DEMET CENGİZ*
‘Olimpiyat ruhu’ denen fenomeni yüzyıllardır yaşatmaya çalışıyorlar. Avrupa medeniyetinin eski Yunan’da temellendiğine duyulan inanç ve saygıyla Olimpiyat Oyunları her dört yılda bir düzenleniyor.
Dostça yarışalım, adil dövüşelim, medeniyetlerimiz temas etsin yalandan da olsa kaynaşalım… İlke bu…
Sporun hiçbir dalına izleyici olarak ilgi duymasam da sporun yanında büyük bir kültürel şov olan Olimpiyat Oyunları’nın yarattığı heyecanı anlıyorum.
Paris Olimpiyat Oyunları’nın bugüne kadar gündeme gelen iki büyük konusu oldu. Biri Yusuf Dikeç’in atış sporunda sergilediği tavır.
Takım arkadaşıyla birlikte elde ettiği başarıdan çok verdiği görüntüyle tüm dünyada ilgi topladı.
“Kimse ikinciyi konuşmaz” klişesini de yıktı geçti Yusuf Dikeç.
Olimpiyat Oyunları’nın bir diğer gündemden düşmeyen konusu ise biyoloji… Kromozomları, dişi ve erkek tanımlarını bir yığın yalan haberler eşliğinde konuşuyoruz.
Baştan söyleyeyim bu çetrefilli ve tartışması zor bir konu.
CİNSİYETİ TANIMLAYAN NE?
Nietzsche “Her kavramsallaştırma bir cinayettir” der. Tanımı ne kadar geniş tutarsak tutalım bir şeyler bunun dışında kalacak ve yok sayılacak. Cinayet demesi de bu yüzden; yok sayılmak öldürülmeye eş değer…
Ancak böyle baktığımızda düşünemeyiz, konuşamayız, tartışamayız. Kavramsallaştırmak zorundayız -bir şeylerin katledilmesi pahasına- ama istisnaların haklarını saklı tutarak.
Cinsiyet tanımı neye göre yapılıyor? Cinsel organlar? Hormonlar? Kromozomlar? Hepsi? Hiçbiri? Uyanış (woke) kültürü sayesinde hiçbir şey konuşulamadığı gibi her şey de mümkün. Bu zırvalığa dikkat çekmek için kilolu, orta yaşlı, zenci bir adam “Ben 18 yaşında 38 beden beyaz bir kadınım. Kendimi böyle hissediyorum” diye etrafta geziyor. Cinsiyet sizin ne hissettiğiniz, ne olduğunuza dair inancınızla mı ilgili?
Cinsiyet biyolojik, fizyolojik ve genetik boyutlarla tanımlanıyor. Bu üçü arasında bazen senkronizasyon olmaması tanımı güçleştiriyor.
Kadınlararası spor karşılaşmalarındın bazılarında testosteron seviyesine bakılıyor eğer yüksekse sporcular eleniyor. Cinsiyet tanımında genel kabul Y kromozomu bulunup bulunmaması. XX kadını, XY erkeği temsil ediyor. Bazen de kromozomlara bakıyorlar. Bazen herhangi bir şeye bakmayı tamamen reddediyrlar, cinsiyet testlerine karşı çıkıyorlar.
INTERSEKS VE TRANS BİREYLER
Kromozoma baktık işi çözdük de diyemiyorsunuz. Çift cinsiyetliler (interseks) var ki kendi içinde apayrı bir dünya… Kromozom XY ama gelişmemiş bir penisi, gelişmiş bir vulvası olabiliyor. Veya ikisi birden gelişmiş… Veya ikisi birden gelişmemiş… Veya kadın bedeninde erkek, erkek bedeninde kadın doğmuş, cinsiyetini değiştirmiş (tras birey)…
Buna biyolojik bir ‘normal dışılık’ denip seçtiği cinsiyet kabul edildiğinde de sorun çözülemiyor. Konu gidiyor ergenliğe… Ergenliğini erkek olarak geçiren bir trans bireyin; kas ve kemik gelişimi erkek gibi oluyor. Dünya Su Sporları Federasyonu bu nedenle ergenliğini erkek olarak geçiren trans bireylerin kadın kategorisinde yarışmasını yasakladı. Dün fotoşopla mayosuna penis yerleştirilen trans yüzücü Lia Thomas, bu kararı nedeniyle federasyona açtığı davayı kaybettiği için Paris 2024’te yarışamıyor. Çünkü Lia ergenliğini bir erkek olarak geçirmiş.
TRANS ÇOCUK VAR MIDIR?
Hazır Olimpiyatlar’da XX-XY kromozomları, cinsiyetler ve adil rekabet tartışılırken Lia Thomas, çirkin bir fotoşopla linç tayfasına meze edildi.
