Sosyal medyada sık paylaşılan bir videoda gösterilere katılan vatandaşlar, polise taş atan bir kişiyi kovalıyordu. Kovalayanlardan birisi "Ben seni tanıyorum, gel buraya sen polissin ve polise taş atıyorsun, kaçma!" diye bağırıyordu ardından.
"Tanırım iyi çocuktur!"
Bu sözü gençler hatırlamaz. Genç kalanlar ve biraz yaşça tecrübeliler iyi hatırlar.
Sonra "Gezi'nin ilk üç günü iyiydi, sonra bozuldu" güzellemesinden hatırlarız.
Üç gün sonra otobüs de yandı, TOMA da.
Kim yaktı? Devletin görevi değil mi kamu malına zarar vereni yakalamak, cezalandırmak ve son kuruşuna kadar ödetmek?
Belli ki sorunun cevabı yok.
Gezi, Anayasanın 2. maddesi (insan haklarına saygılı devlet, hukuk devleti, demokratik devlet), 26. maddesi ve 34. maddesiyle güvence altına aldığı toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak isteyenlere bence iyi bir rehberdir.
Ancak bu tür gösterilerin manipülasyona uğrama ihtimali yüksektir ve her zaman vardır. Bu sebeple barışçıl gösteri yapanların çok dikkatli olması gerekir. Şiddet kullanan veya kullanmaya teşebbüs edenlerin asıl amaçlarının barışçıl göstericileri zan altında bırakmak olduğu unutulmamalıdır.
Bu sebeple barışçıl göstericilerin yapmaları gereken şeyler kısaca şunlardır:
1- Gösteri yürüyüşüne giderken "şununla saldırdılar, bununla saldırdılar" ithamına yol açacak araçlarla gitmeyin.
Bir insanın "balta" ile gösteri yürüyüşüne katılmasının iyi niyetle açıklanması mümkün olamaz. Biliyorum iftira ama işte birinde buna benzer bir araç varsa, kötü niyetli olduğunu bil.
2- Asla kamu malına zarar vermeyin, kamu malına zarar vermekle itham edilebilecek davranışlardan kaçının. Buna belediyenin diktiği çiçeklere ayakla basmakla dahildir.
3- Hakaret içeren slogan atmayın. Kalabalıkta insanlar kolay gaza gelir. İki kişi sövme içeren sözleri slogan etse, insanlar kalabalığın verdiği huşu ile buna katılmaya meyillidir. İlk sloganı atan veya attıranları mutlaka kaydetmeye çalışın.
4- Kolluk güçleri ile mümkün mertebe karşı karşıya gelmeyin. Gücünüzü anayasal haklarınızdan ve haklılığınızdan alın. Kolluğa karşı en önemli güç cep telefonu kameralarıdır. Her an kimin kaydeden olduğunu bilmeyen kolluk, mutlaka hukuk dışına çıkmamaya özen gösterecektir.
5- Ceza Muhakemesi Kanunun 90. maddesi suçüstü halinde herkese geçici yakalama yetkisi verir.
Kamu malına zarar veren veya sloganlarla halkın suç işlemeye teşvik eden veya kolluğu haksız biçimde tahrik etmeye çalışanlar suç işliyordur.
Amacınız barışçıl ise, bu kişileri yakalama yetkisine sahipsiniz.
6- Yakalanın suçüstü şüphelileri hakkında yaptıkları eylemi tarif eden bir tutanak tutulması ve bu kişilerin kolluğa teslim edilmesi için avukatlardan hukuki yardım alınız.
Sadece geçici yakalama yetmez çünkü. Bu kişilerin hemen kolluğa teslim edilmesi gerekir. Ancak bu yapılırken mutlaka kimlik tespitinin yapılması gerekir. Kötü niyetli insanların kimlik kartlarıyla gelmeyeceği veya gerçek kimliklerini sağlayacakları dikkate alınarak, bu kişilerin fotoğrafları alınmalıdır.
Kolluğun ne işlem yaptığı takip edilmelidir.
Böyle birkaç örnek olsa kimse provokasyon yapmaya cesaret edemez.
Bu bir ispiyonculuk, muhbirlik çağrısı değildir. Solcular heveslidir böyle ithamlara. Ancak barışçıl bir eylem için sokaklara çıkıyorsan ve her türlü yaralanmayı, gözaltını, tutuklanmayı göze alıyorsan, senin meşru eylemini sabote edeceklere karşı dikkatli olmanı önermek kadar ahlaklı bir teklif olamaz.
Sonuç olarak, bugüne kadar belli bir süre devam eden hiçbir eylem yoktur ki, sabote edilmemiş olsun. Açık yalan ve iftiraları saymıyorum bile. Ancak göstericiler içine sızacak O'Brein'lara(*) karşı dikkatli olmak göstericilerin en doğal hakkıdır.
(*) O’Brein, Geoge Orwell’in 1984 romanında, romanın ana karakteri Winston’ı Big Brother’a karşı suç işlemeye teşvik eden ve Winston sisteme karşı suçları işledikten sonra onu kıskıvrak yakalayan ve sorgulayan rejim muhafızıdır.