Uçum’un “yeni anayasa” talebi, AYM’nin Erdoğan kararını hatırlattı
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, yeni anayasayı kabul etmenin TBMM’nin en önemli ödevi olduğunu savunduktan sonra, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra Meclis (bütçe kanunlarının teklifi hariç) kanun yapma tekeline sahip oldu” dedi. 1921 Anayasası’ndan beri TBMM, “yasa yapma tekeli”ne sahip. Mehmet Uçum’un bu açıklaması ayrıca akıllara, AYM’nin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yaptığı atamaların yürürlüğe girebilmesi için kanun yapılmasının şart olduğu yönündeki kararını akıllara getirdi. Uçum, Erdoğan’ın atama yetkisinin devam ettiğini savunmuştu.
SONER BAHADIR
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, 12 Eylül 1980 Darbesi’nin yıl dönümü nedeniyle bir açıklama yaptı.
Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Mehmet Uçum, “TBMM’nin en önemli ödevi halkın onayına sunulacak yeni anayasayı 28. Dönemde kabul etmektir” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni anayasanın da mevcut Anayasa’ya dayanılarak çıkarılacak kanunla yapılabileceğini belirten Uçum, hazırlanacak yeni anayasanın, meşruiyet açısından mutlaka referandumdan geçmesi gerektiği yorumunu yaptı.
“EN ÖNEMLİ ÖDEV”
Mehmet Uçum’un paylaşımında şu ifadeler yer aldı:
“Yeni Anayasadan Kaçınılamaz!
Yeni Anayasa Halkın Onayı Olmadan Yürürlüğe Sokulamaz!
12 EYLÜL DARBESİNİN ÜZERİNDEN 44 YIL, DARBE ANAYASASININ ÜZERİNDEN 42 YIL GEÇTİ.
TBMM’NİN EN ÖNEMLİ ÖDEVİ HALKIN ONAYINA SUNULACAK YENİ ANAYASAYI 28. DÖNEMDE KABUL ETMEKTİR.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra Meclis (bütçe kanunlarının teklifi hariç) kanun yapma tekeline sahip oldu. Yeni anayasa da elbette bir kanunla yapılacaktır.
Yeni anayasayı kanun olarak yapmak münhasıran TBMM’ye ait bir yetkidir. Hiç kimse, hiç bir merci TBMM’nin yeni anayasa yapma yetkisini tartışamaz, bu yetkiye ortak olamaz.
Sadece Cumhurbaşkanı yeni anayasa kanununu tekrar görüşülmek üzere Meclise geri gönderme ve/veya referanduma sunma yetkileriyle sürece dahil olur.
Yani TBMM’nin sistemdeki rolü kanun tekeline sahip olmaktır, fikrin tekeline değil.
Fikir sahibi her kurum, kuruluş, sosyal kesim, sivil toplum, demokratik siyasi mecralar tabiki fikirlerini ifade edecektir, yasama sürecine katkı yapmak isteyecektir ve katkı da yapacaktır. Bu durum vatandaş inisiyatifli demokratik bir toplum olmanın asgari gereğidir.
Özetle anayasa sürecinin fikri boyutunu ve fikri çalışmalarını sadece Meclisle sınırlamak hiç kimsenin kabul edeceği, uygun göreceği bir yaklaşım olamaz.
Tam tersine kurumların, kuruluşların, kurulların, Meclis dışındaki demokratik siyasi aktörlerin, sendikaların, mesleki örgütlerin, sivil toplum temsilcilerinin, sosyal kesimlerin, bireylerin yeni anayasa konusundaki talepleri, görüşleri, değerlendirmeleri, eleştirileri TBMM’nin yeni anayasa kanun yapımına katkı sunar.
