Atalayla Kurtulmuş arasında dilekçe mutabakatı! MHP’den gizli engelleme çağrısı, Arınç’tan “dostça ikaz”
CHP, DEM Parti ve TİP’in aralarında bulunduğu muhalefet partileri, AYM’nin “yok hükmünde” olduğu kararına rağmen Yargıtay kararı okunarak milletvekilliği kaydı düşürülen Can Atalay için TBMM’ye ortak dilekçe verdi. Dilekçede, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un önerdiği 16 Ağustos Cuma günü olağanüstü toplantı yapılarak Can Atalay’ın milletvekilliğinin iade edilmesi istendi. Atalay, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın geleceği 15 Ağustos’ta tek gündemin Filistin olması için 16 Ağustos’u önerdi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Her ne kadar TBMM başkanlığı toplantı çağrısına henüz cevap vermemiş olsa da Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu maksatlı ve kötü niyetli olağanüstü toplantı çağrısına itibar etmeyeceğiz ve 50 milletvekilimizle birlikte toplantıya katılmayacağız” dedi. Numan Kurtulmuş’a çağrı yapan eski TBMM Başkanı Bülent Arınç ise, “Bana düşen sizi dostça ikaz ederek Sayın Can Atalay’ı meclise davet edip ant içmesini temin etmenizdir” ifadelerini kullandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde(TBMM) temsil edilen muhalefet partileri, Türkiye İşçi Partisi’nden(TİP) Hatay Milletvekili seçildikten sonra Anayasa Mahkemesi’nin(AYM) “yok hükmünde” olduğu kararına rağmen Yargıtay kararı okunarak milletvekilliği kaydı düşürülen Can Atalay hakkında harekete geçti.
Cumhuriyet Halk Partisi(CHP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi(DEM Parti), Saadet ve Gelecek Grubu, Demokrasi ve Atılım(DEVA) Partisi, Demokrat Parti(DP) ve Emek Partisi(EMEP) ortak dilekçe vererek, 16 Ağustos Cuma günü TBMM’nin olağanüstü toplantı yaparak Can Atalay’ın milletvekilliğinin iade edilmesini talep etti.
ANKA’nın aktardığına göre, hazırlanan dilekçeyi Meclis Başkanlığı’na teslim eden CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, DEM Parti Grup Başkan Vekili Sezai Temelli, TİP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Ahmet Şık, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin ile Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya, birlikte basın açıklaması yaptı.
“HUKUK, ATALAY’IN VEKİLLİĞİNİN DEVAM ETTİĞİNİ SÖYLÜYOR”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, şunları söyledi:
“Silivri’de tutularak milletvekilliği gasbedilen Can Atalay’ın AYM kararı sonrası durumun görüşülmesi ve uygun bir karara bağlanması amacıyla TBMM’yi 16 Ağustos 2024 günü saat 14.00’te toplantıya çağırmak üzere, imzalarımızı ve çağrı metnimizi TBMM Başkanlığı’na teslim etmiş bir heyet olarak karşınızdayız. CHP, DEM Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, TİP ve EMEP’in genel başkan, grup başkanvekili ve milletvekili düzeyinde imzaları ile bu çağrı metni Meclis Başkanlığı’na temsil etmiş bulunuyor. AYM’nin hak ihlali kararı vermesi ve arkasından yeniden yargılanma amacıyla dosyayı 13. Ağır Ceza Mahkemesine göndermesinden sonra teamüllere ve hukuka tümüyle aykırı olarak tek imzalı olarak Yargıtay’a gönderilen karar ve Yargıtay’ın yasamaya adeta parmak sallayarak, ‘Sen nasıl benim kararımı okumazsın’ diyerek, AYM’yi terör örgütleriyle söz ve eylem birliği içinde olmakla suçlayarak, üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına yönelik kararı maalesef 31 Ocak 2024 tarihinde TBMM’de okundu ve Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürüldüğü ilan edildi. 31 Ocak tarihinden yalnızca iki gün sonra 2 Şubat 2024 tarihinde AYM’ye verdiğimiz dilekçede TBMM’nin bu kararının yok hükmünde olduğunu ve her halükarda bunun tespitiyle iptaline karar verilmesini talep ettik.
