ARKA PLAN: ABC POLİTİK

2 Haziran 2013’te Eskişehir’de darp edilip 38 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz’ın ölümü, Türkiye’de adalet sisteminin yapısal sorunlarını gözler önüne seren sembol davalardan biri haline geldi. Olayın üzerinden geçen 12 yılda, hem yargı süreci hem de kamu vicdanındaki etkileri derinleşerek sürdü. Faillerin aldığı cezalar, yargılamanın başka ile nakledilmesi, delil karartma girişimleri ve siyasi müdahale iddiaları, davayı sadece bir cinayet davası olmaktan çıkardı; Türkiye’nin cezasızlık kültürü, kolluk şiddeti ve yargı bağımsızlığı krizinin güçlü bir göstergesi haline getirdi.

SALDIRI GECESİ

Ali İsmail Korkmaz, 2 Haziran 2013’te Eskişehir’de Gezi Direnişi’ne destek yürüyüşüne katıldıktan sonra, ara sokakta polisler ve esnaftan oluşan bir grup tarafından sopalarla dövüldü. Görgü tanıklarına göre 68 saniye boyunca yere yatırılarak tekmelendi, “Vurmayın, öldüm” diye bağırmasına rağmen şiddet devam etti. O gece üzerinde “Dünya Barışı” yazılı tişörtü vardı.

İHMALLER ZİNCİRİ

Saldırıdan sonra götürüldüğü hastanede ilk etapta beyin tomografisi çekilmedi, ciddi travma gözden kaçtı. Evine gönderilen Ali İsmail, ertesi gün ifade vermek için gittiği karakolda konuşma güçlüğü yaşadıktan sonra fenalaşarak tekrar hastaneye kaldırıldı. 38 gün komada kaldıktan sonra 10 Temmuz 2013’te hayatını kaybetti.

YARGI SÜRECİ

Olayın ardından açılan dava önce Eskişehir’de açıldı, ardından “güvenlik” gerekçesiyle Kayseri’ye nakledildi. Darp anını gösteren güvenlik kamera kayıtları önce silindi; ancak Jandarma Kriminal tarafından kurtarıldı. Mahkeme, failleri “kasten adam öldürme” yerine “kasten yaralama sonucu ölüme neden olma” suçundan cezalandırdı.

Özgür Özel, AKP’nin komisyon sansürüne geçit vermedi
Özgür Özel, AKP’nin komisyon sansürüne geçit vermedi
İçeriği Görüntüle
  • Polis Mevlüt Saldoğan’a 10 yıl 10 ay,
  • Polis Yalçın Akbulut’a 10 yıl,
  • Fırıncı İsmail Koyuncu ve yakınlarına 6 yıl 8 ay,
  • Diğer sivil fail Ebubekir Harlar’a 3 yıl 4 ay ceza verildi.

Bu cezalar “iyi hal” indirimleriyle düşürüldü. Zamanla infaz yasaları sayesinde faillerin neredeyse tamamı kısa sürede serbest kaldı. Üstelik ceza alan polislerin meslekten ihraç edilmediği ortaya çıktı.

ANAYASA MAHKEMESİ VE AİHM SÜRECİ


2019’da aile, davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. AYM, “eziyet yasağının ihlal edildiğine” hükmetti. Buna rağmen ilgili polis Hüseyin Engin, yine yalnızca 7 ay 15 gün ceza aldı ve ceza ertelendi. Yargıtay da bu kararı onadı. Türkiye’de tüm iç hukuk yollarının kapanmasının ardından, aile dosyayı AİHM’ye taşıdı. Süreç halen devam ediyor.

SİYASİ ETKİLER VE AİLENİN DİRENİŞİ

Dönemin Başbakanı Erdoğan, Gezi eylemlerine katılanları “terörist” ilan ederken, dava sanıkları da bu söylemi savunmalarına taşıdı. Polis Mevlüt Saldoğan, “Gezi bir darbeyse, ben darbeyi bastırdım” diyerek Erdoğan’ın açıklamalarına referans verdi. Hükümet ise uluslararası platformlarda davayı "cezasızlık olmadığının kanıtı" olarak sundu. Bu durum, yargının siyasi iktidar etkisinde olduğu iddialarını kuvvetlendirdi.

Ali İsmail’in ailesi, hukuki mücadelenin yanı sıra oğullarının ideallerini yaşatmak için Hatay’da Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV)’i kurdu. “Düşlerinde Özgür Dünya” sloganıyla faaliyet gösteren vakıf, gençlere burslar sağladı, sosyal sorumluluk projeleri yürüttü.

Vakfın 2018-2019 döneminde 160 öğrenciye burs verdiği, bugüne dek binlerce gence ulaştığı kaydedildi. Şubat 2023 depremlerinde ALİKEV’in binası yıkıldı; Ali İsmail’in kuzeni de afette yaşamını yitirdi.

Toplumsal Hafıza

Ali İsmail’in adı parklara, sahnelere verildi. Eskişehir’de heykeli dikildi. Kazım Kızıl’ın yönettiği “Emel Anne” belgeseli, Ozbi’nin “Uyan Ali’m” şarkısı, Moğollar’ın ALİKEV konserleri ve daha niceleri... Ali İsmail’in anısı yalnızca adalet arayışında değil, kültürel bellekte de yerini aldı.

BİTMEYEN BİR DAVA, BİTMEYEN BİR SORU

Ali İsmail Korkmaz davası, yalnızca bir gencin vahşice öldürülmesinin değil, Türkiye’de devlet şiddeti karşısında adaletin nasıl geciktirildiğinin ve kimi zaman nasıl engellendiğinin örneği oldu.