ABC Politik

Gündem

Atalay’dan Kurtulmuş’a 2 dilekçe: Abbas mektubu ve “sorumluluk” göndermesi

Atalay’dan Kurtulmuş’a 2 dilekçe: Abbas mektubu ve “sorumluluk” göndermesi
Email :

Yarın TBMM’de milletvekilliğinin iadesi gündemiyle olağanüstü toplantı düzenlenecek olan Can Atalay, hitap etmek üzere TBMM’ye gelen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a yazdığı mektubun iletilmesi talebiyle TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a dilekçe gönderdi. Atalay yazdığı 2. dilekçede ise, “Esas olarak bu kararın gereğinin yerine getirilmesinden ve Anayasal sınırlar içerisinde hareket edilmesinin sağlanmasından Meclis Başkanımız sorumludur” dedi.

ABC POLİTİK HABER MERKEZİ

Can Atalay’ın listesinden Hatay Milletvekili seçildiği Türkiye İşçi Partisi(TİP) heyeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuşla yaptığı görüşmede, Can Atalay’ın milletvekilliğinin iadesi için olağanüstü toplantısı için, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın TBMM’ye hitap edeceği 15 Ağustos tarihinin 1 gün öncesi olan 14 Ağustos tarihini talep etmişti.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ise olağanüstü toplantı için Mahmud Abbas’ın konuşacağı 15 Ağustos’un 1 gün sonrası olan 16 Ağustos’u önermiş, TBMM’de temsil edilen muhalefet partileri de 16 Ağustos için dilekçe vermişti.
Yarın yapılacak olağanüstü toplantı öncesi Can Atalay, Abbas’a hitaben yazdığı mektubun iletilmesi talebiyle Numan Kurtulmuş’a dilekçe gönderdi.

Atalayla Kurtulmuş arasında dilekçe mutabakatı! MHP’den gizli engelleme çağrısı, Arınç’tan “dostça ikaz”

“CEZAEVİNDE TUTULDUĞUM İÇİN GELEMİYORUM”

Can Atalay, Abbas’ı TBMM’de karşılamak ve görüşlerini doğrudan iletmek istediğini fakat Anayasa hükümlerine rağmen cezaevinde tutulduğu için bunu yapamadığını belirtti.

Atalay’ın sosyal medya hesabından paylaştığı dilekçe ve mektup şu şekilde:

“Marmara (Silivri) Cezaevi’nden Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’a iletilmek üzere TBMM Başkanı Numan

Kurtulmuş’a yolladığım faks metni:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanlığına,

Aşağıdaki selamlama metnini Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas’ın bilgisine sunulması için gerekli işlemlerin yapılmasını talep ederim.

Sayın Mahmut Abbas,

Filistin Devlet Başkanı,

Sizi Meclis’te karşılamak, ellerinizi sıkmak, Filistin halkıyla dayanışmamızı, azim ve mücadelenize saygımızı, hayranlığımızı doğrudan iletmek isterdim.

Ancak bu görevimi, Anayasamızın açık hükümlerine karşın seçilmiş bir milletvekilinin cezaevinde tutulması nedeniyle ne yazık ki yerine getiremiyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz bugün sizi, bu soykırımcı savaşa karşı halkımızın en güçlü itirazını tüm dünyaya ilan edebilmek için ağırlıyor. Toplantımızın yaşadığınız soykırıma karşı duran uluslararası dayanışmaya güçlü bir katkı sağlamasını yürekten diliyorum.

Sayın Abbas,

Bizler, Filistin halkının haklı davasının saflarında sadece sözleri ile değil eylemleri ile yer alanların izlerini takip ediyor, Filistin davasını her zaman aklımızda, yüreğimizde taşıyor ve hep gündemimizde tutuyoruz.

Filistin halkının özgürlüğü için mücadelesi, katlandığı fedakarlıklar, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de eşitlik ve özgürlük mücadelesi verenler için hem güç hem de ilham kaynağıdır.

Bugün topraklarınızda, Gazze’de insanlık tarihindeki en ağır bir soykırımcı savaşlarından birisi sürdürülüyor.

Netanyahu hükümetinin hiçbir kural tanımadan sürdürdüğü bu soykırımcı savaşa karşı itiraz artık dünyanın dört bir yanında yükseliyor.

Yükselen uluslararası dayanışmanın Filistin halkının direncine direnç katmasını diliyorum.

İnanıyorum ki, Filistin’in özgürlüğü Ortadoğu’daki barış, eşitlik ve özgürlük kapılarının açılmasında da önemli olacaktır.