Yine Türkiye’de yeni anayasa talebinin 1987 yılına kadar giden bir tarihi var. Bu otuz yedi yıllık sürede oluşan toplumsal ve siyasal birikimin, geliştirilen hukuksal yaklaşımların ve önerilerin hepsi yeni anayasının yapım sürecine bir çok fayda sağlar.
Tüm bunlar yeni anayasa yapım sürecinin demokratik ve toplumsal meşruiyetini çok daha güçlü kılar. Diğer konu yeni anayasanın kanunlaştırılmasında ve yürürlüğe sokulmasında hangi kuralların geçerli olacağıdır. Yeni anayasanın yapılmasında mevcut anayasanın değişikliğe ilişkin hükümlerine göre hareket etmek TBMM’nin karar vereceği bir husustur ve böyle yapması da hukuksal meşruiyet açısından son derece isabetli olur.
Mevcut anayasada, anayasa değişiklikleri 400 ve daha fazla oyla kabul edilirse zorunlu referandum yoktur, Cumhurbaşkanı ihtiyari referanduma sunabilir.
Ancak yeni anayasa kanununun 400 ve daha fazla oyla kabul edilmesi halinde referanduma sunulmadan yürürlüğe girmesine yönelik görüşün kabul edilmesi mümkün değildir.
Burada dikkat edilmesi gereken şudur: Mevcut anayasanın; “400 veya daha fazla oyla kabulde referanduma sunmadan anayasa değişikliğini yürürlüğe koyma imkanını” yeni anayasa için de uygulayalım demek halkın doğrudan onayı olmadan yeni anayasa yapalım manasına gelir.
Bu bakış açısı yeni anayasa yapımında son kararı halkın vermesine ilişkin meşruiyet ilkesinin ihlalidir. Oysa halkın onayı yeni anayasa yapımında doğrudan demokratik meşruiyeti sağlamanın biricik yoludur.
Ayrıca bir kanun olarak yeni anayasa ile anayasaya dayanılarak çıkarılan ve anayasa değişikliğini içeren kanun (anayasal yasa) arasında niteliksel fark vardır.
Anayasa, devletin kurucu iradesinin ve milletin siyasi birliğinin hukuk sistemi olarak ifadesidir. Anayasal yasa ise kural ve kurum düzenlemelerdir.
Anayasal yasayı her zaman halkoyuna sunmak gerekmese de yeni anayasayı halkın onayına sunmak demokratik meşruiyetin yanı sıra milli egemenlik ilkesinin de bir şartı ve gereğidir.
Bu yüzden Türkiye, TBMM eliyle yeni anayasasını yaptığında Meclis yeni anayasa kanununu 400 veya daha fazla oyla kabul etse dahi bu kanun mutlak surette referanduma sunulmalı ve halk yüzde elliden fazla bir oyla kanunu onaylarsa yeni anayasa yürürlüğe girmelidir.
Yeni anayasa konusunda halk asli kurucu irade olarak belirleyici rolünü referandumda onay vererek yerine getirir. Sözün özü: Halka rağmen yeni anayasa olmaz.”
Yeni Anayasadan Kaçınılamaz!
Yeni Anayasa Halkın Onayı Olmadan Yürürlüğe Sokulamaz!
12 EYLÜL DARBESİNİN ÜZERİNDEN 44 YIL, DARBE ANAYASASININ ÜZERİNDEN 42 YIL GEÇTİ.
TBMM’NİN EN ÖNEMLİ ÖDEVİ HALKIN ONAYINA SUNULACAK YENİ ANAYASAYI 28. DÖNEMDE KABUL ETMEKTİR.…
— Mehmet Uçum (@mehmetucum) September 12, 2024
YASA YAPMA TEKELİ 1921’DEN BERİ VAR
Uçum’un açıklamasında dikkat çeken bölümlerden biri, Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’ne geçildikten sonra TBMM’nin “kanun yapma tekeline” sahip olduğu iddiasının yer aldığı bölüm.
