ABC Politik

Gündem

4 MHP’li için “davacıyım” diyen Saniye Ateş: Oğlumu öldürmek için başkan yaptılar

4 MHP’li için “davacıyım” diyen Saniye Ateş: Oğlumu öldürmek için başkan yaptılar
Email :

Öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in Annesi Saniye Ateş, “ İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunmak istiyorum, bunlardan davacıyım. Benim oğlumu öldürmek için Ülkü Ocakları Başkanı yaptılar” dedi.

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara’da silahla vurularak hayatını kaybetmesiyle ilgili davanın ilk duruşması, 4. gününde Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmayı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun yanı sıra CHP Genel Başkan yardımcıları Murat Bakan, Gül Çiftçi ve Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez salondan takip etti.

TELE1’in aktardığına göre Sanık Doğukan Çep, lavabo ihtiyacı için izin alıp giderken müştekilere dönerek başını salladı ve tehdit etti. Çep in davranışları mahkeme başkanına bildirildi, tutanaklara geçti. Doğukan Çep uyarıldı

SANİYE ATEŞ: OĞLUMU ÖLDÜRMEK İÇİN ÜLKÜ OCAKLARI BAŞKANI YAPTILAR

Duruşmada ilk ifadeyi Sinan Ateş’in Annesi Saniye Ateş, “Benim oğlumu öldürmek için Ülkü Ocakları Başkanı yaptılar” dedi.

Saniye Ateş ifadesinde şunları söyledi:

“Çok şükür demek isterdim. 18 aydır öldüm öldüm dirildim. 4 gündür 22 kez daha öldüm. ‘Ana benim kalemimi kırdılar, bana suikast düzenleyecekler’ dedi. Bir gün sırtında çelik yelekle geldi. “Benim ipimi çektiler ana’ dedi. 10 yıl İsmet Büyükataman’ın danışmanlığını yaptı. İsmet Büyükataman benim evime gelmiş gitmiş birisi…Ben ne kadar dayanırım bilmiyorum. Bu kadar mı zalim bu insanlar? Cezaevinde olanların çocukları babalarının yüzüne hasretmiş. Benim torumlarım hiç göremeyecekler babalarını…

Ölen çocuğun abisi (Mersin’de Çağrı Ünel’e yapılan saldırı) benim oğlumu tehdit etti, O da ‘Sorumlu ben değilim. Olcay Kılavuz’a, Semih Yalçın’a İzzet Ulvi Yönter’e soracaksın’ dedi. ‘Ana ben ne yapayım şimdi ne diyeyim bunlara.’ Dedim ki ‘Git Bahçeli’ye söyle’. Defalarca O’na ulaşmaya çalıştı hiçbir şekilde ulaştırmadılar. Benim oğlumu öldürmek için Ülkü Ocakları Başkanı yaptılar.

Devlet Bahçeli’den habersiz bir çay içilmiyordu….Bu kadar basit mi insan öldürmek? Devletin üstünde devlet mi bunlar? Ben 18 ayda iki tane cenaze kaldırdım. Babası dayanamadığı için vefat ettim. Torunlarım kapıları, pencereleri kapatıyorlar bir şey olmasın diye. O zaman ben de kısasa kısas isterim. Madem ki bu kadar basit.”

Savunma sırasında gözyaşlarını tutamayan Ateş, “Avukat bey diyor ki ‘ipi çekilmek.’ Defalarca benim oğlumu takip ettiler. Hala benim kapıma gelebiliyorlar. Bizi öldürmekten mi korkutuyorlar? 18 ay bekledim yavrumun katilleri ortaya çıksın diye. Ankara’nın göbeğinde kime gözdağı veriyorlar? Vicdanları kabul ediyorsa ben onların vicdanına bırakıyorum” dedi.

O sıra Ayşe Ateş, “Olmayan bir vicdana hiçbir şeye bırakılmaz” dedi.

“BUNLARIN İNANDIĞI ÜLKÜCÜLÜKTEN DEĞİLİM”

Saniye Ateş şöyle devam etti:

“Bir tanesi diyor ki para…Zerre kadar çocuğuma haram yedirmedim. Ben öyle bir evlat yetiştirdim. Zalimlere yem oldu çocuğum. Gelinimi tehdit ediyorlar. Benim gelinim çelik yelekle dolaşıyor. Bu devletin üstünde devlet mi var? Ben nereye gideyim kime gideyim? Ben Türk’üm, Müslümanım, ülkücüyüm ama bunların inandığı ülkücülükten değilim ben. Benim yavrumun kimseye hiçbir zararı olmadı hakim bey. Ben o’nu öğretmen yapabilmek için dişimi tırnağıma taktım. Ben kenar bir mahallede yetiştirdim o çocuğu. Oğlumu öldürenlerden hesap istiyorum. Bunlar maşa. Oğlumu öldürenler çıkacak hesap verecek.”

