Avusturya Ekonomi Bakanı Wolfgang Hattmannsdorfer, Heute gazetesine 16 Mayıs’ta verdiği demeçte, ülkenin refah düzeyinin korunması için çalışma saatlerinin artırılması gerektiğini söyledi. Bakan, “Konfor odaklı bir yaşam tarzıyla sosyal devleti sürdüremeyiz” ifadelerini kullandı.

ÇALIŞMA KÜLTÜRÜNDE ZİHNİYET DEĞİŞİMİ ÇAĞRISI

Bakan Hattmannsdorfer, Avusturya'nın ekonomik büyümesi ve sosyal sisteminin sürdürülebilirliği için üretimin artması gerektiğini savundu. “Refah seviyemiz güçlü bir ekonomiyle mümkün olur. Bu da daha fazla çalışmayı zorunlu kılar” dedi. Mevcut çalışma kültürünün refahı desteklemediğini söyleyen bakan, “Keyfine düşkün bir yaşam tarzıyla sosyal devlet ayakta kalamaz” ifadeleriyle üretim odaklı bir yaşam biçimini savundu.

İHRACATA VE ALMANYA’YA BAĞIMLILIK VURGUSU

Hattmannsdorfer, Avusturya’nın ihracat gücüne dikkat çekerek Almanya’yla kurulan ekonomik ilişkiyi hatırlattı. “İhracatımızın yüzde 29’u Almanya’ya gidiyor” dedi. Friedrich Merz’in başbakanlığındaki Alman hükümetiyle kurdukları diyaloğu “ekonomik uyum açısından avantaj” olarak değerlendirdi. Alman pazarındaki siyasi istikrarın, Avusturya sanayisi için doğrudan etkisi olduğunu söyledi.

RAHAT YAŞAM ELEŞTİRİSİ VE ÜRETİM VURGUSU

ÖVP’li bakan, konfor alışkanlıklarının toplumda bir atalete yol açtığını öne sürdü. “Konfor odaklı bir zihniyetle bu işi sürdüremeyiz. Sosyal devlet için üretmek zorundayız” sözleriyle üretim eksenli ekonomi anlayışını ön plana çıkardı. Refahın ancak bireysel çabayla ve daha uzun çalışma saatleriyle sürdürülebileceğini savundu.

Keir Starmer İngiltere'de yaşamanın temel şartını açıkladı
Keir Starmer İngiltere'de yaşamanın temel şartını açıkladı
İçeriği Görüntüle

SİYASİ İDEOLOJİNİN EMEK GÜCÜNE ETKİSİ

Bakanın açıklamaları, işgücünü artırmaya dönük bu söylemin arkasında, sermaye yanlısı politikalarla şekillenen bir ekonomik modelin yeniden dizayn edildiği izlenimi yarattı. "Çalışma saatleri artsın" çağrısı, sosyal devletin yükünü bireylere yıkmayı hedefleyen yaklaşım olarak yorumlandı. Refah devleti kavramının, emek gücü aleyhine yeniden tanımlanması, çalışma yaşamında güvencesizliği derinleştirme riskini taşıyor.

İKTİSADİ ZORLUKLARIN YÜKÜ KİME BİNECEK?

Ekonomi Bakanı'nın ifadeleri, emekçilere daha fazla yük yükleme hazırlığını işaret ediyor. Sermayeyi gözeten bir söylemle, çalışmanın kutsanması, sosyal hakların kısıtlanması tehlikesini barındırıyor. Sosyal devletin korunması için daha az değil, daha adil paylaşım gerektiği yönündeki eleştiriler öne çıkıyor.

Kaynak: AVRUPADAN BÜLTEN