KÖLE OLMAK
Bursa Uludağ Üniversitesi’nin 2024-2025 akademik yıl açılış dersine giren TRT Genel Müdürü Prof. Dr. M.Zahit Sobacı “Türkiye’nin uluslararası alandaki rolüne’ dikkat çekerek “dış politikaya uygun uluslararası yayıncılık yaptıklarını” söyledi ve “Bu yılın sonunda TRT Farsça kanalını açacağız ve İran’ı rahatsız etmek durumundayız,” dedi.
“TRT’nin, Türkiye’nin dış politikadaki güçlü duruşunu ve uluslararası arenada sesini duyurmak için önemli bir araç olduğunu” belirten Sobacı “TRT Farsça kanalının bu doğrultuda önemli bir adım olduğunu” ifade etti.
Türkiye; durduk yerde İran’ı neden rahatsız edecek?
Hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye, Siyonist terör örgütü gibi davranan İsrail’in hedefindedir” dediği sırada!
Edecekse de bunu neden Dışişleri Bakanlığı değil de TRT yapacak?
Geçtiğimiz hafta ‘Bir yılın ardından Aksa Tufanı’nı yeniden düşünmek “ başlıklı bir rapor hazırlayan ve ‘ilgili’ makamlara sunan iktidar yanlısı SETA benzer bir tavır sergilemişti. “İran’ın Gazze’deki direnişi kendi hesapları doğrultusunda bir araç olarak kullandığını” belirten Rapor “ Hamas lideri İsmail Heniye için ‘şehid edildi’, Hizbullah lideri Nasrallah için ‘elimine edildi’ ve öncesinde İsrail’in bombalaması sonucu yaşamını yitiren Nasrallah’ın yardımcısı Fuad Şükür için ‘öldürüldü’ ifadesini kullandı.
Daha önce anlatmıştım :
Bir çok Arap ve Türkiye dahil bazı Müslüman ülkelerde bazı çevreler İsrail’in Lübnan’ı bombalamasına seviniyor ve Hizbullah’ın yok edilmesi için dua ediyor.
14 Nisan 2018’de ABD, Fransa ve İngiltere’nin Suriye’ye düzenlediği hava saldırılarını “doğru bulduklarını” söyleyen İslamcı İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım da “atılan bu füze içimizi serinletmedi. Çok az vuruş yapıldı ve tesislerin yok edilmediğini düşünüyoruz. Tesislere bir zarar verilmediğini düşünüyoruz. Bir danışıklı dövüş gibi bir atış yapıldığını düşünüyoruz” demişti.
Kendileri İsrail’e karşı hiç bir şey yapmayan bu çevreler İsrail’i rahatsız eden Suriye lideri Esad ve Lübnan Hizbullah lideri Nasrallah’dan ‘Alevi ve Şii’ oldukları için hoşlanmıyorlar. Hoşlanmadıkları için de İsrail bu çevreleri çok seviyor. Örneğin Suriye’de, savaşın en yoğun yaşandığı 2014-2017 döneminde Suriye ordusuyla meydana gelen çatışmalarda yaralanan İslamcı grupların militanları İsrail helikopterleri tarafından alınıp götürülüyor, İsrail hastanelerinde tedavi ettiriliyor ve tekrar cepheye bırakılıyorlardı. CİA ve İngiliz istihbarat örgütü Mİ6’nın kurduğu Beyaz Baretli ilk yardım örgütünün 800 kadar elemanı benzer şekilde 22 Temmuz 2018’de Suriye ordusu tarafından kuşatıldığında İsrail helikopterleri alıp onları Ürdün’e kaçırdı sonra da hepsi Londra’ya götürüldü. Sonuçta hepsi ajandı ve istihbarat örgütlerinin istediği her şeyi yaparak Suriye’yi yakıp yıkmışlardı. Bu örgütün kurucusu eski İngiliz istihbarat subayı James Le Mesurier ise 11 Kasım 2019’da İstanbul’da evinde ölü bulunmuştu . Daha ilginç olanı ise Türkiye ve Katar’ın baskısı sonucu 2012’den sonra Suriye’deki eğitim kamplarını ve ofislerini kapatan Hamas’ın bir çok militanı İslamcı guruplardan yana Suriye ordusuna karşı savaşmıştı. Şimdi ise bir yıldır İsrail’in saldırılarına karşı direnen Hamas ve Filistin halkına bir tek Suriye, İran ve İran’ın etkili olduğu Irak, Lübnan ve Yemen destek veriyor. Geri kalan elli kadar Müslüman ülke olup bitenleri seyretmekle yetiniyorlar.
Özetle Gazze ve Batı Şeria’da Sünni Hamas’dan sonra şimdi de Lübnan’da Şii Hizbullah’ı bombalayan İsrail’e sesini çıkarmayanlar ihanetin her türlüsünü yaşıyorlar. Ben İsrail’in yerinde olsam bu kadar ihanetin olduğu bir coğrafyada dinsel ideolojimin gereği istediğim her şeyi yapar ve herkesi köle olarak kullanırım. Nasıl olsa herkes köle olmaya hatta tepe tepe kullanılmaya müsait. Neyse ki; başta bizim coğrafya olmak üzere dünyanın bir çok yerinde hala onurlu insanlar var ve herkes bulunduğu konumda direnerek iç ve dış düşmanlara karşı mücadele ediyorlar.