Gündem

Ekrem İmamoğlu'ndan 100. gün mesajı

Tutukluğunun 100. gününde düzenlenen mitinge mesaj gönderen Ekrem İmamoğlu "Mühür, kendini sultan zannedenlerde değil, millettedir" dedi.

Abone Ol

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının 100. gününde, partisinin Saraçhane'deki mitingine mesaj gönderdi. İmamoğlu mesajında, "Onlar seçimle gelenin seçimle gitmediği, muhalefetsiz bir rejim inşa etmek için millete boyun eğdirme peşindeler. 100 gündür meydan meydan artarak yükselen adalet talebiyle milletimiz vatanına sahip çıkıyor. Mühür, kendini sultan zannedenler de değil milletimizdedir. Günü gelir, sandık kurulur ve milletin vicdanı son kararı verir" dedi.

İmamoğlu, 100. gün için Saraçhane'ye gönderdiği mesajında şunları kaydetti:

“Sevgili İstanbullular, yüreği vatan sevgisiyle çarpan, içi adalet ateşiyle yanan kıymetli hemşerilerim… Bir kez daha evinizde, Saraçhane’desiniz. Sizinle gurur duyuyorum. Hoş geldiniz. 100 gündür onurla, cesaretle sahip çıktığınız, darbe heveslilerine bırakmadığınız Saraçhane, milletin evidir. Tıpkı Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi, Saraçhane’de de ancak milletin seçtikleri görev yapabilir. Yetkiyi millet verir, millet alır. Seçilmiş belediye başkanlarını, bırakın kesinleşmiş mahkeme kararını, daha ortada iddianame bile yokken tutuklayıp, görevden almaya kalkanların hedefi, doğrudan millettir. Rakibini hukuk dışı yollarla saf dışı ederek seçim kazanma planları yapanların hedefi, doğrudan millettir.”

“Onlar, seçimle gelenin seçimle gitmediği, muhalefetsiz bir rejim inşa etmek için millete boyun eğdirmenin peşindeler. Onun için milletimiz, 100 gündür kendi hak ve hürriyetlerini savunuyor. 100 gündür meydan meydan artarak yükselen adalet talebiyle vatanına sahip çıkıyor. Adalet ve hürriyet için ayağa kalkan bir milletin karşısında hiçbir güç duramaz. Kim kendini ne sanırsa sansın, kim kendini hangi aynada görürse görsün, millet herkesten büyüktür. Mühür, kendini sultan zannedenlerde değil, millettedir. Günü gelir, sandık kurulur ve milletin vicdanı son kararı verir.”

“Sevgili hemşerilerim; ben, Silivri zindanında, geride bıraktığım günlerin hesabını tutmuyorum. 100 gün de olsa 1.000 gün de olsa fark etmez. Milletimin vicdanında mahkum olmadığım müddetçe, kendimi esaret altında kabul etmiyorum, etmeyeceğim. Asıl esaret altında olanlar, sahip oldukları bütün güce, yetkiye rağmen, milletle yüzleşme korkusuyla saraydan sokağa bir adım bile atamayanlardır. Asıl esaret altında olanlar, koltuklarını kaybettikleri gün, etraflarında tek bir kişi bile bulamayacak olanlardır.”

“Ben, 19 Mart’tan önce İstanbul’un sokaklarında meydanlarında, çarşılarında pazarlarında hangi duygularla dolaşıyorsam, buradan çıktığım gün de aynı duygularla dolaşacağım. Hemşerilerim daha önce beni nasıl karşılıyorlarsa, yine öyle karşılayacaklar. Ben, 19 Mart’tan önce Türkiye’nin dört bir yanında, her siyasi görüşten, her köken ve inançtan vatandaşımın gözlerinin içine nasıl bakıyorsam, buradan çıktığım gün de öyle bakacağım. Vatandaşlarımız da daha önce beni nasıl karşılıyorlarsa, yine öyle karşılayacaklar. Beni güçlü ve cesur kılan işte budur; milletimin gönlünde, vicdanında sahip olduğum o eşsiz, o paha biçilmez yerdir.”

“Yaptıkları hiçbir zulüm, beni bu millete hizmet etmekten, onun sesine ses olmaktan, çocuklarımıza ve gençlerimize umutlu bir gelecek sunmak için çalışmaktan geri durduramayacak. Sizlerden aldığım güçle, her koşulda mücadeleye devam edeceğim. Yılmayacağız, boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. İnancımızı hep koruyacağız, mücadelemizi hep birlikte sürdüreceğiz. Ve hep birlikte başaracağız. Türkiye; herkes için, her yerde adaletin hakim olduğu, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür insanların mutlu ve güçlü ülkesi olacak. İşte o zaman her şey çok güzel olacak.”

"ARTIK CUMHURBAŞKANI DEĞİL CUNTA BAŞKANI"

Mitingte konuşma yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik "Bu darbenin başında bir cunta başkanı var. Recep Tayyip Erdoğan, artık cumhurbaşkanı değil, cunta başkanıdır." ifadelerini kullandı.

