ABC Politik

Gündem

AKP ile Öcalan arasında, “Bir şeyler pişiyor”: MHP, rezerv koydu

AKP ile Öcalan arasında, “Bir şeyler pişiyor”: MHP, rezerv koydu
Email :

Monitor Yazarı Amberin Zaman’ın Abdullah Öcalan’ın hem devletle hem Kandille görüştüğünü açıklamasının ardından DEM Parti Milletvekili Cengiz Çandar, “Çözüm süreci demek için erken ama bir şeyler pişiyor” değerlendirmesini yaptı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da, “Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekânın sahiplerinin hatırlatılmasıdır” ifadelerini kullandı.

ABC POLİTİK HABER MERKEZİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024 tarihindeki TBMM açılışında DEM Parti sıralarına giderek tokalaşmasıyla başlayan “yeni açılım süreci” tartışmaları sürüyor.

BAHÇELİ, ERDOĞAN’I İŞARET ETMİŞTİ

Devlet Bahçeli, 8 Ekim 2024 tarihindeki grup toplantısında ise DEM Parti ile tokalaşmasını, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “isabetli sözlerinin aydınlığı” olarak değerlendirmişti.

Bahçeli, “Uzattığım el, milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el, İlk Meclisin ve Sayın Cumhurbaşkanı’mızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır. Uzattığım el, ‘Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin’ temenni ve teklifidir. Biz, gelişigüzel, keyfekeder, can sıkıntısından, anlık dürtülerle, dümenden ve düzenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz, öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmanın merakına tevessül ve teşebbüs etmeyiz” demişti.

ZAMAN’IN HABERİYLE SÜREÇ HIZLANDI

Al Monitor Yazarı Amberin Zaman’ın 10 Ekim 2024 Perşembe gecesi, Abdullah Öcalan’ın hem devletle hem de Kandil’deki PKK yöneticileriyle görüşmeye başladığını yazmasıyla konunun gündemdeki ağırlığı daha da artmaya başladı.

Amberin Zaman, “hükumetin Kürt dosyasını yakından bilen 3 kaynağa” dayandırdığı haberinde, “Hükümet ile Öcalan arasında fiili müzakerelerin yeniden başlaması için istikşafi görüşmelerin başladığını” belirtmişti.

Zaman’ın görüştüğü kaynaklar, “Öcalan onlara silah bırakmayı tartışma zamanının geldiğini söyledi” ifadelerini kullanmıştı.

TÜRK, “KÜRTLER DE SİLAHLA ÇÖZÜLMEYECEĞİNİ ANLADI” DEMİŞTİ

11 Ekim 2024 tarihinde de Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün de Sözcü Gazetesi Yazarı Aytunç Erkin’e konuştuğu yazı yayınlanmıştı.

Ahmet Türk, Kürtlerin de sorunun silahla çözülemeyeceği değerlendirmesinde bulunmuştu.

Türk, “Bir merhabalaşma oldu… Bu açıklamalara değer verdik. Siyasetçilerin birbirleriyle sohbet edeceği bir ortamın olması değerli. Kürtler de bu işin silahla çözülemeyeceğini görmeye başladı. Atılacak doğru adımlar sonucunda sıkıntı da olmaz” demişti.

Ahmet Türk, yeni bir çözüm süreci yaşanıp yaşanmayacağı sorusuna ise, “Bilemiyoruz. Zaman gösterecek. Bu açıklamaları ne değersiz görelim ne de abartalım” yanıtını vermişti.

ÇANDAR: BİR ŞEYLER PİŞİYOR

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar ise dün, Gazete Duvar’a verdiği röportajda, tam olarak bir süreçten bahsedilip bahsedilmeyeceğini net olmasa da belirli gelişmelerin yaşandığı değerlendirmesinde bulundu.

Cengiz Çandar, “Geçmişi 2006’ya dayanan, 2008’de başlayan ve 2011 seçimlerinde berhava olan ‘Oslo Süreci’ ve hepimizin hatırladığı 2012 sonunda başlayan Abdullah Öcalan üzerine inşa edilerek yürüyen, HDP milletvekillerinin de rol aldığı ‘Çözüm Süreci’ni hatırlayalım. Bu iki dönemin arka planlarından şu andaki işaretlere verilen demeçlere bakarak buna çözüm süreci denebilir mi? Çok emin değilim. Bugüne kadar gerek Türkiye’de gerek dünyadaki çözüm süreçlerine benzer bir mekanizma gözükmüyor. ‘Bir şey pişiyor mu, bir şey var mı?’ derseniz evet, pişen bir şey var ama buna ‘çözüm süreci’ demek için çok erken. Türkiye’de çok sevilen deyimle ‘istikşafi görüşmeler’ döneminin ta en başındayız gibi gözüküyor” ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN: ANADİLİNİ KONUŞTUĞU İÇİN VATANDAŞLARIMIZ ÖTEKİLEŞTİRİLDİ

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bugün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen 109. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni’nde, Kürt sorununda dile getirilen başlıca konu başlıklarından olan “ana dil” meselesine değindi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un da yeni anayasa gündeminde tartışmaya açtığı “devlet ve millet arasındaki ilişki”ye de atıfta bulunan Recep Tayyip Erdoğan, milyonlarca yurttaşın inancı ve ana dili nedeniyle hukuksuzluğa uğradığını söyledi.