SANİYE ATEŞ FENALAŞINCA AYŞE ATEŞ: ÖLÜRSE HESABINI HEPİNİZE SORARIM

Saniye ateş ifadesinden sonra fenalaştı. Saniye ateş duruşma salonundan çıkarıldı. Saniye ateş ambulansla hastaneye götürüldü

Ayşe Ateş “Bu kadın burada ölürse hesabını hepinize sorarım” dedi.

4 MHP’LİYE SUÇ DUYURUSU TALEBİ

Hastaneye kaldırılan Saniye Ateş aranın ardından mahkeme salonuna geri döndü.

Beyanına devam eden Saniye Ateş, “Hâlâ Doğukan Çep denen çocuk kızıma bakıyor oradan işaretler yapıp tehdit ediyor. Bu gücü nereden alıyorlar? Arkalarında birisi var ki bu kadar rahat davranabiliyor. Benim oğlum geri gelmeyecek ama ben adalet istiyorum, azmettiricilerin bulunmasını istiyorum. İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunmak istiyorum bunlardan davacıyım. Çocuğumun hakkını helal etmiyorum onlara. Devlet Bahçeli benim oğlumun katilini bulmalı. Oğlum FETÖ’cüyse neden 12 yıl danışmanlık yaptı partide?” sözlerini kaydetti.

AYŞE ATEŞ: ÖZYAĞCI, ÇEP KİRALIK KATİLLERDİR

Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, “ Eray Özyağcı Doğukan Çep kiralık katillerdir” dedi.

Ayşe Ateş, ifadesinde şunları söyledi:

“Bugüne kadar anlattığınız yalanları dinledik. Şimdi de mahkeme heyeti bir insan nasıl katledildi onu dinleyin. Günlerce sanıklar hadsiz savunmalar yaptı. Sinan’ı kimin vurduğunu kimin vurdurduğunu çok iyi bildikleri halde Sinan’ı koruyan insanın öldürdüğünü söylediler.

Eray Özyağcı, Sinan’a ateş ediyor. Bilinci kapalı yere düşüyor. Ayaklarına sıksalar böyle olmaz. 3 gündür burada tiyatro oynuyorsunuz. Siz kimsiniz(sanıklara seslendi). Eray Özyağcı Doğukan Çep kiralık katillerdir. Olcay Kılavuz ve Ahmet yiğit Yıldırım beni öldürtmek için katil arıyorlarmış. ‘Kapı kapı geziyorlarmış’ dedi Sinan bana.

“CUMHURBAŞKANIMIZIN DA ÜZERİNDE KARANLIK GÜÇLER VAR”

Benim eşim de Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptı. Ülkü Ocakları Başkanı’nın haberi olmadan tuvalete bile gitmezler. Bu işi tetikleyen Mersin olayıdır. Tehditler daha da arttı. Çağrı Ünel ile konuştu Çağrı. ‘sen benim kardeşimsin merak etme’ dedi. Sonra öldürülen çocuğun sorumlusu Ahmet Yiğit Yıldırım ve dahli olan kişilerdir. Sinan’a ‘İkimiz de memuruz. Bırak bu işleri’ dedim. ‘Devletim beni korur” dedi. Eğer beni öldürürse en çok devletim zarar görür dedi. Bunu da şimdi müşahade ediyoruz. Bunlar devletin namusuna leke sürdüler. Cumhurbaşkanı bana söz verdi. Kızım dedi kocanın katili yakalanacak. Söz veriyorum dedi. Ben Cumhurbaşkanının sözüne güveniyorum. Ancak burada Cumhurbaşkanının iradesine meydan okuyan bir karanlık suç örgütü var. Üç gündür görüyoruz.

“MHP’DEN GELEN TALİMATLARI YAPMAZSAM CEZA KESERLER”

Ben FETÖ’cüysem Sinan Fetöcüyse hakkımızda suç duyurusunda bulunun. Sinan hırsızmış şuymuş. Bu karanlık suç örgütü çarşaf çarşaf paylaştı. Hediye ediyorum gelsinler alsınlar o saatleri. Kim istiyorsa gelsin vereceğim bu saatleri ona.

