Gündem

İBB Ankara Temsilcisi  AKP'nin 'İmamoğlu' planını anlattı

İBB Ankara Temsilcisi Şükrü Küçükşahin, AKP’nin İmamoğlu planını ve seçim öncesi baskı stratejisini tüm detaylarıyla anlattı.

TELE1 ekranlarında yayımlanan Söz Bizde programına konuk olan İBB Ankara Temsilcisi Şükrü Küçükşahin, AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik baskı sürecini değerlendirdi. Küçükşahin, iktidarın amacının Yüksek Seçim Kurulu’na sunulacak bir dosya oluşturmak olduğunu söyledi.

TEHDİTTE SESSİZLİK TUTUKLAMADA HIZ

İBB Ankara Temsilcisi Küçükşahin, Ekrem İmamoğlu’nun diploması hakkında şikâyette bulunan bir yurttaşın tehdit edildiği gerekçesiyle iki kişinin tutuklandığını hatırlattı. Aynı şekilde İmamoğlu’na yapılan doğrudan tehditlere karşı ise hiçbir işlem yapılmadığını vurguladı. “Seni sustururlar dediler. Daha ağır tehditler oldu. Sorgulanan kimse yok” diyerek iktidarın çifte standardına dikkat çekti.

AKP’NİN VİCDANLARI ZORLAYAN POLİTİKASI

Gazeteci Küçükşahin, AKP iktidarının her geçen gün daha da sertleştiğini söyledi. Bu sertliğin sadece muhalefeti değil, AKP seçmenini de rahatsız ettiğini belirtti. “AK Partili komşular da bu çocukları tanıyor. Neden içeri alındıklarını bilmiyorlar” diyerek halkın vicdanında oluşan tepkilere işaret etti.

SEÇİMİ KAYBETME KORKUSU SERTLEŞMEYİ GETİRİYOR

İBB Ankara Temsilcisi, AKP’nin baskıcı politikalarının arkasında seçim kaybetme korkusu olduğunu söyledi. “Kaybedeceğini anlayan daha da sertleşiyor. Götürebildiği yere kadar götürmeye çalışıyor” diyerek sürecin siyasi bir stratejiye dayandığını belirtti.

İFADEYE GİDEN BİLE TUTUKLANIYOR

İBB Ankara Temsilcisi Küçükşahin, eski İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe’ye yönelik yürütülen işlemleri de gündeme getirdi. Küçükşahin, Gökçe’nin gözaltı listesinde yer almasına rağmen kimsenin kapısını çalmadığını söyledi. Gökçe’nin kendi iradesiyle karakola gittiğini ve ifade verdiğini aktardı. Gökçe’ye yöneltilen yedi sorudan altısının onunla ilgili olmadığını, birinin de kendi sorumluluğu dışındaki bir mesele olduğunu ifade etti. Tüm bunlara rağmen Gökçe’nin tutuklandığını söyledi.

HALK HER ŞEYİ AÇIKÇA GÖRÜYOR

Küçükşahin, yaşananların yalnızca muhalif seçmenler tarafından değil, AKP ve MHP seçmenleri tarafından da görüldüğünü vurguladı. “Sanıyorlar ki bu duyulmuyor, görülmüyor. Herkes görüyor. AKP seçmeni de görüyor, MHP seçmeni de görüyor” diyerek tepkinin toplumsal bir boyuta ulaştığını söyledi.

TOPLUMSAL MUHALEFETİN YÜKSELİŞİ İKTİDARI KORKUTUYOR

İBB Ankara Temsilcisi, muhalefetin büyüyen gücüne dikkat çekti. Boykot çağrısının ardından bakanların gece saat üçte sosyal medya mesajları yayımlamasını örnek verdi. İktidarın tepkilerin büyüklüğünü fark ettiğini belirtti.

İÇ CEPHENİN GÜÇLENMESİ İÇİN ADALET ŞART

Küçükşahin, devletin herkese eşit davranmadığı sürece iç cephenin güçlenemeyeceğini söyledi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça dile getirdiği “bir milyon oy aldım” ifadesini hatırlattı. Küçükşahin, dört buçuk milyon oy almış Ekrem İmamoğlu’na yapılan muamelenin bu söylemle çeliştiğini belirtti. “İç cephenin güçlü olması için devletin adil olması gerekir” dedi.

BAHÇELİ’YE YÖNELİK ELEŞTİRİLER DİKKAT ÇEKTİ

İBB Ankara Temsilcisi Küçükşahin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sağlık durumuyla ilgili geçmiş olsun dileklerini iletti. Bahçeli ile gazetecilik kariyeri boyunca çok sayıda görüşme yaptığını söyledi. Ancak son on yıldaki politik tavrını anlamakta zorlandığını ifade etti. Bahçeli’nin muhalefeti dış güçlerin uzantısı gibi tanımlamasını sert biçimde eleştirdi.

SİYASET DİLİNİN DEĞİŞMESİ GEREKİYOR

Gazeteci Küçükşahin, iç cephenin güçlenmesi için iktidarın kullandığı dili değiştirmesi gerektiğini vurguladı. “İç cepheyi güçlendirmek istiyorsanız, bu dili değiştirmeniz lazım” diyerek Bahçeli’nin yeni dönemde daha yapıcı bir siyaset dili benimsemesini umut ettiğini söyledi.

POLİS BASKINLARI HUKUKİ DEĞİL SİYASİ

İBB Ankara Temsilcisi, İmamoğlu ve diğer muhalif siyasilere yönelik sabah baskınlarını eleştirdi. “Abesle iştigal” diyerek tanımladığı operasyonların, sabah saatlerinde yüzlerce polisle yapılmasını hukuki değil, siyasi bir tavır olarak değerlendirdi. Küçükşahin, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye geri dönülmesi gerektiğini belirtti.