ABC Politik

Dünya

Salıcı’dan 15 Temmuz’u “one minute”a bağlayan Erdoğan’a “lütuf” hatırlatması

Salıcı’dan 15 Temmuz’u “one minute”a bağlayan Erdoğan’a “lütuf” hatırlatması
Email :

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi’ni, 2009 yılında dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e yönelik “one minute” sözlerine bağladı. CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı ise Recep Tayyip Erdoğan’a, 2010’daki Mavi Marmara Saldırısı’nın ardından Darbe Girişimi’nin 2 hafta öncesinde imzalanan tazminat anlaşmasını ve İsrail’in “lütuf ödemesi” kavramını kullanmasını hatırlattı.

ABC POLİTİK HABER MERKEZİ

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fethullahçı Terör Örgütü’nün(FETÖ) gerçekleştirdiği 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi’nin yıl dönümü nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen törende konuştu.

Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Darbe Girişimi’ni 29 Ocak 2009 tarihinde dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e yönelik “one minute” çıkışına bağladı.

Erdoğan, “15 Temmuz’un işaret fişeği esasında bizim ‘one minute’ çıkışımızdan hemen sonra atıldı. Şahsımızın ve hükumetimizin Filistin davasına sağladığı güçlü destek; küresel, siyonist lobiyi ve onların içimizdeki etki ajanlarını rahatsız etmişti. Türkiye, dış siyasette bağımsız hareket etmeye başladıkça bu odakların tedirginliği ayyuka çıktı” ifadelerini kullandı.

SALICI “TAZMİNAT” ANLAŞMASINI HATIRLATTI

CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı ise Mavi Marmara Saldırısı’nın ardından yapılan tazminat anlaşmasının, Darbe Girişimi’nden 2 hafta önce yapılmasını ve İsrail’in, ödeyeceği tazminatı “lütuf ödemesi” olarak nitelendirmesini hatırlattı.

Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “One minute Erdoğan” diye seslenen Oğuz Kaan Salıcı şu ifadeleri kullandı:

“One minute Erdoğan…

15 Temmuz’dan iki hafta önce, 28 Haziran 2016’da İsrail ile Mavi Marmara Anlaşması imzalanmadı mı?

Anlaşmada saldırıdan “konvoy hadisesi” diye bahsedilmedi mi?

Tazminat için “ex gratia”, yani “lütuf ödemesi” denilmedi mi?

15 Temmuz’dan 4 ay sonra, 6 yıllık aranın ardından İsrail’e büyükelçi atanmadı mı?

‘One minute’ına gelirsek…

2008’de İsrail Başbakanı Olmert seninle görüştükten bir hafta sonra İsrail Gazze’ye saldırmadı mı?

Sen de onu unutturmak için “One Minute” demedin mi?

Bari 15 Temmuz gibi bir günde Gazze’nin acısını istismar etme, ayıptır. “

 

DAVOS’TA “ONE MINUTE” ÇIKIŞI

İsviçre’nin Davos kentinde 29 Ocak 2009 tarihinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasında “one minute” krizi yaşanmıştı.

Şimon Peres’in konuşması sırasında sinirlenen Recep Tayyip Erdoğan, “One minute, one minute, one minute…Olmaz!…One minute!” şeklinde lafa girmişti.

Moderatör David Ignatius ise “Peki Sayın Başbakan, size de söz veriyorum ama lütfen hakikaten bir dakika sürsün” diyerek sözü Erdoğan’a vermişti.

Sözü alan Recep Tayyip Erdoğan, “Sayın Peres benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki sesinin bu kadar çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar yüksek çıkmayacak, bunu da böyle bilesin. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz!” ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan konuşmasının devamında, David Ignatius’un konuşmasını toparlamasını istemesi üzerine, “Benim için de, benim için de bundan böyle, bundan böyle, Davos bitmiştir. Daha Davos’a gelmem! Bunu da böyle bilesin! Siz konuşturmuyorsunuz!” demişti.

MAVİ MARMARA SALDIRISI

İnsan Hak ve Hürriyetleri(İHH) İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi, İsrail’in saldırıları altında bulunan Gazze’ye insani yardım götürmek üzere gemilerle 27 Mayıs 2010 tarihinde hareket etmişti.

İsrail savaş gemilerinin, uluslararası sularda seyreden gemilerden rotalarını İsrail’in güneyinde bulunan liman şehri olan Aşdod’a yönlendirmesi talebi reddedilince İsrail Savunma Kuvvetleri 31 Mayıs 2010 tarihinde 6 gemiye Akdeniz’de, Mavi Marmara isimli gemiye ise İsrail’e 70-80 mil uzaktaki uluslararası sularda komando çıkarmıştı.

Saldırıda, Mavi Marmara gemisinde bulunan 9’u Türk 10 yolcu hayatını kaybetmişti.