2 Şubat tarihli bu dilekçemizden yalnızca 20 gün sonra, 22 Şubat 2024 tarihinde AYM, TBMM kararının yok hükmünde olduğunu tespit etti ve Yargıtay kararının kesin hüküm niteliğinde olmadığını ifade etti. Anayasa’nın 153. maddesi çok açık bir hükme sahip; ‘Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır’ diyor. Peki 22 Şubat tarihinde verilmiş olan bu AYM kararının yayımlanması için neden 5,5 ay beklendi ve TBMM’nin kapanmasından hemen sonra, 1 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de bu karar yayımlandı. Bu bile Türkiye’nin nasıl adeta planlanmış hukuk kumpası ile karşı karşıya bulunduğunun çok açık göstergesidir. Hukuk, Can Atalay’ın vekilliğinin 14 Mayıs’tan beri düşürülmediğini, devam ettiğini söylüyor. Bu görüşme TBMM Başkanı açısından bir takdir yetkisi değil, bağlı yetkidir. Bu görüşmenin sonucunda da umuyoruz ki hukuka uygun davranılır. Bu mesele yalnızca bir milletvekilliği meselesi olmaktan çıkmış adeta Türkiye’nin demokratik düzeninin ve anayasal çerçevesinin ihlal edildiği bir noktaya getirilmiştir. Bu ayıbın Türkiye’nin üzerinden derhal kaldırılması gerekmektedir”
Atalay, Filistin’in tek gündem olması için 16’sını önerdi
Ahmet Şık ise 15 Ağustos’ta tek gündemin Filistin meselesi olmasını istediklerini, bu yüzden 16’sına ertelediklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Genel tutumumuz Meclis’in 14 Ağustos’ta açılmasına yönelikti. Biz burada bir tartıışmaya girmek istemedik. 15 Ağustos’ta Filistin özel oturumu için toplanacak Meclis. Mahmud Abbas geldiğinde Filistin’de yaşanan soykırımın, katliamın, zulmün önünü kapatacak, bunu gölgeleyecek herhangi bir tartışma açılmaması için sadece Filistin meselesinin gündem olması için 16 Ağustos’a karar kıldık Can Atalay’ın da önerisiyle. Bu dayanışmayı gösterdikleri için teşekkür ediyorum. Burada tartıştığımız şey Can Atalay’ın vekil olup olmadığı değil, Türkiye’de hukuk ve demokrasi normlarının egemen olup olmayacağına dair bir tartışma. Ben umut ediyorum yeni yasama döneminde Can Atalay burada hem bu iktidarın rezilliklerini teşhir edecek hem de Hatay halkının sorunlarını hem Meclis hem de Türkiye’nin gündemine taşıyacak.
“Meclis’in suçu kaldırma olanağı var”
Sezai Temelli de şöyle konuştu:
“Meclis’i 16 Ağustos’ta sevgili Can için toplantıya davet ediyoruz. Hem Can Atalay için hem de şu anda cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar için aslında Meclis üzerine düşen görevi yapsın diye bu daveti bir kez daha yineliyoruz. Can Atalay’ın vekilliğinin düşürüldüğü gün Meclis’teki tüm konuşmalarımızda ‘Anayasa’yı ihlal edemezsiniz, ederseniz bu bir anayasal suç olur’ dedik. 13. Ağır Ceza anayasal bir suç işledi. Yargıtay 3. Dairesi Anayasa suçu işledi. Yetmedi Meclis’te o gün Can Atalay’ın vekilliği düşürülerek, bir kez daha hiç eşi benzeri görülmemiş bir şekilde Anayasal suç işlendi. Gözümüzün içine baka baka Meclis Başkanı o metni okudu, bu suçu işlemiş oldu. Şimdi bu suçu ortadan kaldırma olanağı var. 16 Ağustos’ta toplanarak bu kara lekeyi, hukuk katliamını en azından bir nebze ortadan kaldırabiliriz.
