Gündem

CHP’den Yılmaz Tunç’a “gözdağı” soruları

Zeynel Emre, bir savcının makam odasına beyaz Toros maketinin bulunduğu iddiası hakkında Yılmaz Tunç’a 6 soruluk bir önerge verdi.

Abone Ol

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) İstanbul Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) Anayasa Komisyonu Üyesi Zeynel Emre, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, bir savcının makamında bulunan “Beyaz Toros” maketini gündeme taşıdı. Zeynel Emre, CHP Genel Başkan Özgür Özel’in gündeme getirdiği bu iddianın yargının bağımsızlığına gölge düşürdüğünü ve yürütülen soruşturmaların siyasi güdülerle yapıldığı endişesini artırdığını savundu.

ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI

Emre, önergesinde “beyaz Toros”un Türkiye'de 1990'lı yıllarda yüzlerce faili meçhul cinayetin ve zorla kaybetmenin simgesi haline geldiğini, "Yurttaşların devlet içerisinde kanunsuzca yapılaşan gruplar eliyle hukuksuz şekilde 'cezalandırıldığı' karanlık bir dönemin sembolü” olduğunu belirtti. Zeynel Emre, hatta Adalet ve Kalkınma Partili(AKP) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da 2015 yılında “Beyaz Toroslar PKK'yı büyüttü, insanları korkuttu” dediğini hatırlattı.

İstanbul'da görev yapan bir savcının makam masasında beyaz Toros maketi bulundurmasının, yürütülen soruşturmaların siyasi ajandalarla yürütüldüğü yönündeki endişeleri güçlendirdiğini ifade eden Emre, bu olayın özellikle 19 Mart 2025 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye(İBB) Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan yeni bir döneme işaret ettiğini savundu. Zeynel Emre, bu tarihten sonra başta CHP'li belediyeler olmak üzere muhalefet üzerinde başlatılan soruşturmalar, tutuklamalar ve mal varlığına el koyma kararlarının, sadece hukuki değil, sembolik düzlemde de bir gözdağının parçası haline geldiğini belirtti.

“PSİKOLOJİK SAVAŞ NESNESİ”

Savcının masasındaki "beyaz Toros" maketini "psikolojik savaş nesnesi" olarak nitelendiren Emre, bunun soruşturmaların hukuki değil, ideolojik ve politik güdülerle yürütüldüğünü düşündürdüğünü kaydetti. Zeynel Emre, sembolün kararları etkileyecek bir dış etki, tehdit veya müdahale izlenimi vererek yargı bağımsızlığının açık bir ihlali olduğunu vurguladı.

Emre, “Toplumun yargıya olan saygısını ve güvenini korumak savcının görevidir. Savcı, insan onurunu zedeleyen sembollerle bu güveni sarsmıştır” ifadelerini kullandı.

YILMAZ TUNÇ’A SORULAR

Bu bağlamda Zeynel Emre, Yılmaz Tunç'a şu soruları yöneltti:

1-İstanbul'da görevli bir cumhuriyet savcısının, makamında "Beyaz Toros" maketi bulundurduğu doğru mudur? Bu iddia hakkında Adalet Bakanlığı veya Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından herhangi bir idari inceleme başlatılmış mıdır?

2-HSK'nın Yargı Etiği Bürosu, bir savcının makamında "Beyaz Toros" gibi siyasi, ideolojik veya travmatik geçmişe işaret eden semboller sergilemesini, Türk Yargı Etiği bildirgesi kapsamında, "bağımsızlık" ve "tarafsızlık" ilkelerine aykırı olduğu yönünde resmi bir değerlendirme yapmış mıdır?

3-Aksi halde makam odalarında "Beyaz Toros" gibi siyasi, ideolojik, tarihi travmaları çağrıştıran sembolleri bulunduran savcıların; bu sembolleri soruşturma yürüttükleri kişiler üzerinde tehdit aracı olarak kullanmadıkları ve yürütmekte oldukları soruşturmalar hakkında tarafsızlık algısının zedelenmeyeceği nasıl güvence altına alınmaktadır?

4-Bakanlığınızca, bir savcının makamına Beyaz Toros maketi koyarak kamuoyuna ve ilgililere sembolik gözdağı vermesi, bir disiplin sorunu olarak değerlendirilmekte midir?

5-Hâkim ve savcıların, adil yargılama ilkesine gölge düşürecek tutum ve semboller kullanması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi uyarınca "bağımsız ve tarafsız mahkeme hakkının" ihlali sayılmaz mı? Türkiye'nin taraf olduğu AİHS kapsamında böyle bir davranışa karşı etkili iç denetim mekanizması uygulamayı düşünüyor musunuz?

6-Hukuk devleti ilkesinin özünü oluşturan 'kuvvetler ayrılığı' prensibi, yargının yürütme gücüne yakın davranışlar sergilemesini yasaklar. Buna rağmen, yargı mensuplarının fiili veya sembolik şekilde yürütme organına paralel bir duruş sergilemesi durumunda, Adalet Bakanlığı'nın bağımsız bir yargıdan söz etmesi mümkün müdür?