TELE1’de yayınlanan Gündem Özel programında Merdan Yanardağ ve Can Ataklı, Türkiye’nin siyasi geleceğine dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’sız bir AKP’nin mümkün olup olmadığını tartışan gazeteciler, iktidarın gerçek sahiplerine dair dikkat çeken analizler yaptı.

ERDOĞAN OLMADAN AKP DAĞILIR MI?

Can Ataklı, AKP’nin tamamen Erdoğan’a bağımlı bir yapı olduğunu belirterek, partinin Erdoğan’sız ayakta kalamayacağını ifade etti. "Tayyip Erdoğan’ın yerine kimseyi koyamıyorlar. O yüzden de onu olabildiğince uzun süre orada tutmak istiyorlar" diyen Ataklı, Erdoğan’ın bir figür haline getirildiğini ve sistemin onun üzerine kurulduğunu dile getirdi. "O olmadığı anda, bütün yapı çöküyor" ifadelerini kullanan Ataklı, Türkiye’nin en büyük açmazının bir kişiye bu kadar bağımlı olması olduğunu söyledi.

Tarihsel bir karşılaştırma yapan Ataklı, Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı olarak vefat ettiğinde taşların yerinden oynadığını ancak Türkiye’nin kaosa sürüklenmediğini belirtti. Erdoğan’ın olmadığı bir senaryoda ise tam tersi bir durumun yaşanacağını ifade eden Ataklı, "Erdoğan’a bir şey olursa, Türkiye gerçekten kaosa girer. Çünkü AKP diye bir şey kalmaz" dedi.

AKP’nin ülkeyi yöneten bir yapı gibi görüldüğünü ancak gerçekte kararların Saray’daki 300 kişilik bir kadro tarafından alındığını söyleyen Ataklı, esas gücün burada toplandığını belirtti. Merdan Yanardağ ise bu çekirdek kadronun aslında 10-15 kişiden oluştuğunu söyleyerek, yönetim mekanizmasının çok dar bir grubun elinde toplandığını vurguladı.

DEVLETİ KİM YÖNETİYOR?

Siyasette sıkça dile getirilen "devlet aklı" kavramına değinen Yanardağ, bu söylemin gerçekte ne anlama geldiğini sorguladı. Özellikle Kürt siyasetinde yer alan bazı kesimlerin "Devlet aklı devreye girer" söylemine inandığını belirten Yanardağ, "Devlet aklı dediğin kim?" diye sorarak bu mekanizmanın bağımsız bir yapı olmadığını belirtti.

Yanardağ "devlet aklı" olarak sunulan ekibin isimlerini tek tek sıraladı. İbrahim Kalın, Mehmet Uçum, Hakan Fidan ve Fahrettin Altun’un bu kadronun merkezinde yer aldığını belirten Yanardağ, en tepede ise Recep Tayyip Erdoğan’ın bulunduğunu söyledi. Bakanların bile karar mekanizmasında bir etkisinin olmadığını vurgulayan Yanardağ, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in bile bu ekibin içinde yer almadığını ancak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın en kritik noktada bulunduğunu ifade etti.

Bu çekirdek kadronun tamamen Erdoğan’ın etrafında şekillendiğini belirten Yanardağ, "Ben bu çekirdek kadroda Yiğit Bulut’un bile olduğunu düşünmüyorum" diyerek, belirli isimlerin sürecin dışında tutulduğunu dile getirdi.

ERDOĞAN İSTERSE BIRAKABİLİR Mİ?

Erdoğan’ın gerçekten siyasetten çekilmek istemesi halinde bile sistemin buna izin vermeyeceğini savunan Ataklı, bunun mümkün olmadığını açıkça ifade etti. "Şimdi, Erdoğan çıkıp dese ki, ‘Arkadaşlar, ben artık yoruldum, bırakıyorum.’ Bırakabilir mi? Yeminle söylüyorum, tabanca dayarlar, ‘Sen bir yere gidemezsin!’ derler!" ifadelerini kullanarak, AKP içindeki güç dengelerinin Erdoğan’a sıkı sıkıya bağlı olduğunu belirtti.

Bu yüzden AKP içinde Cumhurbaşkanlığı tartışmasının bile yaşanmadığını söyleyen Ataklı, kimsenin Erdoğan sonrası bir senaryoya hazırlık yapmadığını belirtti.

2027 PLANI: ERDOĞAN'I TEKRAR ADAY YAPMAK

Ataklı, AKP’nin tek umudunun 2027 yılında erken seçim kararı alarak Erdoğan’ı tekrar aday yapmak olduğunu söyledi. Bu stratejinin tamamen iktidarı koruma amacı taşıdığını belirten Ataklı, Saray’daki dar kadronun "Beş yıl daha rahat ederiz, nasıl olsa kazanırız, dümeni biz çeviririz ve bu beş yılda kendimizi garantiye alırız" mantığıyla hareket ettiğini vurguladı.

Türkiye’de anayasanın fiilen devre dışı bırakıldığını söyleyen Ataklı ve Yanardağ, hukukun artık işlemediğini belirtti. "Kararlar önceden veriliyor, sonra operasyon yapılıyor. Erdoğan yerine koyacak kimse olmadığı için onu orada tutmaya mecburlar" diyen Ataklı, devlet mekanizmasının hukuksuzluğa kılıf uydurma üzerine kurulu olduğunu ifade etti.

Programın sonunda Can Ataklı, bu gerçekleri anlatmaya devam edeceklerini belirterek, kendilerine gelen baskılara karşı net bir mesaj verdi. "Kimseye hakaret etmiyoruz, iftira atmıyoruz. Gerçeği söylüyoruz. Ama bunları söylerken, bize ‘Dikkat et!’ diyenler var. Ne yapayım? Susayım mı?" diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: ABC POLİTİK HABER MERKEZİ