Saldırı üzerine İsraille ilişkileri dondurma kararı alan Türkiye, İsrail’le ilişkilerin yeniden kurulması için İsrail’in özür dilemesi, hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödenmesi ve Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılması şartını öne sürmüştü.

OBAMA ARAYA GİRMİŞTİ: İSRAİL’DEN ÖZÜR VE “TAZMİNAT”

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama, 22 Mart 2013 tarihinde İsrail’e bir ziyarette bulunmuştu. Ziyaret esnasında Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğanla telefonda görüştüğü belirtilmişti.

Barack Obama, “ABD, hem Türkiye hem de İsrail ile olan yakın ortaklığımıza derinden değer veriyor ve bölgesel barış ve güvenliğin ilerletilmesi amacıyla aralarındaki olumlu ilişkilerin yeniden tesis edilmesine büyük önem veriyoruz” açıklamasında bulunmuştu.

Binyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada ise özür dileme ve tazminat taleplerinin kabul edildiği belirtilmişti. Açıklamada, “İsrail’in bir dizi operasyonel hataya işaret eden olayla ilgili soruşturması ışığında, Başbakan İsrail’in can kaybına veya yaralanmaya yol açabilecek her türlü hatadan dolayı Türk halkından özür dilediğini ifade etti” denilmişti.

3 YIL SONRA “LÜTUF” ANLAŞMASI

İsrail’in özür ve tazminat taleplerini karşılamasından 3 yıl sonra 28 Haziran 2016 tarihinde, “Türkiye Cumhuriyet ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması” imzalanmıştı.

Anlaşmaya, dönemin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile dönemin İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Dore Gold imza atmıştı.

Anlaşmanın ilk maddesinde, “İsrail Hükümeti, 31 Mayıs 2010 tarihinde yaşanan konvoy (Mavi Marmara) hadisesi sırasında yakınlarını kaybeden ailelere tazminat olarak, Türk Hükümeti tarafından açılacak bir hesaba ex gratia 20 milyon Amerikan Doları ödeme yapacaktır” ifadelerine yer verilmişti.

Anlaşmada kullanılan “ex gratia” ifadesi, “lütuf ödemesi” anlamına geliyor ve ödemeyi yapanın sorumluluk kabul etmeden, “iyilikle” yaptığı ödeme anlamına gelmektedir.

İSRAİL, SORUMLULUKTAN MUAF

Anlaşmanın 4. maddesinde ise İsrail ve Türkiye taraflarının yaşananlarla ilgili diğer tarafa hukuki ya da cezai bir sorumluluk yükleyemeyecekleri ve İsrail’in Türkiye’den gelecek herhangi bir hukuki ya da cezai talepten muaf tutulacağı belirtilmişti.

İlgili maddede, “Türkiye ve İsrail, diğer tarafa veya diğer taraf adına hareket edenlere hukuki veya başka bir sorumluluk yüklemeyecekleri ve bu anlayışın, taraflardan herhangi birinin veya taraflar adına hareket edenlerin cezai veya hukuki sorumluluğu kabul ettiği veya üstlendiği şeklinde yorumlanmayacağı hususlarında mutabıktır. Her halükarda, bu anlaşma, İsrail’in, İsrail adına hareket edenlerin ve İsrail vatandaşlarının, Türkiye Cumhuriyeti veya Türk gerçek veya tüzel kişileri tarafından konvoy hadisesiyle ilgili olarak kendilerine yönelik doğrudan ya da dolaylı olarak Türkiye’de yapılmış veya yapılacak her türlü hukuki ya da cezai talebe ilişkin her türlü sorumluluktan tamamen muaf tutulmalarını sağlayacaktır” ifadelerine yer verilmişti.

ANLAŞMADAN SONRA “BANA MI SORDUNUZ?” DEMİŞTİ

Recep Tayyip Erdoğan, İsraille anlaşmanın imzalanmasından 2 gün sonra 30 Haziran 2016 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir iftar yemeği düzenledi ve İHH’yi eleştirmişti.

Erdoğan, isim vermeden Mavi Marmara seferini eleştirerek, “Uluslararası bazda bir adım atıyoruz. Siz kalkıp da Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Biz zaten oraya gerekli yardımı Gazze’ye bugüne kadar hep yaptık yapıyoruz. Filistin’e yaptık yapıyoruz. Bunları da yaparken bir yerlere gövde gösterisi olsun diye değil, her şeyi uluslararası diplomasi neyse bu diplomasi içinde yaptık; yapıyoruz, yapacağız. Bunları davul zurna çalarak değil edebi adabı içinde yaptık, yapıyoruz” demişti.

Erdoğan: İsrail’in NATO’yla ortaklık sürdürmesi mümkün değildir