ABC Politik

Gündem

AKP ve MHP arasında “yumruk” ittifakı: “Gereğini yaptı”

AKP ve MHP arasında “yumruk” ittifakı: “Gereğini yaptı”
Email :

TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’a yumruk atan AKP’li TBMM İdare Amiri Alpay Özalan, kendisini eleştiren gazeteciler Yılmaz Özdil ve Fatih Altaylı’yı hedef aldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhur İttifakı’nın kurucularından AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi olmadan da gereğini yapmış, takdire şayan bir duruşla haksızlığa, hukuksuzluğa ve eşkıyalığa müsaade etmemiştir” dedi. AKP İnsan Hakları Başkan Yardımcısı Avukat Ceren Tuncer ise saldırıyı, “Anlayana anladığı dilden” ve “Gereğini yaptı Kral” ifadeleriyle savundu.

ABC POLİTİK HABER MERKEZİ

Anayasa Mahkemesi’nin(AYM), Yargıtay’ın kararı okutularak Can Atalay’ın milletvekilliği kaydının düşürülmesi hakkında “yok hükmünde” kararı vermesine rağmen TBMM’nin AYM’nin kararını okutarak Can Atalay’ın milletvekilliğinin iade edilmemesi gündemdeki yerini koruyor.

AKP İzmir Milletvekili Alpay Özalan’ın TBMM kürsüsünde bulunan ve Can Atalay’ın listesinden milletvekili seçildiği Türkiye İşçi Partisi’nin(TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’a yönelik yumruklu saldırısı ve başlayan arbede DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ve CHP Ankara Milletvekili Onur Konuralp’in de kaşlarının açılmasına yönelik tepkiler sürüyor.

ÖZALAN, ÖZDİL VE ALTAYLI’YI HEDEF ALDI

Ahmet Şık’a attığı yumruk nedeniyle tepkilerin ocağı haline gelen Alpay Özalan, kendisini eleştiren gazetecileri hedef aldı.

Yılmaz Özdil’i “Kıbrıs’ı Yunanlılara satmak”la itham eden Özalan şu ifadeleri kullandı:
“Yunanlılara “Rum mezesi” karşılığında Kıbrıs’ı satan, Atatürk’ü kullanarak cebini doldurmaya çalışan Yılmaz Özdil, bana laf etmiş.

“Zırlamalarınızı” uşaklığını yaptığınız terörist sevici ağababalarınıza yapın. Gazi Meclisimizde, millete hakaret etmeyi alışkanlık haline getiren bölücülere geçit yok!”

 

Altaylı’ya: Satılık kalem

Saldırılarına devam eden Alpay Özalan, Fatih Altaylı’ya ise “Satılık kalem” dedi.

Özalan’ın paylaşımında şu ifadeler yer aldı:

“Milleti aşağılamak ve kibir, bazı gazeteci bozuntularının yaşam biçimi olmuş. İnsanlık yok, vatanseverlik hiç yok. Hiçbir zaman milli bir duruş sergileyemediler. Kimler ülkemizin karşısındaysa, onların tarafını tuttular. Milletimizin hiçbir sevincine ortak olmadılar.

Ve sen zavallı Fatih Altaylı, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun mikrofonunun sesini kapatarak, karşısındaki konuğun ona hakaretler etmesini sağladın.

Bebek katili terörist başına, kendi tabirinle “bey” diye hitap ettin. Fetö yağcısı oldun. İşte sen böyle bir satılık kalemsin.”

 

BAHÇELİ: AKP, MHP OLMADAN GEREĞİNİ YAPTI

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, ittifak ortağı AKP için adeta bir kutlama mesajı yayınladı.

Devlet Bahçeli, dün TBMM’de yaşananlar için “Cumhur İttifakı’nın kurucularından AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi olmadan da gereğini yapmış, takdire şayan bir duruşla haksızlığa, hukuksuzluğa ve eşkıyalığa müsaade etmemiştir” değerlendirmesini yaptı.

“Gazi Meclis’te şafak sökmüştür”

Bahçeli ayrıca, Türkiye’nin gündeminde seçim olmadığını savundu.

Devlet Bahçeli’nin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımı şu şekilde:

“Gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gerekse de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci çetin mücadelelere sahne olmakla birlikte bağımsızlık özlemi çeken toplum veya milletlere de ilham kaynağı olmuştur. Milli Mücadele’de sergilenen kahramanlıklar, serpilen fedakarlıklar esaret ve sömürü pençesinde kıvranan coğrafyalara kuşkusuz ruh ve umut vermiştir.