Filistin halkına selamlarımızı götürün. Ülkelerine ve özgürlüklerine olan bağlılıklarının ve ısrarlarının aynı zamanda bizler için, dünya halkları için ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha söyleyin.”

 

KURTULMUŞ’A “SORUMLULUK” GÖNDERMESİ

Can Atalay, AYM’nin milletvekilliği kaydının düşürülmesinin “yok hükmünde” olduğu kararını hatırlatarak Numan Kurtulmuş’a yeni bir dilekçe yazdı.

Atalay, dilekçesinde, “Esas olarak bu kararın gereğinin yerine getirilmesinden ve Anayasal sınırlar içerisinde hareket edilmesinin sağlanmasından Meclis Başkanımız sorumludur” ifadelerine yer verdi.

Atalay’ın sosyal medya hesabından paylaştığı dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanlığı’na,

Kamuoyuna,

Adım adım ve konuları birbirine karıştırmadan ilerleyelim.

Avukatlarımın da kamuoyuna en açık haliyle aktardığı üzere;

Anayasa Mahkemesi’nin 1 Ağustos 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararı doğrultusunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 16 Ağustos 2024 Cuma günü gerçekleşecek olağanüstü oturumu beklenmeksizin milletvekilliğinden kaynaklanan özlük haklarım 1 Ağustos 2024 tarihi itibariyle tesis edilmeliydi.

Buna ilişkin talebimizi içeren dilekçemiz, 2 Ağustos 2024 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulmasına karşın, aradan geçen iki haftalık süre boyunca bu Anayasal zorunluluk yerine getirilmedi.

Anayasa Mahkemesi, “milletvekilliğimin düşürülmesi” işleminin, yok hükmünde olduğunu tespit etti.

Anayasa Mahkemesi, “milletvekilliğimin düşürülmesi” yönündeki eylemlerin “fiili bir durum yaratmaktan ibaret” olduğunu tespit etti ve herhangi bir hukuki dayanağı olmadığına hükmetti.

Özetle Anayasa Mahkemesi, “Can Atalay halen milletvekilidir, milletvekilliği hiçbir zaman hukuken sona ermemiştir” dedi.

Bu durumda, yaratılan hukuka aykırı fiili durum sonucunda adımın “milletvekilliği sona erenler” listesine yazılması, özlük haklarımın kesilmesi ve “İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu” üyeliğimin sona erdirilmesi halk iradesinin Anayasa Mahkemesi kararındaki tabir ile fiilen (de facto) yok sayılmasından ibarettir.

Esas olarak bu kararın gereğinin yerine getirilmesinden ve Anayasal sınırlar içerisinde hareket edilmesinin sağlanmasından Meclis Başkanımız sorumludur.

Anayasa’nın uygulanması veya ihlal edilmesi kendisinin sorumluluğu üzerindedir.

Diğer yandan, Meclis’te yapılacak işlemlerin yahut gerçekleştirilecek oturumun, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden süreçler ile hiçbir ilgisi, bağlantısı yoktur.

Diğer süreçler, hiçbir biçimde 16 Ağustos toplantısının gündemiyle bağlantılı olarak düşünülmemeli ve değerlendirilmemelidir.

Talebim açıktır;

1 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararı ile “milletvekilliğimin düşürülmesi” halinin yok hükmünde olduğu tespit edildiğine göre, hukuki durumum, “milletvekilliğimin düşürüldüğünün” ilan edildiği 30 Ocak 2024 tarihinden hemen önce ne ise, halen odur.

Ben hala Hatay halkının oyları ile seçilmiş bir milletvekiliyim ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesiyim.

Bu durumda yapılması gereken, adımın “milletvekilliği sona erenler” listesinden çıkarılması, özlük haklarımın iadesi ve komisyon üyeliğimin tekrar tesis edilmesinden ibarettir.

Anayasamızın açık ve emredici hükümleri doğrultusunda, Anayasa Mahkemesi’nin kararı Meclis’te okunarak milletvekilleri de bu konuda bilgilendirilecek ve özlük haklarım tesis edilecektir.

Konu, bu kadar açık ve basitken aksi yönde öne sürülen her türlü gerekçe, yalnızca Anayasa’ya uymamanın bahanesi olacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, yeniden Anayasa’nın yok sayılması anlamına gelecek böylesi ağır bir sorumluluk altına sokulmayacağına inanıyorum.”