Sinan’ a Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talimatlarıyla hakaretler devam etti. Sinan zamanında birilerini dövdürdü. Ben, ‘Sana bunlar yakışmıyor’ dedim. Sinan bana ‘Ayşe ben MHP’den gelen talimatları yerine getirtiyorum eğer yapmazsam bana da ceza keserler” dedi. Sonra Sinan apar topar Ülkü Ocakları Başkanlığı’ndan alındı. Belki istenilenleri yerine getirmedi.

“ÖLÜRSEM MEZARA GİTMESİN BENİMLE”

Ayşe Ateş, “Şu an bunları ilk defa anlatacağım çünkü beni de öldürürler diye korktum” ifadeleriyle Sinan Ateş’in kendisine tehditler gelmeye başladığında dediklerini anlattı. Ayşe Ateş, “Bugün bunları burada söylemezsem bir daha söyleyemem çünkü bana ne olur bilmem. Ölürsem bunlar mezara gitmesin benle.

Sinan, görevi bıraktıktan sonra kendisine bot hesaplarla sürekli tehdit ettiler. Orhun Haber ajansından yapıldı bunlar. Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talimatıyla eşim hakkına karalama kampanyası başlatıldı.

En sonunda bu süreç eşimin katliyle sonuçlandı. Eşimin yanında olanlar da maruz kaldı. Bu olayı tetikleyen Mersin olayıdır. Ülkü Ocakları Genel Başkanı istemeden kimse tuvalete bile gidemez. Çağrı Ünel’e Mersin’de arkasından haince 11 kişi Ahmet Yiğit Yıldıırm’ın talimatıyla arkadan saldırdılar Çağrı Ünel refleksle Ateş etti. Emrullah Kaplan isimli bir çocuk. O çocuğun katili de Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ülkü Ocakları’dır.

“YÖNTER VE YALÇIN TALİMAT VERDİ”

Ben MHP ve Ülkü ocaklarının içine sızmış suç çetesini hedef alıyorum. Çağrı Ünel şu an cezaevinde. O da Sinan’ın yanında durdu diye saldırıya uğradı.

Sinan tehditler başladığında bana, ‘İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın beni öldürmek için talimat verdi’ dedi. Benim kocamı bunlar öldürdü talimat verdi. Devletin üzerinde görüyorlar kendilerini. Buradaki bazı şahışlar gözaltına defalarca alındılar. Bırakılınca delil kararttılar. Asıl failler dışarıda. Dışarıda olmasa devlet bana koruma verir miydi? Bu mahkemeden ne sonuç çıkar bilmiyorum ama bu söylediklerim zapta geçsin. Burası muz cumhuriyeti değil. Bu ifadelerimin dosyaya eklenmesini istiyorum. Eksik ifadelerin dosyaya eklenip iddianamenin yeniden yazılmasını istiyorum. Bu ülkede adalet istiyorum.

“KATLİNDE DAHLİ BULUNAN KİMSENİN TAZİYESİNİ KABUL ETMİYORUM”

Sinan’in katlinde dahli bulunan kimsenin taziyesini kabul etmiyorum. Yazdığınız senaryoyu dinledik, şimdi gerçekleri dinleyin. Bir eş, evlat, baba nasıl katledildi şimdi onu dinleyin sayın hakim.

Üç gündür hadsizce, umarsızca, aymazca savunmalar yaptılar. O kadar ileri gittiler ki Sinan’ı Selman vurdu dediler. Kimin vurduğu gayet belli olmasına rağmen Sinan’ın can yoldaşı, akrabası, canını katil çıkarmak istediler

Eray Özyağcı, Sinan’ın belinin üstüne nişan alarak ateş ediyor. Sinan, bilinci kapalı şekilde yere düşüyor. Eray zaten Sinan’ı öldürmüş defolmuş gitmiş. Siz ne anlatıyorsunuz? (bağırarak) Üç gündür burada tiyatro oynuyorsunuz. Kimsiniz be kimsiniz? (bağırarak)

Mahkeme Başkanı: Ayşe Ateş, sakin ol. Bize hitap et

Sinan bana, ‘Ayşe, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım beni öldürmek için kiralık katil arıyormuş’ ifadelerini defalarca söyledi.

Burada benim kocamı öldürüp katledip sanki tesadüf eseri öldürülmüş gibi yapıyorlar. Ya ben kocamın katilini nerede arayacağım? CHP’liler mi öldürdü? Ne yapayım kafamı kuma mı gömeyim?