Türk milleti tarihin her döneminde zulme direnmiş, zalimlere sesini ve sözünü yükseltmiştir. Doğal olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi milli iradenin tecelligahı olması münasebetiyle elbette haksızlığa ve saldırıya maruz kalmış soydaşlarımızın ve din kardeşlerimizin tercümanı olmayı kararlılıkla, hatta tarihsel bir sorumluluk şuuruyla üstlenmiştir.

Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas’ın 15 Ağustos 2024 tarihinde Gazi Meclis’te yaptığı muazzam seslenişini bu kapsamda ele almak lazımdır. O gün, dünyanın gözü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne çevrilmiştir. Vatan kurtaran ve devlet kuran bir irade kudretinin Filistin davasına kucak açması, bu vesileyle Sayın Abbas’ın tarihi nitelikli konuşmasının bölgesel ve küresel yankılarının doğması hakikaten mühim ve müstesna bir gelişmedir.

Ancak 15 Ağustos 2024 tarihinde dünyanın siyasi ve diplomasi ağırlık merkezine yerleşen, tüm dikkatleri üzerine çeken Gazi Meclis’te bir gün sonra vuku bulan hazin ve talihsiz olaylar maalesef bir gün öncesini gölgede bırakmıştır. Bu tablo son derece üzücüdür.

Hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı olmasına rağmen TİP’li Can Atalay’ı cezaevinden çıkarıp Meclis’e taşımak isteyen siyasi provokasyon mekanizması bütün tahrik ve tertibiyle ortalığı karıştırmıştır. Kürsü masuniyetini maksatlı ve marazi şekilde çarpıtan TİP’in devlet ve millet muhalifi bir milletvekilinin nefret saçan sivri sözleri tansiyonu kanama noktasına kadar çıkarmıştır.

Fakat kahırdan lütuf doğmuş, gölgelenmiş Gazi Meclis’te şafak sökmüştür. Nitekim Can Atalay konusu tamamıyla kapanmıştır. DEM’lenmiş CHP’nin maskesi bir kez daha düşmüştür. Anayasa’ya aykırı işlem tesis eden, kendi içtihatlarını hiçe sayan Anayasa Mahkemesi’nin laçkalaşmış hak ihlali kararı Türk milletinin iradesiyle çöpe atılmış, kanunsuzluğa geçit verilmemiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi, baştan ayağa sulandırılan ve asıl bağlamından kopartılan Can Atalay meselesinin görüşüldüğü Meclis oturumuna katılmamıştır. Çünkü DEM’lenmiş CHP’nin, marjinalleşmiş TİP’in, PKK aparatlarının, Türkiye ve Türk milleti aleyhine periyodik kararlar alan Anayasa Mahkemesi’nin nasıl bir tezgahın faili olduklarının apaçık deşifresi görülsün istenmiştir.

Ayrıca tezahür eden önemli bir sonuç ise şudur: Cumhur İttifakı’nın kurucularından AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi olmadan da gereğini yapmış, takdire şayan bir duruşla haksızlığa, hukuksuzluğa ve eşkıyalığa müsaade etmemiştir. Küçük ortak nerede diyenler ağızlarının payını almış, biz olmadan da milletimizin beklentisine müzahir bir karar alınmıştır. Bunun yanı sıra dünkü oylama Türkiye’nin birinci partisi olarak AK Parti’yi tekraren işaret ve teyit etmiştir.

31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinden sonra DEM’lenmiş CHP’yi parlatanlar, “birinci parti, anketlerde açık ara önde” masalını devamlı surette anlatanlar Can Atalay kararıyla kara propagandanın silinip atıldığına bizatihi şahit olmuşlardır. AK Parti’nin emin, güçlü ve kendine güven duyan adımlarla mücadelesini sürdüreceğine, 2028 seçimlerine kadar Cumhur İttifakı çatısı altında ihtiyaç duyulan zincirleme reformları hayata geçireceğine inancım tamdır.

Bilinmesini özellikle arzu ederim ki, Türkiye’nin gündeminde seçim yoktur. Herkes siyasi ve ideolojik hesabını bu şaşmaz gerçeğe muvafık yapmak durumundadır. Küçük ortak diyerek bize karşı tariz dolu ifadeler kullananlara diyeceğim odur ki, millet bizi nerede görmek istiyorsa biz oradayız. Cumhur İttifakı olarak yolumuza azim ve inançla devam ediyoruz.”

