ANALİZ: SONER BAHADIR
Adalet ve Kalkınma Partili(AKP) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet Halk Partisi’nin(CHP) 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nde Türkiye’nin birinci partisi olarak kazandığı İstanbul’daki ilçe belediyelerine yönelik soruşturmaların devam edeceğinin sinyalini vermek için “turpun büyüğü heybede” ifadelerini kullanması tartışmalara neden olmuştu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ifadeyi kullanmasının ardından 18 Mart2025 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye(İBB) Başkanı ve dönemin CHP Cumhurbaşkanı Adayı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıl önce aldığı İşletme Fakültesi diploması, İstanbul Üniversitesi(İÜ) Yönetim Kurulu(YK) tarafından iptal edilmişti.
Ekrem İmamoğlu, bir gün sonra yani 19 Mart 2025 tarihinde evine polis ekipleri tarafından düzenlenen şafak operasyonuyla gözaltına alınmış, tüm seçim bölgelerinde örgüt denetiminde düzenlenen ön seçimde 15 buçuk milyon oy alarak CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olduğu 23 Mart 2025 tarihinde de tutuklanmıştı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, o günden bugüne yaşanan süreci “19 Mart Darbesi” olarak nitelendirmiş, iktidar ve muhalefet arasında “turp” tartışmaları giderek alevlenmişti.
MAHKEMEDEN POLİSLER HAKKINDA KÖTÜ MUAMELE SUÇ DUYURUSU
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve dün akşam “100 Karası” sloganıyla anma yapılan eylemlilik sürecinde polisin uyguladığı şiddet tartışma konusu olurken çok sayıda taciz ve şiddet iddiası da gündeme gelmişti.
Başta Erdoğan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç olmak üzere iktidar kanadı bu iddiaları kabul edilemez olarak niteleyerek yalanlamıştı.
İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30 Haziran 2025 tarihinde bu iddialarla ilgili suç duyurusunda bulunduğunun ortaya çıkması bu konuda dikkat çeken bir gelişme olmuştu.
KURULTAY DAVASI’NDA “YETKİ” TARTIŞMASI
CHP’yi 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nde Türkiye’nin birinci partisi yapan ve bugüne kadar anketlerde bu konumunu farkı açarak koruyan pozisyona getiren Özgür Özel’in, 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni Recep Tayyip Erdoğan’a kaybeden dönemin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu geride bırarak yönetimi devraldığı 4-5 Kasım 2023 tarihli CHP 38. Olağan Kurultayı’na yönelik “şaibe” davasının ilk duruşması da söz konusu suç duyurusuyla aynı gün görülmüştü.
Davanın açıldığı Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi, davayla ilgili “yetkisiz” olduğu şeklinde itirazda bulunmuş ve bu itirazın karara bağlanması için duruşmayı 8 Eylül 2025 tarihine ertelemişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aynı gün itirazı reddederek davada 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yetkili olduğu kararını vermişti.
TARTIŞILMAYACAK İTİRAZ
Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin itirazının haksızlığı aslında kanunen çok açık bir konuydu. Kanuna göre asliye ceza mahkemelerinin hırsızlık, dolandırıcılık, hakaret gibi daha hafif ve cezası 10 yıldan az olan davalara baktığı hukuk camiasında herkesin bildiği bir gerçekti. CHP Kurultay Davası’na konu edilen Siyasi Partiler Kanunu’nun “oylamaya hile karıştırma” başlıklı 12. maddesinde ise sanıklara istenen cezanın üst sınırı 3 yıl. Yani CHP Kurultay Davası’nın asliye ceza mahkemelerinin görev alanında olduğu tartışmaya yer bırakmayan bir konuydu.
YARGI MEKANİZMASI İNANMIYOR MU?
Mahkeme yetkisi konusu bu kadar aleniyken 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kendisinin yetkisiz olduğu şeklinde itirazda bulunarak duruşmayı 101 gün sonrasına ertelemesi, mahkeme heyetinin iddianamede yer alan suçlamalara inanmadığı için dava dosyasında görev almak istemediği yorumlarına neden olmuştu.
Aynı gün 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nin de Ekrem İmamoğlu eylemlerinde gözaltı işlemi yapan polisler hakkındaki kötü muamele iddialarıyla ilgili iktidarın şiddetle karşı çıkmasına rağmen suç duyurusunda bulunması, yargı mekanizmasının yürütülen sürecin hukuksuzluğuna yönelik eleştirilere ve iktidara yönelik toplumsal tepkiye daha fazla dayanamayarak harekete geçtiği şeklinde yorumlandı.
Yaşanan gelişmeler, İmamoğlu “turpunun” AKP’nin heybesine sığmadığı izlenimini veriyor.