Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 13 Mayıs akşamı TRT Haber’de yayımlanan canlı yayında açıklamalarda bulundu. Programda gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Yılmaz, “provokasyonlara, dezenformasyonlara ve süreci engellemeye yönelik girişimlere karşı herkesin uyanık olması gerektiğini” ifade etti.
Silah bırakma, teslim süreci ve yargısal adımlara dair yöneltilen soruları yanıtlayan Yılmaz, şu cümleleri kullandı:
“Bütün bu konular devlet kurumlarımızın vaziyet edeceği hususlar. Bir hukuk devletiyiz biz. Hukuki bir çerçeve içinde kurumlarımız her biri kendi görev alanlarıyla ilgili olarak çalışmalarını yürüteceklerdir. Özellikle tabii bu tür süreçlerde takdir edersiniz ki Milli İstihbarat Teşkilatımız, güvenlik kurumlarımız, adli kurumlarımız önemli bir role sahip. Bütün bu süreçlerde hukuki bir çerçeve içinde, süreçleri takip edeceklerdir. En önemlisi dediğiniz gibi sahada bu silahların bırakılması ve bu tasfiyenin gerçekleşmesi. Bunu da yakından takip edeceklerdir. Bu takip mekanizmalarının detaylarına girmemize gerek yok diye inanıyorum. Ama bunun devlet ciddiyeti içinde, kurumsal sorumluluk içinde hassasiyetle yapılacağından vatandaşlarımızın emin olması lazım. Türkiye Cumhuriyeti tecrübeli bir ülke, kurumsal yapısı güçlü bir ülke, terörle mücadelede büyük deneyimlere sahip bir ülke, sahaya da bölgeye de son derece hakim bir konumda. Dolayısıyla kurumlarımız üzerlerine düşeni yapacaklardır. Bu teyit mekanizmasını, izleme mekanizmasını hassas, etkili bir şekilde yerine getireceklerdir.”
ABD’DEN YAPTIRIM KARARI: ‘TRUMP, ERDOĞAN’A ATIFTA BULUNDU’
Yılmaz, ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırma kararına da değindi. Kararın, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girişimleriyle alındığını öne sürdü. “Sayın Trump, Sayın Cumhurbaşkanımız ile yaptığı görüşmeye de referans vererek bu kararı açıkladı” diyen Yılmaz, ABD’nin Erdoğan’ın tavsiyelerine değer verdiğini savundu.
SURİYELİLERİN DÖNÜŞÜ: 220 BİN KİŞİ GERİ DÖNDÜ
Yılmaz, Türkiye’den Suriye’ye dönüş yapan Suriyelilerin sayısının 220 bini geçtiğini bildirdi. Bu dönüşlerin artması için güvenli ve kurumsal bir ortam gerektiğini belirtti. “Suriye’de daha güvenli bir ortam, gelişmiş ve kapsayıcı bir kurumsal yapı ile huzur ve yatırım iklimi oluştuğunda, Suriyelilerin önemli bir bölümünün gönüllü ve onurlu bir şekilde ülkelerine döneceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
'TERÖRÜN GÖLGESİ EKONOMİYİ YAVAŞLATTI'
Yılmaz, bölgede terörün ekonomik gelişmeye büyük zarar verdiğini savundu. Şöyle konuştu:
“Terör var diye yapılamayan işler, gelişmeyen tarım, yapılmayan yatırımlar, terör var diye gitmeyen turist, terör var diye tutamadığınız nitelikli eleman, bütün bunlar aslında büyük maliyeti oluşturuyor. Bu da büyümemizi aşağıya çekiyor.”
Fesih kararının ardından ekonomik kalkınmanın yeni bir aşamaya geçtiğini söyleyen Yılmaz, “Huzur ve güven ortamı şu anda çok şükür var. Terörsüz Türkiye tamamlandığında bölgedeki potansiyeli en üst düzeyde yaşayacağız” dedi.
‘ARTIK ÖZEL SEKTÖR ZAMANI’
Bölgede kamu yatırımlarının sürdüğünü belirten Yılmaz, özel sektörün terör nedeniyle yatırım yapmadığını, hatta bölgedeki sermayenin başka yerlere kaydığını savundu. “Özel sektör, terörün gölgesinden daha fazla çekiniyor. Oradaki sermaye başka bölgelere gidip yatırım yaptı” dedi.
Yeni dönemde özel sektörün bölgeye yöneleceğini savunan Yılmaz, GAP projesinin yeni bir anlayışla ele alınacağını söyledi.
YENİ GAP: ENERJİ, TURİZM, ORGANİK TARIM
Yeni dönemde GAP Projesi’nin üç ana eksende şekilleneceğini belirten Yılmaz, bu alanları “yenilenebilir enerji, kültürel turizm ve organik tarım” olarak tanımladı. “Yeni ortamda enerjinin harekete geçtiğini göreceğiz” dedi.
Meclis gündemindeki enerji paketinin süreci kolaylaştıracağını söyleyen Yılmaz, bölgedeki güneş, rüzgar ve jeotermal potansiyelinin kullanılacağını ifade etti. Gabar’da günlük 80 bin varilin üzerinde petrol üretildiğini de öne sürdü.
TURİZM VE ALGI: 'ZİHİNLER GERÇEKLERDEN DAHA İNATÇI'
Yılmaz, bölgedeki kültürel ve doğal mirasa dikkat çekerek turizm potansiyelinin artık değerlendirilmesi gerektiğini savundu. “Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır ve Gaziantep’te geçen yıl 2,6 milyon konaklama gerçekleşti. Bu, önceki yıla göre yüzde 18 artış demek” dedi.
Bölgeye dair olumsuz algıların medya yoluyla yayıldığını savunan Yılmaz, vatandaşları bölgeyi bizzat görmeye çağırdı. “Zihinler gerçeklikten daha inatçı. Gerçekler daha dinamik, zihinlerin değişmesi biraz zaman alıyor” diye konuştu.
SAĞLIK TURİZMİ VE DİZİLERİN ROLÜ
Şehir hastanelerinin bölgede inşa edildiğini belirten Yılmaz, bunun sağlık turizmini artıracağını ifade etti. “Komşu ülkeler başta olmak üzere sağlık turizmine çok ciddi etkileri olacaktır” dedi. Yılmaz ayrıca, diziler aracılığıyla Türkiye’nin tanıtıldığını savundu.
DEPREMİN EKONOMİK YÜKÜ: 100 MİLYAR DOLAR
Yılmaz, deprem sonrası harcamaların 100 milyar doları aştığını söyledi. “2023 ve 2024 yıllarında yıllık 35 milyar dolar harcandı. Bu yılki harcamalarla birlikte toplamda 100 milyar doları geçeceğiz” dedi.