Şimdi sayın savcı için de konuşuyorlar. Kendilerini devletin üstünde görüyorlar. Suça dahil olan kimsenin bırakılmaması gerek. Daha önce bırakılanlar delil kararttılar. Kiralık katilleri, suçluları hedef alıyorum.

Çantacılar, torbacılar burada oturmuş asıl failler dışarıda

Kime anlatacaksınız anlattığınız masalları. Bu devlet namusunu temizler. Bu devlet kimsenin babasının malı değil. Hepiniz yüzleşeceksiniz.

Taleplerim:

Ekstra bilgilerin ifademe eklenmesini istiyorum.

İfademi aynen kabul ediyorum.

Eksik ifadelerin hızlı bir şekilde dosyaya ekletilmesini istiyorum

Adil bir yargılanma talep ediyorum. Şerefiyle namusuyla yaşayan bütün insanlar için adalet istiyorum söyleyeceklerim bu kadar

SELMA ATEŞ KAZANÇ: MECBUREN ÜLKÜCÜ OLDUK

Sinan Ateş’in büyük ablası Selma Ateş Kazanç ise Sinan Ateş tişörtü ile duruşmaya geldi.

Selma Ateş Kazanç, şunları söyledi:

Benim çocuklarım bile kardeşimden değerli değil. Önemli olan adaletin sağlanması. Benim çocuklarım bu mahkemeye gelmek zorunda kaldılar. Dayılarının nasıl katledildiğini izlediler. Sinan bizim en küçük kardeşimiz. Bursa’da kenar mahallede büyüdü. Biz kardeşimi okutmak için kendi hayatımızdan vazgeçtik. Kenar bir mahalleden doçent doktor çıktı.

Bizler ülkücü aileden geldik biz ülkücü aileye doğduk ve mecburen ülkücü olduk. Bizlere kimse ‘Solcu olur musunuz?’ demedi. Sinan da ben de ortaokulda görev aldık. İçine sızmış insanların bizim olduğumuz dönemlerle alakası yok.

“DEVLET BEY SÖYLEDİKLERİNİ KENDİ ANLATSIN”

Bir gün Devlet Bey, Sinan’ı aradı. ‘Oğlum seninle konuşmam gerekiyor’ dedi. Konuştu. Ben bunu biliyorum ama söylediklerini Devlet Bey kendisi anlatsın. Sinan sonra görevden istifa etti ve Sinan Ateş’e itibar suikastları başladı.

SEVDA ATEŞ YÖRÜKOĞLU: KILAVUZ VE YILDIRIM’IN HEDEFİ SİNAN’I YALNIZLAŞTIRMAKTI

Sinan Ateş’in diğer ablası Sevda Ateş Yörükoğlu, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım’ın, Sinan Ateş’i yalnız bırakma hedefi olduğunu savundu.

Sevda Ateş Yörükoğlu şunları söyledi:

“İsmet Büyükataman milletvekili olduğu dönemde yoğun çalışma yaptık. Serkan Akın diyor ki Ataman’a ‘abi el at Sinan’ı sıkıştırıyorlar’ diyor. Ataman da hiçbir şey olmaz en fazla iki tokat atarlar diyor. Sinan defalarca tehdit edildi. Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım tarafından Çağrı Ünel saldırısının yapıldığını kardeşimin ağzından duydum. Onların istediği Sinan’ı yalnızlaştırmaktı. Sinan bir gün geldi ve ben de ‘Sinan neden görevi bıraktın?’ dedim. ‘Abla Olcay ve Ahmet hala benimle uğraşıyorlar. Planlı organize bir şekilde kardeşimi katlettiler. Bu da Ahmet ve Olcay’ın talimatıylaydı.

Çocuklarım bile şahit bu durumlara. İsterseniz çocuklarımı da pedagog eşliğinde dinleyebilirsiniz. Sinan’ı öldürdük diye sevinmesinler çünkü farkında olmadan Sinan’ı ölümsüzleştirdiler. Çelik yelekle geldiği gün Sinan bize ‘siz de dikkat edin’ dedi. Sinan’a bir çok kez suikast yapılmaya çalışıldı. Hepimiz ailecek hatta sülalecek tehdit aldığını ve bu tehditlerin bizzat Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, İzzet Ulvi Yönter tarafından tehdit edildiğini biliyoruz. Sinan’ı Eray öldürmüş olabilir ama Eray sadece tetiği çekti, Doğukan da sadece azmettirici. Sinan’ın katilleri ne Doğukan ne de Eray’dır. MHP’nin içindeki insanlardır Sinan’ın katilleri. Kardeşimin katilleri MHP’nin içinde. Huzurunuzda saydığım isimler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum: Olcay Kılavuz, İzzet Ulvi Yönter, Ahmet Yiğit Yıldırım”

