ABC Politik

Merdan Yanardağ
26 Aralık 2015
Email :

Öyle anlaşılıyor ki CHP önünüzdeki dönemde AKP ile yeni Anayasa konusunu görüşmeye başlayacak. Yapılan açıklamalara göre CHP’nin başkanlık sistemi konusunu da tartışmaya açık olduğu ilan edildi.

Kuşkusuz CHP hem anayasa hem de başkanlık rejimi konusundaki farklı görüşlerini koruyor. Ancak şu bilinmelidir ki, siyasette ilkesel olarak karşı olduğunuz bir konuyu bir kez görüşme sürecine girdiğinizde kaybetmeye de başlamışsınız demektir. Çünkü, rakibiniz tarafından kurulan oyunun bir parçası  olursunuz.

Karşımızda, bütün ülkeye zorbalıkla dayatılan bir yeni anayasa oluşturma girişimi ve başkanlık rejimi var. Anayasanın içeriği ya da başkanlık rejiminin hangi modele göre kurulmak istendiği gibi konular bu tartışmada hiç önem taşımıyor. Bu girişimin kendisi meşru ve demokratik değildir.

***

Karşımızda mezhepçi faşizan bir iktidar var ve bu iktidar dinci bir diktatörlük kurma girişimi içinde. Hem ülkede kirli bir savaş yürütüyor hem de bölgede Suriye’ye karşı, bütün dünya demokratik kamuoyunun karşı olduğu mezhepçi ve saldırgan bir savaş siyaseti güdüyor.

Öyle ki, daha 7 ay önce yapılan seçimlerde (7 Haziran 2015) halkın açıkça reddettiği başkanlık rejimi girişimi, Erdoğan-AKP iktidarı tarafından zorbalıkla yeniden toplumun önüne getirildi. Dinci iktidar katliamlarla, IŞİD’e müdahale gerekçesiyle başlattığı kirli savaşla, terörle, baskıyla ve şantajla sandık sonuçlarını değiştirdi ve hemen ardından toplumun önüne yeniden bir anayasa tartışması konuldu.

Zamanında yapılması gereken şey, muhalefetin bütün gücüyle 7 Haziran seçim sonuçlarına sahip çıkarak gereğini yapmasıydı. Dolayısıyla, 1 Kasım seçimlerinin meşru olmadığını belirtmek ve toplumun yeniden kurulan sandığa götürülmesini önlemekti. Bu da yapılamıyorsa AKP’yi sandıkta yalnız bırakmak ve bu seçimlere katılmamaktı. Çünkü tehditle kurulan o sandık aynı zamanda hileliydi. Bu ülkede CHP’nin katılmayacağı hiçbir seçim meşru olmaz. CHP’nin bulunmadığı bir Meclis bu ülkeyi yönetemez.

Yapılamadı..

Hadi bu olmadı diyelim, peki, bugün topluma zorla dayatılan, tehdit ve şantajla kabul ettirilmeye çalışılan yeni anayasa ve başkanlık rejimi için tartışabiliriz demek ne anlama geliyor?

Oysa bırakın tartışmayı, yapılması gereken şey ilkesel ve kategorik olarak bu zemini reddetmektir. AKP ile demokratik bir anayasa yapılamayacağını ilan etmektir. Başkanlık rejiminin faşizan bir dinci diktatörlük anlamına geleceğini ilan ederek, toplumu harekete geçirecek bir karşı kampanya başlatmaktır.

Çünkü yeni anayasa ile, Tayyip Erdoğan’ın filen kurulduğunu ilan ettiği mezhepçi-faşizan rejimin hukuksal zemini kurulmak ve güvenceye kavuşturulmak isteniyor.

Erdoğan, Davutoğlu ve AKP tarafından muhalefete yapılan çağrı Cumhuriyetin son kalıntılarının yıkımına katılma davetinden başka şey değildir.

***

CHP başta olmak üzere, muhalefetin AKP ile yeni anayasa yapma sürecine şu ya da bu düzeyde katılması, kendi sonlarını da hazırlayacaktır. Kuşkusuz tarihin akışına karşı direnen gericilik bir ülkenin geleceğine sonsuza kadar el koyamaz. Bu böyle olmasına böyle ama unutmamalıyız ki; toplumsal ilerleme ve değişime, insan doğasına, eşitlik ve demokrasi arayışına karşı bir direniş anlamına gelen gericilik, ülkenin bugününü ve yakın geleceğini mahvedebilir.

Bunun örnekleri dünyada bolca bulunuyor.

Dolayısıyla, kavga etmeyen, uzlaşmacı parti profili vermenin kimseye faydası olmayacaktır. Bu tutumun seçmen nezdinde de bir kıymetinin olmadığı son iki seçimde açıkça görüldü. Bu nedenle kavga etmeyen uzlaşmacı parti tavrı sizin sadece dayak yemenize yardımcı olur.

Sert bir siyasal kavganın başladığı yerde uzlaşmacı, kavga etmeyen ve sorumlu parti siyaseti izlemek, mücadeleyi baştan kaybetmektir. Savaş bir kez başlamışsa yapmanız gereken şey öncelikle savaşmaktır. Değilse ağır bir yenilgiye uğramanız ve teslim olmanız kaçınılmazdır.

Toplumun yüzde 50’den fazlasının, muhalefet partilerinin bütün beceriksizliğine, yanlış politikalarına, öncülük zafiyetlerine karşın AKP ve Siyasal İslamcılığa karşı direnmeyi sürdürmesi büyük bir şans ve olanaktır. Yapılması gereken şey, bu büyük kitleye güven vermek, önderlik yapmak, onları kendi değerleri etrafında birleştirmek ve mücadele alanına taşımaktır.

***

Daha önce de yazdığım gibi, bugün kavga ideolojik ve kültürel değerler üzerinden yürüyor. Bu alanda bir karşı saldırı başlatmaktan, toplumu yeniden saflaştırmak ve yaratıcı bir yıkıcılıktan korkulmamalıdır.

Sonuç olarak tekrar edersek; AKP ile yeni bir anayasa yapma teklifi ilkesel olarak reddedilmelidir. Başkanlık rejimi tartışmasının gündeme bile getirilmesine izin verilmemelidir. AKP İktidarının meşruiyeti sorgulanmalı ve yıkılması için harekete geçilmelidir.

Başka seçeneğimiz yok.

Ya teslim olacağız ya da kurtuluşa kadar mücadele edeceğiz.