Halep alevlendi, Cihatçılar saldırdı! 4 yıl sonra ne oldu?
Suriye’nin kuzeyindeki çatışmalar dört yılın ardından yeniden alevlendi. Halep kentine saldıran cihatçı gruplar ile Suriye ordusu arasındaki çatışmalar, bölgedeki tansiyonu hızla yükseltti. Türkiye, hem bölgede istikrarsızlığın artmasını engellemek hem de Suriye Devleti ile normalleşme sürecini sürdürmek amacıyla “itidal” çağrısı yaptı.
HALEP ÇATIŞMALARIN MERKEZİNDE
Suriye’nin en büyük ikinci kenti Halep, 2016’dan bu yana en kapsamlı saldırıya sahne oldu. Cihatçı gruplar Halep’in dış mahallelerine girerken, Suriye ordusu saldırıyı geri püskürttüklerini duyurdu. Öte yandan Halep Üniversitesi yurt kompleksine düzenlenen roket saldırısında dört sivil hayatını kaybederken, çok sayıda kişi yaralandı. HTŞ liderliğindeki cihatçı gruplar, Halep’in dış mahallelerinde yoğun bir şekilde varlık gösteriyor.
Suriye ordusundan yapılan açıklamada, Halep ve İdlib kırsalında çatışmaların devam ettiği, bazı insansız hava araçları ve ağır silahların imha edildiği bildirildi. Ayrıca ordu, “Halep’te anayasal düzenin sağlanması” yönündeki kararlılığını vurguladı.
HALEP’TE YENİ SALDIRILAR: TERÖR ÖRGÜTLERİ HAREKETE GEÇTİ
Özellikle Hizbullah’ın Lübnan’ın güneyindeki ateşkesi takiben bölgeden çekildiği iddiaları, terör gruplarına alan açtı.
Cihatçı terör örgütü Tahrir eş-Şam, ateşkes ilanından birkaç saat sonra Halep’e büyük bir saldırı başlattı. Gözlemciler, bu operasyonu 2016’daki Halep kurtarma operasyonundan bu yana yaşanan en büyük çatışma olarak nitelendiriyor. Terör örgütü, Suriye’nin kuzeyindeki tekfirci grupları organize ederek geniş çaplı bir saldırı planlıyor.
BÖLGESEL DENKLEMDE YENİ DÜZEN: NATO’NUN ROLÜ BÜYÜK
Halep çevresindeki bu hareketlilik, Tahrir eş-Şam’ı yeniden canlandırma çabası ve NATO’nun Ortadoğu’daki yeni projelerinden biri olarak yorumlanıyor. ABD ve Siyonist rejim destekli bu saldırılar, Suriye’nin kuzeyindeki direnişi zayıflatmayı hedefliyor.
Suriye’nin kuzeyinde NATO destekli grupların varlığı dikkat çekiyor. Ukrayna istihbaratı ve diğer güçlerin desteğiyle terör örgütlerine insansız hava araçları sağlanıyor. Hatta İdlib’de anti-personel İHA üretim atölyeleri kurulduğu rapor ediliyor. Bu durum, NATO’nun Suriye krizine özel önem verdiğini açıkça gösteriyor.
TÜRKİYE’DEN İTİDAL ÇAĞRISI
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, bölgede daha fazla istikrarsızlık yaşanmaması gerektiğini belirtti. Yapılan açıklamada, “İdlib ve komşu bölgede sükûnetin korunması önceliklidir. Son saldırılar Astana mutabakatının ruhuna zarar vermekte ve gerilimi tırmandırmaktadır” denildi. Türkiye, Astana süreci kapsamında Suriye Devleti ile çatışmaların azaltılması için Mart 2020’de yaptığı anlaşmalara bağlılığını koruduğunu belirtti.
Bakanlık ayrıca, “Büyük sivil kayıplara yol açan saldırıların sona erdirilmesi gerektiği” uyarısında bulundu. Bölgedeki istikrarın korunmasının önemine işaret eden Türkiye, özellikle İdlib’deki gerilimin yükselmesinin uluslararası dengeleri olumsuz etkileyebileceğini dile getirdi.
RUSYA’NIN ROLÜ VE HAVA HAREKÂTI
Rusya, Suriye Devleti’nin Halep’teki egemenliğini yeniden tesis etmesi gerektiğini ifade etti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Halep’te anayasal düzenin en kısa sürede sağlanması” çağrısında bulunarak, Moskova’nın Suriye ordusuna verdiği desteği vurguladı.
Rusya ve Suriye’ye ait savaş uçakları, İdlib ve Halep kırsalında cihatçı gruplara yönelik yoğun hava saldırılarına başladı. Sky News Arapça’nın aktardığına göre, bu hava saldırıları çatışmaların seyrini değiştirebilir.
RUSYA VE SURİYE ORDUSU OPERASYONLARI HIZLANDIRDI
Rus ordusu, Şam yönetimiyle koordinasyon içinde Tahrir eş-Şam’ın Halep çevresindeki tahkimatlarını bombaladı. Suriye ordusu ise bir ay önce zırhlı birliklerini Halep’in batı eteklerine sevk etti.
İRAN’DAN AÇIKLAMA
İran Devrim Muhafızları, Suriye ve Lübnan’daki gelişmelere ilişkin sert açıklamalarda bulundu. General Hüseyin Dakiki, İsrail ve batının Suriye’deki faaliyetlerinin son bulacağını vurguladı.
SURİYE’DE DİRENİŞİN MESAJI: “ELLERİ TARİHE YAZILACAK ŞEKİLDE KOPARILACAK”
İran Devrim Muhafızları Komutan Danışmanı General Hüseyin Dakiki, Suriye ve Lübnan’daki gelişmeleri değerlendirirken batıya karşı net mesajlar verdi. Dakiki, “Düşman hiçbir şey başaramayacak. Direniş çekirdek güçleri organize edildi. Şimdi de düşman Suriye’ye elini uzatmış, ancak elleri tarihe yazılacak şekilde koparılacaktır,” ifadelerini kullandı.
ARAP BAHARI’NDAN GÜNÜMÜZE SURİYE
2010’da Tunus’ta başlayan ve “Arap Baharı” adı verilen süreç, Suriye’yi iç savaşa sürükledi. Emperyalist müdahalelerle derinleşen bu süreçte AKP hükümeti, Suriye Devleti’ne karşı gerici gruplara desteğiyle dikkat çekti. Türkiye’nin rolü, “kraldan fazla kralcı” bir tutumla savaşın seyrini etkilemek oldu. Ancak Suriye halkının direnişi ve Rusya’nın zamanında müdahalesi, emperyalist planları boşa çıkardı.
Suriye halkı, 14 yılı aşan savaşta ağır bedeller ödedi. Ülkenin toparlanma süreci, yeni dengeler ve bölgesel güç dinamikleriyle şekilleniyor. AKP iktidarının bu süreçteki sorumluluğu ise tartışılmaya devam ediyor. Suriye’nin yeniden inşa sürecinde uluslararası desteğin ve bölgesel işbirliğinin önemi giderek artıyor.
Sonuç olarak, Halep ve İdlib’deki çatışmalar, bölgedeki dengelerin yeniden şekillenmesini zorlaştırıyor. Türkiye ve Rusya’nın üstlendiği rol, bölgedeki istikrarın sağlanması için kritik öneme sahip.
Ancak gelinen noktada, Suriye’nin iç savaştan sonra yeniden toparlanması ve uluslararası dengelerde yerini alması için kapsamlı işbirliği şart.
abcpolitik.com