ABD Başkanı Donald Trump, Gazze’nin geleceğinden ticaret savaşlarına kadar uzanan yeni hamleleriyle yine gündemde. Ortadoğu’daki dengeleri altüst edecek Gazze planı, ticarette korumacı politikalar ve iç ekonomideki tasarruf adımları, Trump’ın başkanlık sürecinin son döneminde nasıl bir yön izleyeceğine dair önemli ipuçları veriyor. Ancak tüm bu adımlar, yalnızca ABD iç politikasını değil, küresel siyaseti de doğrudan etkiliyor.

GAZZE: ABD’NİN “SATIN ALMAK” İSTEDİĞİ YENİ TOPRAK MI?

Trump’ın Gazze’ye dair açıklamaları, Filistin meselesini tamamen yeni bir düzleme taşıyor. "ABD Gazze’yi sahiplenmeli ve yeniden inşa etmeli" diyerek bölgenin geleceğine dair tehlikeli bir vizyon sunuyor. Trump’ın Gazze’yi “büyük bir gayrimenkul projesi” gibi ele alması, onun dış politikayı ticari yatırımlarla harmanlayan klasik yaklaşımının yeni bir yansıması.

Trump’ın söylemlerine göre, Filistinliler Gazze’ye dönmemeli, Hamas tamamen yok edilmeli ve bölge Orta Doğu’daki “zengin” ülkeler aracılığıyla yeniden inşa edilmeli. Yani, İsrail’in uzun süredir dillendirdiği “Gazze’den Filistinlileri çıkarma” fikri, ABD başkanı tarafından küresel bir proje olarak sunuluyor. Bu, diplomasi tarihine “zorla yerinden edilmenin modernize edilmiş versiyonu” olarak geçecek bir hamle.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Trump’ın planını “devrimci ve yaratıcı” olarak nitelendirerek desteğini açıkça ifade etti. Filistin halkının geleceği, Trump ve Netanyahu’nun mutabık kaldığı bir mesele gibi görünse de, uluslararası toplumdan bu plana gelecek tepkiler henüz netleşmiş değil. Ancak bölge tarihine bakıldığında, zorla yerinden edilmenin hiçbir zaman barış getirmediği açık.

ABD’NİN TİCARET CEPHESİNDE YENİ GERİLİM: ÇELİĞE VE ALÜMİNYUMA TARİFE

Trump yalnızca dış politika alanında değil, ticarette de agresif adımlar atmaya devam ediyor. Çelik ve alüminyum ithalatına yüzde 25 tarife getirileceğini açıklaması, ABD’nin küresel ticaret politikalarını sarsacak bir karar olarak değerlendiriliyor.

Trump’ın, "Eğer onlar bizden yüzde 130 vergi alırken biz onlardan hiçbir şey almıyorsak, bu böyle kalmayacak" sözleri, ticaret savaşlarında yeni bir cephe açıldığını gösteriyor. Kanada ve Meksika’nın da bu vergilere tabi tutulacak olması, Kuzey Amerika’daki ekonomik dengeleri bozabilir.

Ancak burada kritik bir nokta var. ABD’nin ticaret savaşlarında kazanan taraf olması her zaman mümkün değil. Çin ve Avrupa Birliği, Trump’ın korumacı politikalarına sert karşılık verebilir. Küresel ticaret sisteminin bu tür hamlelere nasıl tepki vereceği belirsiz olsa da, bu kararların ABD ekonomisine geri dönüşü sert olabilir.

MADENİ PARA TASARRUFU MU, SEMBOLİK BİR GÖVDE GÖSTERİSİ Mİ?

Trump, madeni para basımını israf olarak değerlendirerek, Hazine Bakanlığına üretimi durdurma talimatı verdi. Ekonomik olarak, küçük çaplı bir tasarruf gibi görünse de, Trump’ın buradaki temel amacı daha büyük bir ekonomik reform mesajı vermek olabilir.

Bu adım, "her kuruşun hesabını yapıyoruz" algısını yaratma çabası olarak yorumlanıyor. Ancak ekonomistler, nakit kullanımının azalması nedeniyle madeni para üretimini durdurmanın, tahmin edildiği kadar büyük bir ekonomik etki yaratmayacağını belirtiyor.

"AMERİKA KÖRFEZİ" KARARI: GERÇEKÇİ Mİ, SEMBOLİK BİR HAREKET Mİ?

Trump’ın Meksika Körfezi’nin adını "Amerika Körfezi" olarak değiştirmesi ve 9 Şubat’ı "Amerika Körfezi Günü" ilan etmesi, Amerikan milliyetçiliğini güçlendirme çabalarının bir parçası gibi görünüyor.

Google Haritalar’ın Trump’ın talimatına uyacağını açıklaması, bu kararın ABD iç kamuoyunda destek gördüğünü gösterse de, küresel düzeyde nasıl bir karşılık bulacağı tartışmalı. ABD dışında, bu isim değişikliğinin kabul görmesi mümkün değil. Bu durum, Trump’ın iç politika için yaptığı sembolik adımların, dış politikada bir karşılığı olmadığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

SONUÇ: TRUMP’IN SERT ADIMLARI VE KÜRESEL TEPKİLER

Trump’ın Gazze hamlesi, ticaret politikaları ve sembolik kararları, seçimler öncesinde stratejik bir hamle olarak okunabilir. Gazze’de etnik temizlik çağrısı olarak değerlendirilen açıklamaları, ABD’nin bölgedeki geleneksel politikasından daha sert bir pozisyon aldığını gösteriyor. Netanyahu’nun desteği, bu planın İsrail tarafından da benimsendiğini ortaya koyuyor.

Öte yandan, ticaret politikalarındaki sert çıkışlar, küresel ekonomide yeni kırılmalara yol açabilir. ABD’nin korumacı ticaret politikaları, dünya ekonomisini daha büyük krizlere sürükleyebilir.

Trump’ın aldığı kararlar, küresel siyaseti ve ekonomiyi derinden etkileyecek nitelikte. Ancak asıl soru şu: Bu politikalar ABD’yi gerçekten güçlendiriyor mu, yoksa yalnızca Trump’ın siyasi geleceğini mi inşa ediyor?

Kaynak: ABC POLİTİK HABER MERKEZİ