“Hukukta rasyonel politikalar için fırsat”
Bülent Kaya, yeni anayasa tartışmalarının bu koşullarda uygun olmadığını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Son zamanlarda ülke yönetiminde Anayasa’yı görmezden gelen, adeta ülkeyi anayasasızlaştırmaya doğru iten bir yönetimle karşı karşıyayız. Hukukta rasyonel politikalara dönmek için 16 Ağustos’u bir fırsat olarak görüyoruz. Türkiye, bu ve benzeri antidemokratik süreçleri yaşadı, zaman zamanda geride bıraktı. Ben inanıyorum ki bugünleri de geride bırakacak. Tarihte kim bu süreçte hukuktan ve demokrasiden yana kim ise otoriteden yana elbette bunu da tarihe not düşecek. Saadet- Gelecek grubu olarak biz de bu antidemokratik süreçlerde demokrasiden ve hukuktan yana olduğumuzu kayda geçirmek üzere 16 Ağustos’ta TBMM’nin genel görüşme talepli olarak olağanüstü toplantıya çağrılma talebine imza attık. Anayasayı görmezden gelerek yeni bir anayasa tartışması başlatmanın da beyhude olduğunu ifade ediyorum.”
“Atalay meselesi olarak görmüyoruz”
İdris Şahin, daha önce de benzer durumlar yaşandığını ve AYM kararının bağlayıcı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinin başında bu son derece açık bir şekilde yazılımış. Biz her ne kadar can çekişse de bu ülkede hala bir hukuk sisteminin var olduğuna, hukukun az da olsa işlediğine yürekten inanıyoruz. Şu an itibarıyla parlamentoya çok büyük bir yük düşüyor. Geçmişte bu uygulamalar olmasa, ilk defa bir konu önüne gelmiş olsa ve Numan Bey nasıl davranacağını bilemese anlarım ama biz geçmişte bunları yaşadık. 24. dönemde hep birlikte örneklerini gördük. Engin Alan davasında AYM’nin vermiş olduğu kararda MHP grubu nasıl bir refleks göstermişti, AYM’yi nasıl kutsamıştı. Can Atalay kararının da uygulanmaması gerektiğini söylemiştik ancak AYM kararlarına takla attırmak suretiyle bu parlamentoda Meclis Başkanı dışarıdayken Bekir Bozdağ’a okutarak Can Atalay milletvekilliği düşürülmüş gibi gösterdi. Ama yanlış hesap Ahlatlıbel’de AYM’den döndü. Biz de burada olayı sadece Can Atalay meselesi olarak görmüyoruz, hepimizin üst çatı organı olan hukuk sistemimiz, Anayasa’ya sadakat için çaba gösteriyoruz.”
MHP’DEN KURTULMUŞ’A GİZLİ ENGELLEME ÇAĞRISI
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, muhalefetin yaptığı olağanüstü toplantı çağrısına katılmayacaklarını açıkladı.
Semih Yalçın, açıklamasında, “Her ne kadar TBMM başkanlığı toplantı çağrısına henüz cevap vermemiş olsa da Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu maksatlı ve kötü niyetli olağanüstü toplantı çağrısına itibar etmeyeceğiz ve 50 milletvekilimizle birlikte toplantıya katılmayacağız” ifadelerini kullandı.
AYM, Can Atalay, CHP ve DEM Parti hakkında saldırgan ifadeler kullanan Yalçın’ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şu şekilde:
“Bilindiği üzere TBMM, Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen kararın görüşülmeye açılması için CHP tarafından 16 Ağustos günü saat 14.00’te olağanüstü toplantıya çağırılmıştır.
Bir milli güvenlik sorunu olarak gördüğümüz Anayasa Mahkemesi kararları hakkında partimizin görüşü daima açık ve net olmuş; verilen kararlar Türk hukuk sistemine sürülmüş kara bir leke olarak görülmüştür. Anayasa Mahkemesi yetki alanının dışına çıkarak TBMM’ye ve diğer yüksek yargıya parmak sallamaya devam etmektedir. Bizce teröriste hak ihlali kararı veren bir mahkeme Türk milletinin mahkemesi olamaz, bunun adına da adalet denilemez.