Mehmet Uçum’un iddiasının aksine, 1921 Anayasası’ndan itibaren TBMM, yasa yapma tekeline sahipti. Söz konusu durumun yer aldığı Türkiye anayasaları ve maddeleri şu şekilde:
1921 Anayasası (Madde 8) – Büyük Millet Meclisi Hükümetinin inkisam eylediği devairi kanunu mahsus mucibince intihapkerdesi olan vekiller vasıtasiyle idare eder. Meclisi icraî hususat için vekillere veche tâyin ve ledelhace bunları tebdil eyler.
1924 Anayasası (Madde 4) – Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin yegâne ve hakikî mümessili olup Millet namına hakkı hâkimiyeti istimal eder.
1961 Anayasası (Madde 5) – Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
1982 Anayasası (Madde 7) – Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
AYM, ATAMALAR İÇİN “KANUN ŞART” DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanın Merkez Bankası başkanını görevden alma yetkisi iptal edildi
Uçum’un TBMM’nin “yasa yapma tekeli” vurgusu akıllara, Anayasa Mahkemesi’nin(AYM) 7 Aralık 2023 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB) başkanlarını görevden alma ve atama yetkisi ile 4 Haziran 2024 tarihinde yalnızca cumhurbaşkanı kararnamesiyle üniversitelere rektör atanması yetkilerinin anayasaya aykırı olduğuna ve söz konusu düzenlemeler için TBMM tarafından kanun yapılması gerektiğine karar vermesini getirdi.
AYM, cumhurbaşkanının yetkilerini tırpanladı! İptal edilen yetkiyle yapılan atamalar geçerli sayıldı
Mehmet Uçum, söz konusu AYM kararları hakkında yaptığı yorumda, cumhurbaşkanının atama yetkisinin devam ettiğini savunmuştu.
AYM’nin iptallerinin ardından Mehmet Uçum: Cumhurbaşkanının yetkileri devam ediyor
ANAYASA REFERANDUMLARI
Mehmet Uçum’un açıklamasında yer alan, “Yine Türkiye’de yeni anayasa talebinin 1987 yılına kadar giden bir tarihi var.” ifadesi ise akıllara 6 Eylül 1987 tarihinde yapılan Anayasa Değişikliği Referandumu’nu getirdi.
Söz konusu referandumda, 1982 Anayasası’na eklenilen geçici 4. maddesi ile getirilen siyasi yasakların kaldırılması oylandı. Oylama sonucunda %50.16 oranndaki “evet” oyuyla siyasi yasakların kaldırılmasına karar veridi.
Referandum sonucunda, kapatılan Adalet Partisi’nin Genel Başkanı Süleyman Demirel, kapatılan CHP’nin Genel Başkanı Bülent Ecevit, kapatılan MHP’nin Genel Başkanı Tuğrul Türkeş ve kapatılan Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan gibi isimlerin siyaset yasağı kalkmış oldu.
2010 Referandumu
Türkiye’de 1987 yılından sonra yapılan ikinci anayasa referandumu 12 Eylül 2010 tarihinde yapıldı.
Oylamada %57.88 oranıyla “evet” sonucunun çıkmasıyla birlikte yüksek yargı görevlendirmelerinde hükumetin atamalarının sayısı arttırılmış ve AYM’ye bireysel başvuru hakkı getirilmişti.
2017 Referandumu
2017 Anayasa Değişikliği Referandumu ise bugüne kadar Türkiye’de yapılmış olan üçüncü ve son anayasa referandumu.
Bu referandumda da %51,88 ile “Evet” sonucu çıktı.
Bu sonuçla birlikte, parlamenter sistem terk edildi ve “Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi” yürürlüğe girildi. Bu değişiklikle, Başbakanlık kurumu ortadan kaldırılırken, cumhurbaşkanı aynı zamanda hükumetin de başı oldu.
Ayrıca, milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarıldı ve milletvekili seçilme yaşı 30’dan 25’e düşürüldü.