TELE1’de yayımlanan Burçin Atılgan'ın sunduğu Söz Bizde programında hukukçu Salim Şen dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Şen, iktidarın baskı politikalarını sürdüremeyeceğini ifade etti. Toplumun geniş kesimlerinden gelen destek çağrılarının belirleyici hale geldiğini savundu. Şen, bu sürecin iktidarı bir noktada durmaya zorlayacağını söyledi.

İktidarın İmamoğlu’na yönelik tutuklama girişimlerinin sürdürülemez hale geldiğini dile getiren Şen, “Ben bir vadede bir şekilde bu tutuklamalara son vermek zorunda olduklarını, şu anda da bunun farkına vardıklarını ama bunu nasıl yapacakları hususunda bir açmaz içinde olduklarını düşünüyorum. Geri adım atmak istiyorlar ama nasıl yapacaklarını bulamıyorlar. Kesinlikle bir formül arıyorlar” dedi.

AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DEMOKRASİ VURGUSUNA DİKKAT ÇEKTİ

Şen, Avrupa Birliği’nin muhalif kamuoyuna verdiği desteğin önemine dikkat çekti. Türkiye’nin ihracatının yarısının Avrupa’ya yapıldığını hatırlattı. İktidarın dış ilişkilerde demokratik standartlara mecburen bağlı kalmak zorunda olduğunu savundu. Şu değerlendirmeyi yaptı:

“Avrupa Birliği özellikle mevcut uygulamalara karşı şu anda muhalif cepheyi destekliyor. Bu niye önemli? Sizin ihracatınızın yüzde 50’si Avrupa’ya. Orayla olan ilişkilerinizi demokratik standartları yükselterek ya da en azından koruyarak sürdürmek zorundasınız. Bu eleştiriler bir yere kadar gelecek.”

EKONOMİK ÇIKIŞSIZLIĞA VURGU YAPTI

Salim Şen, ekonomideki tabloyu yorumlarken mevcut iktidarın derin bir açmazla karşı karşıya olduğunu söyledi. Dış kaynak akışının zayıfladığını ve borsadaki çöküşlerin sürdüğünü ifade etti. Şu cümleleri kullandı:

“Ekonomik sıkıntılar gitgide artıyor. Alttaki verilere bakın. Dövize, altına, verilere bakın. Borsadaki çökmelere ve dışarıdan kaynak girişinin gitgide azalıyor oluşuna, itibarına bile…”

Şen, iktidarın İmamoğlu’na dönük operasyonlardan beklediği sonucu da alamadığını savundu. İmamoğlu’nu Demirtaş örneğiyle kıyasladı. “Amaç rakibini diskalifiye etmekti. Aynı Selahattin Demirtaş’taki gibi” dedi. Bu açıklamasında şu görüşünü savundu:

“‘Seni başkan yaptırmayacağız’ deyip başkan adayı olarak ortaya çıkıp engelleyici figür haline dönüştüğünde onu nasıl enterne ettiyse şimdi de ‘Ben cumhurbaşkanı adayıyım ve bu rejimi değiştireceğiz. Seni seçimlerle indireceğiz, seçim yoluyla iktidarı değiştireceğiz’ diyen Ekrem İmamoğlu’na aynı senaryoyu uyguladı.”

ERDOĞAN’IN DİPLOMASI ÜZERİNDEKİ TARTIŞMAYI HATIRLATTI

Şen, İmamoğlu’nun diplomasının iptaliyle ilgili girişimin iktidar açısından artık bir fayda sağlamadığını savundu. Buradaki hukuki çelişkilere işaret etti. Şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanı olmayı zaten diplomasını iptal ederek önlediniz. Onu tutuklu tutsanız da, mahkûm etseniz de bir artı bir değer yaratmayacak size.”

Şen, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olduğu dönemde dört yıllık üniversite diploması zorunluluğunun geçerli olduğunu hatırlattı. Erdoğan’ın eğitim durumunun bu koşulu karşılamadığını söyledi. Şunları dile getirdi:

“Tayyip Erdoğan’ın diploması 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı açısından, o cumhurbaşkanlığının meşru hukuki dayanağının dayanaksız olduğunu gösteriyor. Çünkü bir üniversite diploması yok. Ortada yok. Bize gösterilmiş bir diploma yok. Ne var? Bir yüksekokul diploması var. İki ya da üç yıllık bir okul okumuş. Doğrusu da bu.”

YÜKSEKÖĞRENİM VE LİSANS ARASINDAKİ FARKA DEĞİNDİ

Şen, yüksekokul ile üniversite arasındaki farkın altını çizdi. Anayasadaki tanımların değiştirilerek Erdoğan’ın adaylık kriterine uygun hale getirildiğini vurguladı. Bu değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:

“Darbeden sonra, 2017 anayasa değişikliği ile üniversite mezunu olma kriterini değiştirdiler. Onu çıkardılar. Yüksekokul mezunu olmak kriteri getirdiler. Dolayısıyla 2018’den itibaren, eğer iki ya da üç yıllık bir yüksekokul diploması var ise, şu andaki anayasaya göre o koşulu sağlıyor durumda. 2014’teki hariç.”

Şen, İmamoğlu’nun diplomasının iptaline karşın Erdoğan’ın diplomasının hâlâ meçhul olduğunu söyledi. Bu noktada şu soruyu gündeme taşıdı:

“Eğer 1990 yılında Ekrem İmamoğlu’nun aldığı diploma usulen geçersiz olup iptal ediliyorsa, senin 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığında eğer diploman yoksa, o da iptal edilir.”

MAĞDURİYET ALGISININ TERS TEPEBİLECEĞİ UYARISI YAPTI

Şen, son olarak toplumun adalet duygusunun göz ardı edilemeyeceğini vurguladı. İmamoğlu’na dönük hamlelerin iktidar açısından geri tepebileceğini belirtti. Bu sözlerle uyardı:

“Bizim milletimiz biliyorsunuz mağdur olanı, mağdur edileni… Adalet duygusu ne kadar olsa vicdanlarında saklıdır. Onu mutlaka gözetir.”


 

Kaynak: ABC POLİTİK HABER MERKEZİ