Erdoğan, şunları söyledi:

“Adaleti yücelttiğimiz ölçüde devleti yüceltir, merhametle muamele ettiğimiz ölçüde insanımızla devletimiz arasındaki bağı sağlamlaştırırız. Devlet ile millet arasındaki mesafe açılırsa o zaman da kamu olarak yaptığımız hizmetlerin hiçbir anlamı olmaz. Biz, her 2 tecrübeyi de yakın tarihinde yaşamış bir ülkeyiz. Devletle millet arasında duvarlar ören, devletle milleti farklı konumlara yerleştiren elitist zihniyetin ülkemize çok büyük zararları oldu. Milli iradenin askıya alındığı dönemlerde devlet, vatandaşlarının bir kısmını tehdit kaynağı olarak gördü. Dış görünüşüyle, kılık kıyafetiyle, kadınların başörtüsü, erkeklerin saçı ve sakalıyla çok uğraştılar. İrticacı, takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, laik – antilaik, ilerici-gerici diyerek insanlarımızı birbirine düşürmeye çalıştılar. Sırf, inancını özgürce yaşamak istediği için; sırf, anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi, ötelendi, maalesef haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldı”

YALÇIN’DAN “MEKANIN SAHİBİ” VE “DEM” ÇIKIŞI

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da bugün yaptığı yazılı açıklamayla birlikte, Devlet Bahçeli’nin DEM Parti grubuyla tokalaşmasına açıklık getirdi.

Semih Yalçın, Bahçeli’nin hamlesinin, “normalleşme” süreciyle bir ilgisi olmadığını söyleyerek, “Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin son günlerde bazı siyasi partilerin temsilcilerine karşı sergilediği yapıcı tavır, dışarıda büyüklüğünü daima hissettiren ülkemizin içeride de bir birlik bütünlük resmi vermesi konusunda duyduğu haklı zaruretin bir neticesidir. Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunun izharıdır. Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekânın sahiplerinin hatırlatılmasıdır” ifadelerini kullandı.

DEM Parti’nin adındaki “dem” kelimesinin “zaman” anlamına da atıfta bulunan Yalçın, uzatılan elle yapılan çağrıyı ne anlamda yaptıklarını şu ifadelerle dile getirdi:

“Dem, Dem’lenme ve iktidar hayalleri kurma demi değildir. Devir; ayrışma, kamplaşma, kutuplaşma devri değildir. Zira emperyalizmin bölgedeki son taşeronu İsrail’in bölgedeki faaliyetleri, Türkiye’nin güvenliğini ve bölgesel çıkarlarını tehdit etmektedir. Türkiye, gerek diplomatik, gerek siyasi ve gerekse askerî adımlarını buna göre atmak, bütün caydırıcılığını ortaya koymak zorundadır. Türkiye, bölgesel barışın en büyük âmili ve düzenleyicisi olduğu gerçeğini küresel vicdana yerleştirmek mecburiyetindedir.”

DEM’DEN TEMKİNLİ “MUHATAPLIK” AÇIKLAMALARI

DEM Parti Grup Başkanvekilleri Sezai Temelli Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM’de parlamento muhabirleriyle bir araya geldi.

Sezai Temelli, gerçek bir müzakere sürecinin başlaması halinde DEM Parti’nin sorumluluk almaya hazır ve Meclis’te muhataplığa aday olduğunu belirtti.

Temelli sürecin başlayıp başlamadığına ilişkin “Telefon trafiği var mı, görüşme başladı mı? Bunlarla ilgili bizde bir bilgi yok. Bizim dışımızdaki gelişmeler üzerine yorum yapmamız doğru değil. Eş genel başkanımızın dediği gibi bu konuda İmralı muhataptır. Bir süreç başlayacaksa buyurun İmralı oradadır” dedi.

Gülistan Kılıç Koçyiğit ise eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunu hatırlattı. “Toplumsal barış ve sivil anayasadan bahsediyoruz; Demirtaş’ın tutsak olduğu bir ülkede gerçekten böyle bir anayasa yapabilir misiniz?” sorusunu soran Koçyiğit, sözlerine şöyle devam etti:

“Bir ‘merhaba’dan ya da pozitif sözlerden çözüm süreci çıkmaz. 40 yılı çatışmalı geçmiş 100 yıllık bir sorundan bahsediyoruz. İyi niyet mesajlarıyla bu iş olmaz. Bu işe soyunmak için cüret etmek, cesaret etmek, adım atmak gerekiyor. Türkiye’nin bir deneyimi var. Ne olması gerektiğini de nasıl olmaması gerektiğini de Türkiye çok iyi biliyor.”

En büyük tehlikenin toplumun manipüle edilmesi olduğunu belirten Kılıç Koçyiğit, şunları söyledi:

“Bu konuda iktidar çok mahir. Adım atılırsa baş göz üstüne. Biz zaten çözüm için, barış için mücadele ediyoruz. Kendimizi ‘çözüm partisi’ olarak ifade ediyoruz. Bunu kıymetli buluruz. Ama ortada fol yok yumurta yok, buradan çözüm süreci tartışması yürütülmesini de doğru bulmuyoruz”