı yöntemle ulaşmışlar. Benden önce saldırıya uğrayan sevgili Barış Atay’a, yine müzisyen kardeşim Güvenç Dağüstün’e yapılan saldırı da yine bu çetenin elinin altından çıkmış işler. Şimdi, gün gibi ortada. Sinan Ateş cinayetinin failleri de gün gibi ortada. Ne olduğunu görüyoruz. Yargı sürecini izlemeye çalışıyorum” dedi.

AYŞE ATEŞ’E: ÖZÜR KABUL ETMİYORUM”

Aydın; Ayşe Ateş’in, Sinan Ateş’in dövülmesi talimatını verdiği gazeteciler için dilediği özrü hatırlattıktan sonra “Ben özür kabul etmiyorum” dedi.

Sinan Ateş cinayetinin aydınlatılması gerektiğini de belirten Orhan Aydın şunları söyledi:

“Dosyada adımın geçmesi galiba Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş tarafından işte bu Whatsapp yazışmalarının ortaya çıkmasıyla olmuş. Sosyal medyada izledim bir kısmını, bir kısmını da haberlerde izledim, gazetecilerden ve insanlardan eşi adına özür diliyor. Ben özür kabul etmiyorum. Asla kabul etmiyorum. Ben, ama şunu da kabullenemiyorum: Sinan Ateş cinayetini işleyen katillerin mutlak bulunmasını, yargıya teslim edilmesini; var olan, gösterilen ve bugün yargılanan katillerin dışında başka şebekeler tarafından merkezi anlamda yönlendirildiğini de düşünüyorum ve o cinayetin mutlak çözülmesini istiyorum. Elbette ki ölümü ya da katliamı öven bir zeminde durmuyorum. Elbette ki cinayetlere hayır diyorum. Elbette ki Sinan Ateş cinayetine hayır diyorum ama perde gerisindeki bu faşist çetenin deşifre olması gerektiğini, aksi halde önümüzdeki zaman dilimlerinde benzer cinayetleri benzer saldırıları yaşayabileceğimizi düşünüyorum.”

TKP’NİN 2021’DEKİ MİTİNGİNDEN SONRA SALDIRIYA UĞRAMIŞTI

Türkiye Komünist Partisi(TKP), 23 Ağustos 2021 tarihinde yaptığı açıklamayla, İstanbul Kartal’da 12 Eylül 2021 tarihinde “Şimdi Sosyalizm Zamanı” adıyla bir miting düzenleyeceklerinin çağrısını yapmıştı.

Yapılan çağrıda, “Her tür eşitsizlik ve bu eşitsizliklere dayalı baskı, zor ve yok saymanın meşru kabul ettirilmeye çalışıldığı bir düzende yaşıyoruz. Kadınların sokak ortasında katledildiği, göçmen işçilerin yaşadığı evlerin yağmalandığı, milliyetçiliğin, militarizmin ve başka ülke topraklarında asker bulundurmanın, savaş çığırtkanlığının erdem sayıldığı bir düzen ifadelerine yer verilmişti.

 

Çağrı metni şu şekildeydi:

“Bu ülkenin kaybedecek bir günü dahi kalmadı…

Kaynaklarımızın yağmalandığı, insanların değersizleştiği, rant uğruna doğanın katledildiği bir ülkede yaşamak istemiyorsak, ilk önce bu düzenden kurtulmalıyız. Birileri servetine servet katar, ülke zenginlikleri ve halkın alın teri üstünden şatafatlı bir yaşam sürerken, biz emekçiler her yeni güne yoksulluğun daha da ağırlaşan yüküyle, işsiz kalma korkusuyla uyanıyoruz.