Madem ergenlik kriteri var o zaman cinsiyet değiştirme operasyonları ergenlik öncesi yapılsın, dediğiniz anda kendinizi trans çocuk vardır-trans çocuk yoktur tartışmasının içinde buluyorsunuz.
Trans çocuk hem vardır hem de yoktur. Vardır çünkü var. Yoktur çünkü bedeninden mutsuz olan her çocuk trans birey değil. Ergenlik öncesi hormon tedavisine başlayan, cinsiyetini değiştiren ve pişmanlık duyan bireyleri görmezden gelemeyiz.
Söyledim; çetrefilli ve tartışması zor bir konu.
Ipsos’un 2021 yılında 27 ülkede yaptığı bir araştırmaya göre insanların yüzde 80’i kendini heteroseksüel olarak tanımlıyor. Yüzde 8 yanıt vermemiş. Aseksüeller de dahil LGBTI + oranı yüzde 10 civarı kabul ediliyor. Hayvanlar aleminde ise bu oranın yüzde 5-6 civarı olduğu tahmin ediliyor.
Çok sık dile getirildiği gibi bu türün devamlılığında bir sorun yaratacak olsaydı evrim bunu düzeltirdi. Düzeltmiyor çünkü bu ‘normal dışılık’ minör bir popülasyona ait.
INTERSEKS BOKSÖRÜN KATEGORİSİ
Olimpiyatlarda vurduğunu deviren Cezayirli boksör Imane Khelif’in cinsiyeti en çok tartışılan konulardan biri oldu. Imane Khelif’in trans birey olduğu iddiası ortaya atıldı. Bu iddia doğru değildi. Cezayir’de cinsiyet değiştirme operasyonlarının yasak olduğu ortaya çıkınca da interseks olduğu, XY kromozomu taşıdığı, bunun erkek olduğu anlamına geldiği dile getirildi ancak bununla ilgili de bir kanıt yok. Olimpiyat Komitesi cinsiyet testleri yapmayı 1999 yılında sonlandırmıştı.
Söz konusu sporcu interseks ise ve XY kromozomu taşıyorsa bedeni bir erkek gibi geliştiğinden kadın sporcular karşısında haksız bir başarı elde etmiş olacak. Daha önce dediğim gibi ergenlik öncesi hormon kullanmaya başlayıp, cinsiyetini değiştirse bu kez başkaları kıyamet koparacak. Hatta belki kendi ülkesinde asılacak.
Tartışmayı alevlendiren bir konu ise Khelif’in 2023 IBA Kadınlar Dünya Boks Şampiyonası’nda cinsiyet uygunluk testini geçemediği için diskalifiye edilmesi. Ancak Olimpiyat Komitesi Sözcüsü Mark Adams, Khelif’in kadın olduğunu söyledi ve komite açısından tartışmalara “Bu siyah ve beyaz bir konu değil” diyerek noktayı koydu.
Bir diğer tartışılan sporcu ise milli boksör Busenaz Sürmeneli’yi yenen Taylandlı Janjaem Suwannapheng. Suwannapheng da tıpkı Khelif gibi 2023 IBA Kadınlar Dünya Boks Şampiyonası’nda diskalifiye edildi. XY kromozomu taşıdığı için diskalifiye edildiği iddia ediliyor.
Uluslararası Boks Birliği (IBA), cinsiyet testlerini geçemeyen sporcularla ilgili ayrıntıları paylaşmıyor. IBA ve Olimpiyat Komitesi kriterlerinin nerede uyuştuğunu, nerede uyuşmadığını bilmiyoruz. Tartışma da buradan çıkıyor zaten. Birini “Kadın” dediğine öteki “Değil” diyor.
Tekrar ediyorum çetrefilli ve tartışması zor bir konu… Nietzsche’nin dediği gibi bir yerde bir cinayet işleyeceğiz ve bir tanım yapacağız ama doğruyu, adil olanı bulacağımıza inanıyorum.
YAS TUTMAMANI YASAKLIYORUM
Cinsel kimlik bir bireyi tanımlayan en önemli unsurlardan biri. Buna en azından saygı gösterilmesi şart. Ancak Khelif’i bugün canhıraş savunanlar -ki savunulmalı- cinsiyetini değiştirmek istese o iki yüzlerinden hangisi gösterecekler Khelif’e ve dünyanın geri kalanına?
Olimpiyat Oyunları’nda kromozom kıyametleri koparken, dayatılan yasları tutmayanları ‘devletim’ yasaklarla cezalandırıyor. Halka kepenk indirtenler, VPN kullanarak yasakladıkları Instagram’da paylaşımlar yapmayı sürdürüyorlar. Madem yasaklıyorsun, yasağına kendin uysana!
Bir ülke kendini nasıl böyle küçük düşürebilir? Utanç duyuyorum.
*tele1.com.tr’de 5 Ağustos 2024 tarihinde yayınlanmıştır.