Nuray Babacan, 16 Mayıs 2025’te Nefes Gazetesi’nde yayımladığı yazısında, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllardır DEM ve PKK için kullandığı “dış güçler, suç örgütü, karanlık organizasyon” gibi ifadeleri bu kez İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelttiğini belirtti. Yazıda, Erdoğan’ın yeni siyasi hedefini grup toplantısında açıkladığına dikkat çekildi.
Babacan, AKP’nin yıllardır savunduğu tezlerin, siyasi belgelerin ve parti programlarının bir anda geçersiz hale geldiğini vurguladı. Bu gelişmeyi “yeni partnerler ve yeni düşmanlar yer değiştirdi” diyerek değerlendirdi.
AKP'DEKİ KIRILMA NOKTASI
Babacan, bu dönüşümün AKP içerisindeki kırılmalarla doğrudan ilişkili olduğunu yazdı. Yazıya göre, bazı eski AKP’liler, partinin ilk 10 yılındaki başarılarını denge ve denetim mekanizmalarının varlığına bağlıyor.
Yazar şu sözleri aktardı: “Parti’nin en başarılı olduğu dönem, asker, yargı ve AB adaylığı gibi unsurların denge yarattığı zamandı. Bu dönem herkesin faydasına projeler üretildi.”
Aynı kaynaklar, denetimin ortadan kalkmasıyla birlikte kontrolün kaybedildiğini ve iktidarın topluma hesap vermez hale geldiğini ifade etti. Avrupa Birliği süreciyle geliştirilen hukuk reformlarının da rafa kaldırıldığını öne çıkardılar.
FETÖ VE KORKU SİSTEMİ
Babacan, bazı AKP'lilerin FETÖ ile yaşanan sürecin partideki dengeleri bozduğunu düşündüğünü aktardı. Bu isimlere göre, iktidar, korunma ve savunma güdüsüyle hareket etmeye başlayarak, korkuları sürekli büyüttü.
Yazar şunları dile getirdi: “Aşırı güç, yetkilerin tek elde toplanması ve Cumhurbaşkanı’na ulaşanların azalması bugünkü yapıyı yarattı.” Aynı değerlendirmede, partide “50 sağlam adam” olsaydı bu gidişata itiraz edebileceği savunuldu.
İMAMOĞLU YENİ HEDEFTE
Babacan, daha önce AKP içinde Ekrem İmamoğlu’na ilişkin dosyaların boş bulunduğunu yazdığını hatırlattı. Şimdi ise Erdoğan’ın, İmamoğlu’nu yeni düşman hattına yerleştirmek istediğini yazdı.
Yazar, “DEM, PKK ve FETÖ’dan boşalan yeni düşman alanına İmamoğlu sokulmaya çalışılıyor” ifadesine yer verdi. İmamoğlu’na yöneltilen suçlamaların somut delillerden çok siyasi kurgulara dayandığını belirtti.
Babacan, “Delilden suçluya gitmek gerekirken, delillerin arkadan gelmesi kuşku yaratıyor” diyerek hukuki belirlilik ve güvenlik ilkelerinin göz ardı edildiğini kaydetti.