“Çözüm Süreci” İçişleri Bakanı Âlâ: Takılıp kalmanın anlamı yok
“Çözüm Süreci” döneminin İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, “ Bizim şu anda masamızda böyle bir şey yok. ‘Bazılarını çözdük, bazılarını da çözemiyoruz’ diyelim. Takılıp kalmanın bir anlamı yok,
“Çözüm Süreci” döneminin İçişleri Bakanı olan AKP Bursa Milletvekili Efkan Âlâ, Anadolu Yayıncılar Federasyonunda basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
“Çözüm süreci mi başlıyor?” sorusu etrafındaki tartışma, yorum ve haberlerin anımsatılması üzerine Âlâ, “Bizim şu anda masamızda böyle bir şey yok. O daha önce yapıldı, oldu bitti. O zaman kendi zaviyemden söyleyeyim, Türkiye o günden bugüne bir çok şey yaşadı. Şimdi sorun da farklı, o sorunlara bulunacak çare de farklı. Yani her seferinde aynı şeyi yapmak durumunda değiliz ki. Tabii ki onların da doğrusuyla, eksiğiyle, yanlışıyla fazlasıyla gördüğü fonksiyon vardır.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre Efkan Âlâ, şu anda temel meselelerinin, Türkiye’yi hangi enstrümanlarla nereye taşımak istedikleri olduğunu ifade ederek, çok farklı alanda yapısal reforma ihtiyaç duyulduğunu, onlara odaklandıklarını söyledi. Ala, bunların içerisinde gelişmiş bir demokrasiden gelişmiş bir ekonomiye kadar her konunun bulunduğunu belirterek, “Artık Türkiye’nin yeni şeyleri tartışıyor olması lazım. Yani sürekli hafızamızda kalmış, çözsek bile, çözmüş olsak bile dönüp dönüp aynı şeyleri tartışıyor olmamızın bize bir faydası…’Bazılarını çözdük, bazılarını da çözemiyoruz’ diyelim. Takılıp kalmanın bir anlamı yok, bir sonraki aşamaya geçelim. Belki orada elde ettiğimiz imkanlarla diğer meseleleri çözeriz, kalmış olan, çözemediğimiz meseleleri çözeriz.” dedi.
“HERKES UNUTTU”
“Türkiye’de olup biteni, etrafında olup bitenden bağımsız ele alamazsınız.” ifadesini kullanan Âlâ, şöyle devam etti:
“Çok kıymetli çareler, çabalar ortaya konuldu. AK Parti’den önce hiç tartışılması mümkün olmayan konularda AK Parti devrim niteliğinde reformlar yaptı. Herkes unuttu yani. 24 saat televizyon yayın yapıyor. Kürtçe yayın yapıyor. Daha önce biz geldiğimizde, ben oraya vali olarak gittiğimde millet türkü söylemek için izin istiyordu, ‘merhaba’ diyemiyordu birbirine, isim verilemiyordu.”