Atalay gerekçesine itiraz eden Uçum hangi anayasayı savunuyor?
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanı Mehmet Uçum, AYM’nin Yargıtay’ın Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararını denetleme yetkisi olmadığını savundu. AYM ise milletvekilliğinin düşürülmesine istisna olan Anayasa maddesine aykırılığı belirleme yetkisinin TBMM’de olduğunu belirtmişti.
SONER BAHADIR
Anayasa Mahkemesi(AYM), 2023 Genel Seçimleri’nde Türkiye İşçi Partisi’nden(TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın Gezi Direnişi Davası’nda cezaevinde tutulmasını hak ihlali olarak nitelemişti. Yargıtay ise AYM’nin hak ihlali kararını tanımama kararı alarak Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine karar vermişti.
AYM de itiraz üzerine Yargıtay’ın verdiği kararın “yok hükmünde” olduğuna karar vermişti.
AYM’nin 22 Şubat 2024 tarihli kararının gerekçesini açıklamasıyla başlayan tartışma büyüyor.
AYM KARARLARI YARGI ORGANLARINI BAĞLAR
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Yargıtay’ın adli yargının en üst organı olması nedeniyle AYM’nin, Yargıtay’ın vermiş olduğu milletvekilliğinin düşürülmesi kararının “yok hükmünde” olduğu kararının aslında yok hükmünde olduğunu savundu.
Anayasa Mahkemesinin bir hükümlü milletvekili hakkında verdiği ve hukuken yok hükmünde olan kararı hakkında kısa değerlendirme:
Anayasa Mahkemesi çoğunluğunun önceki ihlal kararlarını gerekçe göstererek ilgili milletvekilinin hükümlü olduğu dosya kararının kesinleşmediği…
— Mehmet Uçum (@mehmetucum) August 1, 2024
Mehmet Uçum, “Dolayısıyla hukuki mana açısından sorunlu hukuki icra açısından yok hükmünde olan AYM çoğunluk kararının gerekçesine bakarak bir takım sonuçlar çıkarmaya çalışmak veya çağrılar yapmak beyhude çabadır” ifadelerini kullandı.
Anayasa’nın 153. maddesinde ise, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” ifadesi yer alıyor.
84 VE 85. MADDELER
Anayasanın “Milletvekilliğinin düşürülmesi” başlıklı 84. maddesinin 2. fıkrasında, “Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur” ifadeleri yer alıyor.
Anayasanın milletvekilliğinin düşürülmesinin iptalinin istenmesini düzenleyen 85. maddesinde ise, “Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine 84 üncü maddenin birinci, üçüncü veya dördüncü fıkralarına göre karar verilmiş olması hallerinde, Meclis Genel Kurulu kararının alındığı tarihten başlayarak yedi gün içerisinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın, Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini onbeş gün içerisinde kesin karara bağlar” ifadeleri yer alıyor.
Buna göre, Anayasa’nın 84/2 maddesi AYM denetiminin dışında bırakılıyor.
Uçum da bu Anayasa hükümlerini hatırlatarak Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin AYM denetiminin dışında olduğunu savundu.
Mehmet Uçum bu görüşünü şu ifadelerle dile getirdi:
“AYM çoğunluğunun TBMM’nin milletvekilliğinin düşmesine ilişkin tamamlama merasimini göz ardı etmesi Anayasa’nın 85. Maddesine açıkça aykırıdır. Çünkü 85. madde gereğince “Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme … halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur” hükmü Anayasa Mahkemesinin denetimi dışındadır. Bu merasim tamamlanmış ve milletvekilliği düşmüştür. Bu merasimin (isterse eylemli iç tüzük değişikliği gibi uydurma bir gerekçeyle başvuru olsun) AYM tarafından denetimi Anayasa gereği asla mümkün değildir.
Mevzubahis kararın muhalefet şerhinde detaylı açıklandığı gibi, AYM çoğunluğu hem başvuruyu ele alma yönteminde (eylemli iç tüzük değişikliği şeklindeki uydurma gerekçeyi geçmiş içtihadına uygun değerlendirmeyerek) keyfi davranmış hem de Anayasanın 84. Maddesinin ikinci fıkrasına 85. Maddede getirilen AYM denetimi yasağını dikkate almamıştır.”
ATALAY NE ZAMAN SEÇİLDİ? HANGİ KARAR NE ZAMAN VERİLDİ?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan 2022 tarihinde Can Atalay’a Gezi Parkı Direnişi’nde, “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçuna yardım ettiği suçlamasıyla 18 yıl hapis ve tutuklama cezası verdi.
Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından 28 Aralık 2022 tarihinde onandı.
Can Atalay, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Genel Seçimler’de TİP’ten Hatay Milletvekili seçildi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi de 28 Eylül 2023 tarihinde Can Atalay hakkında verilen hükümleri onadı.
AYM ise Can Atalay’ın milletvekili seçilmesinin ardından yapılan başvuru hakkında 25 Ekim 2023 tarihinde “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine ve Atalay’ın TBMM’ye gelerek yasama faaliyetlerine katılması kararını verdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de AYM’nin kesin olan ve bütün yargı organlarını bağlayan bu kararını yeniden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne taşıdı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise AYM’nin bağlayıcı hükmüne rağmen 8 Kasım 2023 tarihinde verdiği kararda kendisinin Can Atalay’a verilen hapis cezasını onadığını hatırlatarak AYM’nin yetki ihlali yaptığını savunmuş ve Atalay hakkında hak ihlali veren AYM üyeleri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunma kararı almıştı.
AYM Genel Kurulu, 21 Aralık 2023 tarihinde Can Atalay hakkında daha önce verdiği hak ihlali kararına uyulmaması nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu inceledi. AYM, anayasanın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine bu kez 3’e karşı 11 oyla karar verdi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi bunun üzerine tekrar AYM’nin hak ihlali kararını görüştü ve 3 Ocak 2024 tarihinde AYM kararı için “hukuki değeri yok” diyerek uymama kararı verdi.
30 Ocak 2024 tarihinde Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi yönündeki kararı TBMM’de okundu ve Can Atalay’ın milletvekilliği kaydı TBMM’den düşürüldü.
Bu karar üzerine yapılan başvuru hakkında da AYM, kendisinin verdiği kararların bütün yargı organlarını bağladığını hatırlatmış ve geçmişte kendi vermiş olduğu hak ihlali kararlarına atıfta bulunarak Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin milletvekilliğinin düşürülmesi kararının “yok hükmünde” olduğunu değerlendirerek Yargıtay’ın kararı hakkında karar vermeye yer olmadığı hükmünü vermişti.
YASAMA DOKUNULMAZLIĞI
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 14 Mayıs 2023 tarihinde milletvekili seçilen Can Atalay hakkında 28 Eylül 2023 tarihinde hüküm vermişti.
Yani Yargıtay, Can Atalay hakkında verilen cezaları onadığında Can Atalay milletvekili seçilmiş ve yasama dokunulmazlığı hakkını kazanmıştı.
Anayasa’nın “Yasama dokunulmazlığı” başlıklı 83. maddesinin 2. ve 3. fıkrasında şu ifadeler yer alıyor:
“(2)Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
(3)Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.”
AYM: 14. MADDEYE AYKIRILIĞI YARGI BELİRLEYEMEZ
Yasama dokunulmazlığına istisna olarak gösterilen Anayasa’nın 14. maddesi ise şu hükümleri içeriyor:
“(1) Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
(2) Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
(3) Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.”
AYM, Can Atalay hakkında 25 Ekim 2023 tarihinde verdiği hak ihlali kararının gerekçesinde, hangi faaliyetlerin Anayasa’nın 14. maddesine aykırı olduğunun belirlenme yetkisinin yasa koyucuya(TBMM) ait olduğunu, yargı organının bu konuda karar vermesinin beklenemeyeceğini belirtmişti.
AYM, gerekçeli kararının 47. maddesinde şu ifadelere yer vermişti:
“Anayasa Mahkemesi Gergerlioğlu kararında, Anayasa koyucunun “Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar” ibaresindeki belirsizliği giderme yetkisini münhasıran kanun koyucuya bıraktığının altını önemle çizmiştir. Gerçekten de Anayasa koyucu Anayasa’nın 14. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.” ve Anayasa’nın seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkını düzenleyen 67. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir.” hükümlerine yer vermiştir. Görüldüğü üzere Anayasa koyucu Anayasa’nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar” ibaresinin belirliliğini sağlama görevini kanun koyucuya vermiş, yorum yoluyla 14. madde kapsamına giren suçları belirlemek için yargı organına açık bir yetki vermemiştir. Kuşkusuz ki yargı organı kural koyucu bir organ olmadığı için yorum yolu ile yasama dokunulmazlığının ve dolayısıyla seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının kapsamını belirleyemez.”