YAPAY ZEKANIN “VAROLUŞSAL RİSKİ”: TEKNO-FEODALİZM
“Yapay zekâ” günümüzde geldiği düzeyle olağanüstü ve kontrol edilmesi gittikçe güçleşen bir gücü temsil etmekte. Bu güç “dijital çağ”ın olanaklarıyla platform şirketleri üzerinden küresel bir “bulut ekonomisi” yaratmış drumda.
Yapay zekâ üzerinden inşa edilen çok boyutlu ağlar ,insan sinirlerine eklemlenmiş ve onun bilişsel fonksiyonlarını etkileme ve yönlendirme konumuna gelmiş durumda. Bu çağı tanımlayan düşünürler, politika analistleri içinde “dijital feodalizm” kavramını kullanan ve bu kavrama farklı perspektifle yaklaşan isimler içinde Yanis Varoufakis, Jodi Dean, Evgeny Morozov var.
İnsan beynine ait “bilişsel fonksiyon”ları yerine getirip, daha ileri bir aşamaya taşıyarak düşünce üretebilen, davranış geliştirebilen ve bazen otonom kararlar alabilen ve daha ötesi kendi kararlarını verebilme konusunda hızla aşama kaydeden “yapay zekâ” olumlu ve olumsuz taraflarıyla bu yüzyıla ve yakın geleceğe damga vuracak gibi.
Ve bu yılın 2024 Nobel Fizik Ödülünü ise Nobel Komitesinin açıkladığı “yapay sinir ağlarıyla makine öğrenimini mümkün kılan temel keşifler ve icatlar” için ABD’li John Hopfield ve İngiliz Geoffrey Hinton’a verilmiş durumda.
Bu ödülü kazanan “Yapay Zekâ’nın Vaftiz Babası” olarak bilinen Geoffrey Hinton “yapay zekâ”nın geleceğine ilişkin olarak “varoluşsal risk”, “kötü niyetli aktörler tarfından kasıtlı olarak kullanım”la birlikte yol açacağı “teknolojik işsizlik” sorunları konusunda uyarılarda bulunuyor.
Teknoloji çağının araç ve olanaklarını kullanan insanlarının, yapay zekâ algoritmalarının ürettiği içeriklerin peşinden sürüklendiği bu yüzyılda, algoritmalar her yerde hazır ve nazır. İnsan türünün geleceği “yapay zekâ”nın karar merkezlerinde bulunan algoritmaları yöneten, üreten, yönlendiren tekno-feodal modern lordların insafına kalmış gibi.
“Yapay zekâ” konusunda uluslararası ölçüde bir düzenleme, denetleme, kontrol merkezi ve mekanizmasıyla etik bir çerçeve oluşturulmaz ise bu konu insanlık için büyük sorunlara yol açacaktır.