Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında, 31 yıl önce kazandığı diplomanın iptali sonrası başlatılan soruşturma tamamlandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 20 sayfalık iddianamede İmamoğlu’na “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçlaması yöneltildi. Savcılık, 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak talep etti. İddianame, Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

Cezanın onanması durumunda İmamoğlu'nun siyasi yasağı ile beraber Cumhurbaşkanlığı adaylığı da geçersiz sayılacak.

SORUŞTURMANIN İÇERİĞİ

Soruşturmanın temelini, İmamoğlu’nun 1990 yılında Kuzey Kıbrıs’taki Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi’ne yaptığı yatay geçiş oluşturuyor. İddianamede, Girne Amerikan Üniversitesi’nin o dönem “University College of Northern Cyprus (UCNC)” adıyla faaliyet gösterdiği ve YÖK tarafından tanınmadığı belirtildi. YÖK’ün 1991 ve 1992’de aldığı kararlara atıfla, UCNC’nin 1993 yılına kadar Türkiye’de denkliğinin olmadığı vurgulandı. Bu nedenle 1990’daki yatay geçiş işleminin mevzuata aykırı olduğu ifade edildi.

Ayrıca İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin o yılki yatay geçiş kontenjanlarının ilan süresi dolmadan artırıldığı, ilan edilen kontenjanın üzerinde öğrenci alındığı ve başvuru yapan birçok öğrencinin not ortalamasının yönetmelikteki %60 eşiğini karşılamadığı kaydedildi. Fakültenin, başvurularda Girne Amerikan Üniversitesi yerine "Doğu Akdeniz Üniversitesi" ismini kullandığı da iddianamede yer aldı.

İfade vermeyi reddeden İmamoğlu, savcılığa sadece “Türkiye bir hukuk devletidir. Adaletin hukuk kurallarına uygun şekilde tecelli etmesi gerekir” şeklinde konuştu. Dönemin Girne Amerikan Üniversitesi yöneticisi Özalp Tozan ise “O dönem okulun Türkiye'de denkliği yoktu. Her öğrenci bunu bilirdi. İmamoğlu'nu tanımıyorum” dedi.

TBMM personeli ölümü sonrası Yavuzyılmaz’dan 2 çağrı
TBMM personeli ölümü sonrası Yavuzyılmaz’dan 2 çağrı
İçeriği Görüntüle

Savcılık, yatay geçişin usulsüz yürütüldüğünü, İmamoğlu’nun diplomasının hukuka aykırı yollarla alındığını ve bu belgenin kamu görevlerinde kullanılmasının “resmi belgede sahtecilik” suçu kapsamında değerlendirildiğini savundu.