 

AKP’NİN İNSAN HAKLARI BAŞKAN YARDIMCISI: ANLADIĞI DİLDEN

AKP MKYK Üyesi ve İnsan Hakları Başkan Yardımcısı Avukat Ceren Tuncer de Ahmet Şık’a saldıran Alpay Özalan’a destek oldu.

Ceren Tuncer, Özalan’ın Şık’a yönelik saldırısını “Anladığı dilden” ifadeleriyle paylaştı.

 

“Kurtlar Vadili” destek: Gereğini yaptı Kral

Tuncer bir diğer paylaşımında ise, Alpay Özalan’ın geçmişte TBMM’de çıkan yumruklu kavgalarla “Özellike sayın Cumhurbaşkanımıza yapılacak en ufak bir hakarette karşılarına benim çıkacağımdan da hiç kimsenin şüphesi olmasın” sözlerinin yer aldığı konuşmayı, 2003 – 2005 yıllarında yeraltı dünyasının anlatıldığı Kurtlar Vadisi dizinin müziğiyle birleştiren bir videoyla paylaştı.

Tuncer, bu videoyı, “Gereğini yaptı Kral” ifadeleriyle paylaştı.

 

BAROLAR BİRLİĞİ: MİLLETİN EGEMENLİĞİNE YÖNELMİŞTİR

Türkiye Barolar Birliği(TBB), Alpay Özalan’ın Ahmet Şık’a yaptığı saldırının “Milletin egemenliğine yöneldiği” değerlendirmesinde bulundu.

TBB’nin açıklamasında, ” ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ifadesinin altında milletin temsilcilerine yapılan saldırı, milletin egemenliğine yönelmiştir” ifadeleri yer aldı.

TBB, AYM kararına rağmen, Can Atalay’ın milletvekilliğinin engellenmesini ise, “Karşı karşıya olduğumuz durum, Ş. Can Atalay’ın milletvekilliğinin ötesinde, anayasal düzenimiz bakımından bir varlık yokluk meselesi hâline gelmiştir” şeklinde yorumladı.

“Yasama organına dönük ağır bir saldırı”

TBB’nin açıklaması şu şekilde:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’n milletvekilliğinin düşürülmesi hakkında Anayasa Mahkemesinin (AYM) yaptığı yokluk tespitini görüşmek üzere 16 Ağustos 2024 günü toplantıya çağrılmıştı. Ne var ki, Meclis çoğunluğu, genel görüşme açılmasını engelleyerek, TBMM Genel Kurulunca bugüne kadar süregelen yanlışın tespitini yapmak, yanlışın ortadan kaldırılması yolunda ilgili makamlarca adım atılması gerekliliğini ortaya koymak ve her şeyden öte gücünü Anayasa’dan alan bir hukuk devleti olduğumuzun altını çizme iradesinin ortaya konulmasını da engellemiştir. Görüşmeler esnasında TBMM Genel Kurulunda yaşanan ve bazı milletvekillerinin yaralanmasına, Genel Kurul kürsüsünde kan dökülmesine sebep olan hadiselerin hiçbir şekilde izah ve kabul imkânı bulunmamaktadır. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ifadesinin altında milletin temsilcilerine yapılan saldırı, milletin egemenliğine yönelmiştir.

AYM’nin 22/2/2024 tarih, E. 2024/43 ve K. 2024/65 sayılı kararındaki yokluk tespiti, Ş. Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmediğini ifade etmektedir. TBMM’nin veya herhangi başka bir organın bu kararın doğruluğu veya yanlışlığı üzerine bir oylama yapma yetkisi bulunmadığı gibi, kararın sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde hareket etmesi de mümkün değildir. AYM’ye göre, Ş. Can Atalay’ın hakkındaki yargı kararının TBMM Genel Kurulunda okunması suretiyle milletvekilliğinin düşürülmesi işlemi, ‘fiilî (de facto) bir durum’ yani ‘hukuken var olmayan’ bir işlemdir. Hiç var olmadığı tespit edilen bir işleme dayanılarak, bir milletvekilinin cezaevinde tutulması, Meclis çalışmalarına katılmasının engellenmesi, kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkı ihlalinin yanında yasama organına yönelik ağır bir saldırıdır. Karşı karşıya olduğumuz durum, Ş. Can Atalay’ın milletvekilliğinin ötesinde, anayasal düzenimiz bakımından bir varlık yokluk meselesi hâline gelmiştir. Herkesi bu sorumluluk bilinciyle hareket etmeye, Hatay Milletvekili Ş. Can Atalay’ın derhal serbest bırakılarak, Meclis çalışmalarına katılmasını sağlamaya davet ediyoruz.”