Sağlık ve eğitim hakkının önce bir lütfa, günümüzde ise kuşa çevrildiği bu günlerde ayakta kalmaya çalışıyor, çocuklarımız ve yarınlar için sadece kaygılanabiliyoruz. Taşın, toprağın, suyun, havanın, ağaçların, hayvanların her şeyin ama her şeyin alınıp satıldığı bu yağma ve talan düzeni içerisinde nefes almaya çalışıyoruz. Laikliğin yok sayıldığı, toplumsal yaşamın dinsel kurallar üzerinden tarif edilmesinde ısrar edilen, gericiliğin az-çok, ılımlı-radikal tatışmaları arasında sıkışan siyaset ve bu siyasetin hayatımızda her geçen gün daha belirleyici hâle geldiği bir Türkiye’de yaşıyoruz. Her tür eşitsizlik ve bu eşitsizliklere dayalı baskı, zor ve yok saymanın meşru kabul ettirilmeye çalışıldığı bir düzende yaşıyoruz. Kadınların sokak ortasında katledildiği, göçmen işçilerin yaşadığı evlerin yağmalandığı, milliyetçiliğin, militarizmin ve başka ülke topraklarında asker bulundurmanın, savaş çığırtkanlığının erdem sayıldığı bir düzen. Ve birileri hâlâ biz emekçilere bu düzende bir şeylerin değişebileceğini vaaz ediyor. İnsanın insanı sömürüsü devam edecek, paranın saltanatı her şeyin üstünde sayılacak ve bizi insanlıktan çıkaran bu düzen iyileşecek. İyileşmiyorsa da bu düzen içerisinde birilerimiz en azından ayrıcalıklı sayılıp “insan” gibi yaşayacak.

Siz artık buna inanıyor musunuz?

Kaybedecek zamanımız kalmadı, aksini iddia edenler, “Bu düzen dışında seçenek yok, kabul edin” diyenler yalan söylüyorlar. Yalan korosunda en çok sömürenlerin sesi çıkıyor. Ülkeden ve insandan umudu kesenler ise bu koroya katılıyor ve emekçileri umutsuzluklarına ortak etmeye çalışıyorlar. 2023’te halka büyük Türkiye müjdesini veren bu düzenin savunucularının topu birden halka yalan söylüyorlar. Biz emekçiler bu yalana kanmayacağız. Bu ülkeyi seven yurtseverler memleketlerine sahip çıkacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında, “Yeniden Cumhuriyet” fikrinin ete kemiğe bürünmesini sağlayacağız: Halkçı, Laik, Bağımsız, Sosyalist bir Emekçi Cumhuriyeti. Ülkemizin geleceğini piyasacı, gerici, işbirlikçi güçlere bırakmayacağız, ne azıyla yetineceğiz ne de bu halkın oyalanmasına izin vereceğiz.

Halkımıza çağrımızdır; bu çürümüş düzene ve yalanlarına boyun eğmeyelim, 12 Eylül’de Kartal’da eşit, özgür ve aydınlık Türkiye için bir araya gelelim.

Bugün yaşadığımız kabustan uyanmak için eşit ve özgür bir geleceğe inanın.”

Mitingde, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ve dönemin Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu gibi isimlerin yanında Orhan Aydın da konuşmacı olarak yer almıştı.

Aydın, miting sonrası saldırıya uğramıştı.

Orhan Aydın, uğradığı saldırının ardından sosyal medya hesabından şu paylaşımı yapmıştı:

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Orhan Aydın (@orhannaydin)’in paylaştığı bir gönderi

AYŞE ATEŞ ÖZÜR DİLEMİŞTİ

Ayşe Ateş, 14 Temmuz akşamı KRT canlı yayınına katılmıştı. Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in dövülmesi talimatını verdiği gazeteciler olduğunu belirterek, “O gazetecilerin hepsinden özür diliyorum. Onun adına özür diliyorum. Haklarını helal etsinler” demişti.

Sinan Ateş, 9 Ocak 2019 – 2 Nisan 2020 döneminde Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmıştı.

Orhan Aydın’ın “bulunması” talimatı ise 29 Ekim 2020 tarihli paylaşımının ardından 30 Kasım 2020 tarihinde verilmişti.

Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in dövdürdüğü gazetecilerden helallik istedi