SELMAN BOZKURT: ÇIKARIP HAVAYA BİR İKİ EL ATEŞ ETTİM

Sinan Ateş vurulduğu sırada yanında bulunan akrabası Selman Bozkurt da duruşmada dinlendi. Bozkurt şunları söyledi:

“Rahmetli abim Sinan Ateş benim halamın oğlu özbeöz kardeşim gibidir. Oğlumun ismi Mustafa Sinan’dır. Olay gününe gelecek olursak 30 Aralık sabahı 11.00-11.30 civarında kendisini evinden aldım. Daha sonra Çukurambar’daki ofise gittik. Yarım saat sonra Ahmet Keçik kardeşimiz ofise geldi. Sonrasında vakit daraldığı için abim odasından çıkıp ‘Abdestimizi alıp namaza gidelim’ dedi.

‘Bunlar yine sosyal medyadan tehditlere başladı, bana saldırabilirler, uyanık olun’ diye bizi uyardı. Sonrasında camiye gittik. Namaz kılarken beni çağırıp ‘Beni rahatsız ediyor namaz kılarken’ diyerek silahını verdi.

Sonrasında camiden çıkarak ofise doğru yola çıktık yürüyerek. Arabaların arasından şahıs çömelir vaziyette abimin karşısına çıktı ve ateş etti. Sonrasında bana ateş etti, göğsümdeki acı nedeniyle siper aldım. Sonrasında abimin verdiği silahı hatırladım ve çıkarıp havaya bir iki el ateş ettim. Sonrasında abimi o vaziyette görünce ben de dizlerimin üzerine yığıldım. Olayın şokundaydım. Ahmet sonra silahı aldı. Etrafımıza çok fazla insan geldi ve bizi ambulansla hastaneye götürdüler. Ağır yaralandım, şahıs hedef gözetmeden en az 10 sefer abime de bana da ateş etti. Bir hafta yoğun bakımda kalıp taburcu oldum. Kendisi yoğun bir tehdit ve hakarete uğruyordu son 1 senedir. Bu durumdan çok muzdaripti. Bizi de etkilememek için çok fazla dinlendirmiyordu.”

17 KİŞİYE AÇILAN SORUŞTURMA DAVAYLA BİRLEŞTİRİLSİN TALEBİ

Gerçek Gündem”in aktardığına göre, Sinan Ateş’in avukatı Kürşat Ergün aralarında Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’un da bulunduğu 17 kişi için açılan soruşturmanın davayla birleştirilmesini talep etti. Bu kişilerle ilgili soru sormak istediğinde ‘iddianamede isimleri yok’ denilerek engel olunduğunu ifade eden Ergün şunları söyledi:

“Biz soru sormak istiyoruz ama soramıyoruz. Ceza yargılama tekniğine aykırı olarak aynı cinayet davasıyla ilgili 2 ayrı dosya bulunmakta. Ceza yargılamasının tekliği gereğince tek bir olayla alakalı 2 ayrı yargılama yapamazsınız. Biz dosya içerisindeki delillerden hareketle sormamız gereken soruları soramıyoruz. Kamera kayıtlarından gördüğümüz şekilde Bolu’da giden aracın ve ona eskortluk eden aracın kime ait olduğunu dahi soramıyoruz.

Birtakım konum bilgileri talep ediliyor gerekçe pankart asmak. Pankart asmak amacıyla kişinin yeri sorgulatıyor. Bunun talep edildiği kişiler emniyette hali hazırda görevli ve MİT mensubu olduğunu iddia eden kişi. Bu mercilerde kişiler tanıyor iseniz MERNİS (Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi) kaydını isterseniz. Bunu isteyen yok çünkü zaten biliniyor. Buradaki mesele Sinan Ateş’in evinin konumunu değil nerede olduğunu öğrenmek. Yurtdışında mı, İstanbul’da mı… Bu bilgileri talep eden kişiye (Ahmet Yiğit Yıldırım kast ediliyor) bu bilgileri neden talep ettin diye soramıyoruz çünkü başka dosyanın sorusu. Öbür dosyanın yargılamasını bu sanıklar olmadan nasıl yapacaksınız? Tek bir cinayet ile alakalı iken hepsi nasıl yargılama yapacaksınız?”