ABC Politik

Dünya

Bir devletin özelleştirilmesinin hikayesi: ABD-HTŞ’nin iş birliği Suriye’nin geleceğini satıyor

Bir devletin özelleştirilmesinin hikayesi: ABD-HTŞ’nin iş birliği Suriye’nin geleceğini satıyor
Email :

Suriye’nin çöküşü, ülkenin siyasi ve toplumsal düzenini altüst etti. Şam’daki otorite boşluğu, çeşitli grupların kontrol sağlama çabalarını hızlandırdı. Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ), otoritesini dayatarak ülkede yeni bir yönetim kurmaya çalışıyor. Bu süreçte, Suriye’nin üniter bir devlet olarak kalıp kalamayacağı tartışılıyor.

Reuters, 12 Aralık’taki haberinde, HTŞ’nin Suriye Devleti üzerindeki otoritesini hızla pekiştirdiğini aktardı. HTŞ liderleri ve bürokratlar, Şam’daki hükümet merkezine taşındı. İdlib’deki ‘bölgesel hükümetin’ başkanı Muhammed Beşir, geçici başbakan olarak göreve başladı. Ülkedeki bu gelişmeler, yeni bir siyasi düzenin işaretleri olarak görülüyor.

SURİYE EKONOMİSİ: SERBEST PİYASA MODELİNE GEÇİŞ

MintPress News’den Kit Klarenberg’in ScheerPost.com’da yer alan analize göre HTŞ, serbest piyasa modelini benimseyeceğini duyurarak yerel ve uluslararası iş liderlerine mesaj verdi. Bu açıklama, Suriye’nin ekonomik düzeninin büyük bir değişim yaşayacağını gösteriyor. Marx Engels Lenin Enstitüsü’nden Alexander McKay, HTŞ’nin ekonomik planlarını eleştirdi. McKay, Suriye ekonomisinin emperyalist hedeflerle yok edilmek istendiğini belirtti:

“HTŞ gibi güçler ABD emperyalizmiyle müttefiktir ve ekonomik yaklaşımları da bunu yansıtır. Esad döneminde devlet müdahalesi sayesinde ekonomik bağımsızlık sağlanmıştı. Ancak yeni serbest piyasa modeli bu kazanımları yok edecek.”

Bu bağlamda, HTŞ’nin ekonomik modeli, Suriye’nin bağımsızlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. McKay, Suriye’nin altyapısının kasıtlı olarak hedef alındığını ve ekonomik bağımsızlığın sistematik bir şekilde zayıflatıldığını vurguluyor.

SAVAŞ ÖNCESİ SURİYE: EKONOMİK VE SOSYAL BAĞIMSIZLIK

Savaş öncesinde Suriye, ekonomik ve sosyal açıdan bağımsız bir yapı sergiliyordu. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre, Suriye’nin eğitim ve sağlık sistemleri bölgedeki en gelişmiş yapılar arasında yer alıyordu. Eğitim ücretsizdi ve okuryazarlık oranı yüzde 90’ın üzerindeydi. Ayrıca, Suriye kendi gıda üretimini karşılayabilen tek Orta Doğu ülkesiydi.

Ancak vekalet savaşı ve yaptırımlar, bu yapıyı ciddi şekilde zayıflattı. Ekonomik ve toplumsal düzen, dış müdahalelerle yıkıma uğradı. Halkın yaşam koşulları giderek kötüleşti ve ülke, dışa bağımlı bir hale geldi.

YAPTIRIMLAR VE EKONOMİK ÇÖKÜŞ

Caesar Suriye Sivil Koruma Yasası, Suriye üzerindeki ekonomik baskıyı artırdı. Bu yaptırımlar, yeniden inşa çabalarını engelleyerek ülkeyi daha da zor bir duruma soktu. Suriye poundu hızla değer kaybetti, yaşam maliyetleri arttı ve halk temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi.

Bu süreçte, Washington yönetimi HTŞ ile dolaylı iletişim kurarak grubu destekledi. HTŞ lideri Ebu Muhammed Jolani, serbest piyasa planlarını duyurarak Suriye’nin ekonomik düzenini değiştirme niyetini açıkladı.

YUGOSLAVYA’DAN SURİYE’YE: BENZER BİR SENARYO MU?

1990’lardaki Yugoslavya müdahalesi ile Suriye’nin mevcut durumu arasında büyük benzerlikler bulunuyor. ABD ve Batılı güçler, Yugoslavya’da olduğu gibi Suriye’de de ekonomik ve toplumsal düzeni yıkmayı hedefliyor. Bu müdahaleler, ülkeleri neoliberal politikalarla kontrol altına almayı amaçlıyor.

Yeşil Yeni Düzen’in kurucusu Pawel Wargan, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Şam’ın endüstrileri piyasa reformları adı altında yağmalanacak. Emperyalist rejim değişikliği bu yıkıcı sürecin kaçınılmaz bir parçası.”

Wargan’a göre, emperyalist güçler bu süreçte halkın ekonomik bağımsızlığını tamamen yok etmeyi hedefliyor. Suriye’nin mevcut durumu, bu senaryonun gerçekleşme olasılığını artırıyor.

NEO-SÖMÜRGECİLİĞE DİRENİŞ ÇAĞRISI

Alexander McKay, Suriye’nin gelecekte batıdan ithalata bağımlı hale geleceğini söyledi. McKay, şu uyarıda bulundu:

“ABD ve müttefikleri, herhangi bir ülkenin bağımsız şekilde gelişmesini istemiyor. Suriye halkı bu neo-sömürgeci girişime direnmelidir.”

EKONOMİK VE SİYASİ ÇÖKÜŞÜN DERİNLEŞMESİ

Suriye’nin mevcut durumu, yalnızca ekonomik bağımsızlığı değil, toplumsal dayanışmayı da tehdit ediyor. Bu süreçte halk, emperyalizme karşı mücadele ederek kendi geleceğini yeniden inşa etmek için çaba harcıyor. Suriye’nin geleceği, halkın direnişi ve küresel dayanışma ile şekillenecek.