Üstelik Türkiye’nin bunca önemli meselesi varken, gerek Rusya-Ukrayna çatışması ve gerekse İsrail’in hem Filistinlilere hem bölge ülkelerine yönelik alçakça saldırıları sürerken, bu yüzden bütün Ortadoğu ve hatta dünya diken üstündeyken, Can Atalay gibi bir vatan haininin durumuyla Türkiye’nin gündemini işgal etmek, fevkalade abestir ve yanlıştır. CHP, bir bardak suda fırtına koparmaya çalışmaktadır. CHP; boş tenekenin çok ses çıkardığı gibi, beyhude işlerle uğraşıp kavga çıkarmayı siyaset yöntemi hâline getirmiştir. CHP; hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni siyasi emellerine vasıta kılmaya cüret etmekte, hem de kamuoyunu gürültüye boğarak ülkemize vakit kaybettirmektedir. Ayrıca terörizme gönüllü hizmet veren bir kişi için olağanüstü toplantı daveti, yüce parlamentomuzun mehabetine yakışmamaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Dem’lenmiş CHP’nin siyasi ayak oyunlarına gelmeyeceğiz.
Her ne kadar TBMM başkanlığı toplantı çağrısına henüz cevap vermemiş olsa da Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu maksatlı ve kötü niyetli olağanüstü toplantı çağrısına itibar etmeyeceğiz ve 50 milletvekilimizle birlikte toplantıya katılmayacağız.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
MHP, OLAĞANÜSTÜ TOPLANTI
ÇAĞRISINA KATILMAYACAK…Bilindiği üzere TBMM, Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen kararın görüşülmeye açılması için CHP tarafından 16 Ağustos günü saat 14.00’te olağanüstü toplantıya çağırılmıştır.
Bir milli güvenlik sorunu olarak…— E. Semih Yalçın (@E_SemihYalcin) August 9, 2024
ARINÇ’TAN KURTULMUŞ’A “DOSTÇA İKAZ”
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç ise, şu an görevde olan Numan Kurtulmuş’a geçmişi hatırlatarak Can Atalay’ın Meclis’e gelip yemin etmesini temin etme çağrısı yaptı.
Bülent Arınç, “Bana düşen sizi dostça ikaz ederek Sayın Can Atalay’ı meclise davet edip ant içmesini temin etmenizdir” ifadelerini kullandı.
Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Arınç, şunları söyledi:
“Anayasa hükümleri gayet açıktır ve bu anayasa bugün uygulanmak üzere yürürlüktedir. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarıyla ilgili bu kurumların verdikleri kararları uygulamak mecburiyeti de hemen hemen ilgili her maddesinde yazılıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımız 10 yıldan beri Cumhurbaşkanlığı görevinde. 2014 yılından bu yana bu anayasaya göre seçiliyor, bu anayasaya göre ant içiyor ve bu anayasaya göre YÖK ve HSK üyelerini atıyor, yargıtay başsavcısını ve Anayasa Mahkemesi üyelerini seçiyor. Anayasada kendine tanınan bütün hak ve yetkileri kullanıyor.
Birkaç yıl öncesine kadar biz hem 90. madde hem 148’den 153. maddelerine kadar Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına, AİHM kararlarına uymayı kendimize bir vecibe biliyorduk. Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin defaatle verdiği kararlar ortada; ki en son 10’a 4 bir karar vermiş görünüyor ve o 4 üyenin de esastan bir itirazları yok, usulden itirazları var. Durum böyle iken Can Atalay’ın tekrar milletvekili olabilmesi için önünde hiçbir engel kalmamıştır. Bunun uygulanması gerekir. Çünkü bu anayasaya göre bu kararlar uygulanmalıdır. Geçmişte Enis Berberoğlu ve Ömer Faruk Gergerlioğlu konularında mevcut olan düşüncelerim bugün de aynen devam ediyor. Bu yüzden Sayın TBMM başkanımıza seslenmek istiyorum.