Özel'in konuşması da şöyle:

"Ekrem Başkanımızın tutsaklığının 100’ncü gününde hep birlikte milletin evindeyiz. Siz bir hafta boyunca yedi gün yedi gece yan yana durdunuz. Gecenin karanlığında birliğimizi beraberliğimizi savundunuz. Siz darbecilere karşı cuntaya karşı faşizme karşı boyun eğmeyenlersiniz. Hepinizle gurur duyuyorum.

Bundan tam 100 gün önce Erdoğan TV’lerin karşısına çıktı. Sizin dördüncü eylem gününüzdü. Dedi ki bir ay sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Ey Erdoğan, bu sözden beri üç ay geçti, 100 gün geçti. Biz bugün ailelerle berbaeriz. Omuz omuzayız. Birlikteyiz. Kimsenin kimseden gözünü kaçıracak hali yok. Biz birbirinin gözüne değil, birbirimizin emanet evlatlarına bakacak kadar kardeşiz.

19 Mart’ta yaşadığımıza darbe demiştik. Tüm darbeler gibi bu darbedinin de hedefi milletin iradesi demiştik. Her darbenin bir bildirisi olur. 19 Mart’ta 557 milyar yolsuzluk var, İmamoğlu suç örgütü lideridir diye servis ettikleri haber bu darbenin bildirisidir. Her darbe bildirisi gibi bu da TRT’den okundu. Ama bu milletin vicdanından dönmüştür. Buna millet inanmamış, darbecileri püskürtmüştür.

Her darbenin bir planı olur. Bu darbenin planı 18 Mart’ta diplomayı iptal etmekti. 19 Mart’ta Ekrem başkanın evine gitmekti. Bu darbe neyi planladıysa yaptı. Ahmet Özer 244 gündür tutuklu. Rıza Akpolat 165 gündür tutuklu. Alaattin Köseler 119 gündür tutuklu. Emrah Şahan ve Murat Çalık, Ekrem başkanımızla birlikte 100 gündür tutuklu. Hasan Akgün, Hakan Bahçetepe, Utku Caner Çaykara, Kadir Haydar, Oya Tekin 27 gündür tutuklular. Onlarla birlikte 100 gündür, 267 gündür, belediye meclis üyelerimiz, bürokratlarımız ceza evinde tutuluyorlar. Millet tüm baskılara rağmen seçtiklerinin arkasında duruyor.

Bu darbenin başında bir cunta başkanı var. Recep Tayyip Erdoğan, artık cumhurbaşkanı değil, cunta başkanıdır.

100 kara günde eşlere, evlatlara, annelere evlatlara zulmettiler. Artık herkes bilsin dediler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının İBB Spor Kulübünün Başkanı Fatih Keleş, önce Silivri’de sonra Kandıra’da sürekli Çağlayan’a çağrılarak, bir baş savcı üç savcıyla avukatsız baskı altına alınarak en yakınlarına, Ekrem Başkan’a iftiraya zorlandı. Ama asla eğilmedi. Buna tenezzül etmedi. “Çağlayan’dan Kandıra’ya dönme 20 yıl yatarsın” dediler. “200 yıl yatacağımı bilsem namuslu insana iftira atmam” dedi. Bu adalet cellatları “Çoluğun çocuğun var, 26 yaşında bir oğlun var” deyip bir hatırlatma yaptılar. Fatih Bey duydu, “Bu kadarını yapamazlar” dedi.

9 Mart’ın 104’üncü gününde, 23 Mart’ın 100’üncü gününde bugün buradaysak, Türkiye’de 30 dev miting yaptıysak, bugün bu binada bir kayyım değil de İstanbul’un seçtiği bir belediye başkan vekili oturuyorsa, Cumhuriyet Halk Partisi’nin başında bir kayyım, bir butlan yoksa… Bunların hepsini o 19 Mart günü ne olacaksa “Bugün burada olacak” deyip de çağırdığımızda, sabahın erken saatlerinde Vatan Emniyet’in önünde toplanan Cumhuriyet Halk Partililer ve İstanbul’un bütün demokratları… Ve o gün Beyazıt’ta toplanan İstanbul Üniversiteliler… Bariyerleri yıkıp da geldiniz, omuz omuza geldiniz, bu tarihi binada “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” dediniz.

Teşekkürler İstanbul Üniversitesi, teşekkürler Boğaziçi, teşekkürler Yıldız Teknik Üniversitesi, teşekkürler Marmara Üniversitesi… Galatasaray Üniversitesine teşekkür, Mimar Sinan’a teşekkür, teşekkürler İstanbul Teknik Üniversitesi… Bu sesi başta Ankara’da duyan ODTÜ’lülere, Gazililere, Ankara Üniversitelilere teşekkürler. Bütün Türkiye’nin gençlerine teşekkür ediyoruz. Sizi seviyoruz, her birinize yürekten teşekkür ediyoruz."