Avrupa Birliği liderleri, Rusya ve Belarus’tan gelen tehdide karşı yeni bir savunma planlaması yaparak güvenlik stratejilerini yeniden şekillendirdi. Emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ TELE1'de gazeteci Mehmet ALi Güller ile yaptığı "Analiz ve Sentez" programında Avrupa’nın bu yeni güvenlik stratejisini ve olası etkilerini değerlendirdi. Başbuğ, Avrupa Birliği içinde güvenlik konularında ciddi görüş ayrılıklarının yaşandığını belirtti. Almanya’daki bazı siyasi kesimlerin, Rusya’yı Avrupa güvenlik mimarisinin dışında bırakmanın yanlış olduğunu savunduğunu ifade etti. Ancak Polonya ve Baltık ülkelerinin, Rusya'yı açık bir tehdit olarak değerlendirdiğini vurguladı.

AVRUPA’DA KARAR ALMA MEKANİZMASINDAKİ ZORLUKLAR DERİNLEŞTİ

Başbuğ, Avrupa’nın çok devletli yapısının güvenlik kararlarını geciktirdiğini söyledi. Avrupa Birliği’nde karar alma süreçlerindeki oy birliği zorunluluğunun, Macaristan ve Slovakya gibi ülkelerin itirazları nedeniyle kritik kararların alınmasını engellediğini belirtti. Avrupa Birliği’nin 860 milyar dolarlık askeri harcama fonunu kullanma planının, Macaristan ve Slovakya gibi ülkeler nedeniyle belirsizliğini koruduğunu ifade etti. Başbuğ, Avrupa bankalarındaki dondurulmuş Rus varlıklarını kullanma girişiminin de benzer engellerle karşı karşıya olduğunu vurguladı.

AVRUPA’DAKİ NÜFUS VE SAVUNMA SANAYİ AÇIĞI BÜYÜYOR

Başbuğ, Avrupa'nın yaşlanan nüfusu ve azalan genç iş gücünün uzun süreli bir savaşa dayanma kapasitesini düşürdüğünü ifade etti. Uzun süreli savaşların başarıya ulaşması için nüfusun ve savunma sanayi üretim kapasitesinin kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Avrupa’nın en büyük askeri harcama yapan ülkeleri olan Almanya, Fransa ve İngiltere’nin bazı alanlarda ABD’ye bağımlı kaldığını belirtti. Özellikle roket sistemleri, uzun menzilli hava savunma sistemleri ve savaş uçakları konularında Avrupa’nın ABD’ye bağımlılığını sürdürdüğünü dile getirdi. Avrupa ülkelerinin, savunma harcamalarının yüzde 34’ünü ABD’den yapılan alımlara ayırdığını aktardı.

AVRUPA’NIN NÜKLEER CAYDIRICILIĞI ZAYIF KALDI

Başbuğ, Avrupa’nın nükleer caydırıcılık açısından Rusya karşısında büyük bir zafiyet taşıdığını söyledi. Rusya’nın yaklaşık 5889 nükleer savaş başlığına sahip olduğunu ve bunların 1700’ünün Avrupa'ya yönelik konuşlandırıldığını ifade etti. Buna karşılık Avrupa’da sadece İngiltere ve Fransa’nın nükleer silahlara sahip olduğunu belirtti. İngiltere’nin 225, Fransa’nın ise 290 civarında nükleer savaş başlığı bulunduğunu açıkladı. Başbuğ, ABD'nin nükleer şemsiyesi olmadan Avrupa’nın güvenlik stratejisinin eksik kalacağını vurguladı.

EKONOMİK GÜÇ ASKERİ GÜCE DÖNÜŞMÜYOR

Başbuğ, Avrupa’nın ekonomik gücünün askeri güce dönüşmesi konusunda ciddi engeller taşıdığını ifade etti. Almanya, Fransa ve İngiltere’nin toplam gayrisafi milli hasılasının 6 trilyon dolar seviyesinde olduğunu belirtti. Buna karşılık Rusya’nın ekonomik büyüklüğünün 2.2 trilyon dolar civarında kaldığını açıkladı. Başbuğ, Avrupa'nın sosyal harcamalara büyük bütçe ayırmasının askeri harcamalarını artırmasını zorlaştırdığını söyledi. Özellikle Fransa’nın, dünya genelinde en fazla sosyal harcama yapan ülkeler arasında yer aldığını vurguladı. Avrupa halklarının rahat yaşam tarzına alışkın olduğunu ve savunma harcamalarına yönelik kesintilere karşı direnç gösterdiğini belirtti.

ALMANYA’DAKİ AŞIRI MİLLİYETÇİ YÜKSELİŞ VE SİLAHLANMA RİSKİ

Başbuğ, Almanya’da aşırı milliyetçi partilerin güç kazandığını belirtti. Almanya için Alternatif (AfD) partisinin giderek yükseldiğini ve küresel düzeyde aşırı sağcı hareketlerle bağlantıları bulunduğunu ifade etti. ABD’de bazı teknoloji devlerinin bu hareketleri desteklediğini dile getirdi. Almanya’nın önümüzdeki dönemde silahlanmaya yönelebileceğini ve bunun Avrupa güvenliği açısından risk oluşturabileceğini vurguladı. Almanya’nın nükleer silah üretme talebinin, İngiltere ve Fransa ile görüşmelere konu olduğunu belirtti. Başbuğ, ABD ve Rusya’nın bu sürece izin vermesinin zor göründüğünü ifade etti.

ABD’NİN RUSYA POLİTİKASI VE AVRUPA’NIN GELECEĞİ

Başbuğ, ABD’de yaklaşan seçimlerin Avrupa’nın güvenliği üzerinde belirleyici olacağını ifade etti. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın seçilmesi durumunda Rusya ile stratejik bir işbirliği kurma planı yapabileceğini söyledi. ABD’nin Çin’i ana tehdit olarak gördüğünü ve Rusya ile bir anlaşmaya yönelmek isteyebileceğini dile getirdi. Avrupa ülkelerinin, ABD ile ilişkileri zayıfladığı takdirde Çin’e daha fazla yakınlaşabileceğini belirtti. Başbuğ, Avrupa’nın geleceğinde Rusya ve ABD arasındaki dengenin belirleyici olacağını vurguladı.

Kaynak: ABC POLİTİK HABER MERKEZİ