Sayın Numan Kurtulmuş, değerli meclis başkanımız; sizi geçmişten bu yana tanır, sever ve takdir ederim. Sizinle birlikte siyaset yaptık. Siz ayrıca iki siyasi partinin genel başkanlığı da yaptınız. Aileniz, ilmî birikiminiz, taşıdığınız unvan, örnek bir aile olmanız ve meclisimizi de bugüne kadar onurlu bir şekilde temsil etmeniz konusunda sizleri her zaman takdir ettim. Bugün önemli bir kararla karşı karşıyasınız. Bana düşen sizi dostça ikaz ederek Sayın Can Atalay’ı meclise davet edip ant içmesini temin etmenizdir. Bu kişi seçildi, mazbatasını aldı. Meclise geldi, meclis komisyonlarına seçildi fakat ant içmesi mümkün olmadı. Şu anda yasama görevine katılamıyor. Anayasa Mahkemesi’nin bu kadar kesin ve kati kararlarına karşı direnmenin hiçbir haklı gerekçesi yoktur.
Hatırlayacaksınız, 2013 yılında Başbakan Yardımcılığım döneminde Kemal Aktaş isimli HDP’li bir milletvekili 1 yıl 8 aylık mahkumiyetinin kesinleşmesi karşısında mecliste ceza hükmü okunacak ve milletvekilliği sona erecekti. Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesine göre Nevruz’da yaptığı bir konuşma vesilesi ile bu cezayı almıştı. Söz konusu konuşmada da AİHM kararlarına göre hiçbir suç unsuru yoktu. Dolayısıyla Sayın Başbakanımızın görüş ve talimatlarını alarak kendi aramızda bu kanunun ilgili maddesini, “Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi…” şeklinde AİHM kararlarına uygun olarak değiştirdik. Kemal Aktaş’ın kararının TBMM’de okunmasını da Sayın Cemil Çiçek’ten rica ederek 4-5 ay geciktirdik. Sayın Başbakanımızın çok doğru bir kararı ile bu madde değiştirildi ve o günden bugüne de yürürlükte kaldı. Geçmişte bir milletvekilliğinin düşürülmesine bu şekilde karşı çıkmışken bugün neredeyse rutin bir olay gibi milletvekilliklerinin düşürülmesi vesilesiyle siyaset kurumunun zedelendiğini, siyasetçinin yıprandığını ve bu kurumun çok büyük yara aldığını düşünmekteyim.
Sayın TBMM Başkanım; lütfen kendi iradenizle, hukuk düşüncenizle, siyasî birikiminizle bu işi daha fazla uzatmadan çözüme kavuşturalım. Bu onurlu işi bir başkasına havale etmeyelim. Unutmayalım ki sizin de çok değer verdiğinizi bildiğim Or. Prof. Ali Fuat Başgil’in şu sözlerini hatırlatmakta fayda görüyorum: “En iyi anayasa uygulanan anayasadır, en kötü anayasa uygulanmayan anayasadır.”
Anayasa hükümleri gayet açıktır ve bu anayasa bugün uygulanmak üzere yürürlüktedir. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarıyla ilgili bu kurumların verdikleri kararları uygulamak mecburiyeti de hemen hemen ilgili her maddesinde yazılıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımız 10 yıldan beri…
— Bülent Arınç (@bulent_arinc) August 9, 2024
KURTULMUŞ 16 AĞUSTOS’U ÖNERMİŞTİ
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuşla, Can Atalay’ın milletvekilliğinin iade edilmesi için dün görüşen TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Numan Kurtulmuş’un tarih olarak 16 Ağustos’u önerdiğini söylemişti.
Erkan Baş, “Bizim beklentimiz, 15 Ağustos’taki Mahmud Abbas’ın konuşma yapacağı olağanüstü toplantıdan önce Meclis’in toplanması. Dolaysıyla Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı varken bu karar hiç yokmuş gibi başka bir gündemle Meclis’in toplanmasını doğru bulmadığımızı ifade ettik. O günün öneminin farkındayız. Filistin meselesinin dünya çapındaki öneminin farkındayız ve tüm dünyanın gözleri burada olacakken başka konuların gündeme gelmesini tercih etmeyeceğimizi söyledik. Ama bunun yolu o güne kadar Meclis’in, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karar doğrultusunda gerekli adımları atması ve bunun için de olağanüstü toplanmasını ilettik. Sayın Başkan, ‘16’sı olabilir mi?’ diye bir öneri sundu” şeklinde konuşmuştu.
Baş ayrıca, İYİ Parti’nin dilekçeye imza vermese de olağanüstü toplantıya bütün milletvekilleriyle katılacağı bilgisini edindiklerini söylemişti.