İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin 23 Mart 2025 tarihli tutuklama kararına karşı Ekrem İmamoğlu’nun avukatları itiraz etti. Dilekçede tutuklama kararının hukuka aykırı olduğu savunuldu. Avukatlar, kararın siyasi saiklerle alındığını vurguladı.
TUTUKLAMA KARARININ ARDINDAN KİTLESEL TEPKİ GELDİ
Avukatlar, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan sürecin büyük kitlesel tepki doğurduğunu aktardı. Bu sürecin sadece İmamoğlu’na değil, halkın seçme ve seçilme hakkına saldırı olduğunu ifade etti. Tepkilerin ülke sınırlarını da aştığı dile getirildi.
YARGI YOLUYLA OLUŞTURULAN SİYASİ KOMPLO İDDİASI
Avukatlar, soruşturmanın hukuki temelden yoksun olduğunu savundu. Hazırlanan iddiaların fail üzerinden kurulduğunu, delillerin yönlendirildiğini ve kamuoyunun manipüle edildiğini belirtti. “Olmayandan sonuç çıkarılmaya çalışılmıştır” ifadesi dikkat çekti.
SİYASİ BASKI VE MANİPÜLASYONLA YÜRÜYEN SÜREÇ
İtiraz dilekçesinde, yargının siyasallaştığı, yargı kararlarının iktidarın yönlendirmesiyle alındığı öne sürüldü. 2016 öncesi pratiklerin geri döndüğü belirtildi. Soruşturmanın, siyasi linç ve itibarsızlaştırma amacı taşıdığı savunuldu.
SEÇİM SÜRECİ VE YARGI SALDIRILARI HATIRLATILDI
Avukatlar, İmamoğlu’nun İstanbul’da iki kez büyük farkla seçildiğini hatırlattı. 2019’dan bu yana siyasi yasak talebiyle açılan davalar sıralandı. “Ahmak davası”, Beylikdüzü ihalesi, Esenyurt konuşması, yargı eleştirileri ve son diploma iptali dilekçede yer aldı.
KAYYIM POLİTİKASI VE MUHALİFLERE OPERASYONLAR
Tutuklama süreciyle paralel olarak, muhalif belediyelere yapılan operasyonlar anlatıldı. DEM Partili ve CHP’li başkanların görevden alındığı, yerlerine kayyım atandığı belirtildi. Beylikdüzü ve Şişli belediye başkanlarının da tutuklandığı vurgulandı.
GÖZALTI SÜRECİNDE HUKUK İHLALLERİ BELİRTİLDİ
İmamoğlu’nun yüzlerce polisle sabah baskınıyla gözaltına alındığı aktarıldı. Sosyal medya engelleri, gazetecilere baskılar, avukatlara yönelik engellemeler dile getirildi. Kısıtlama kararlarının sadece savunmaya işletildiği ifade edildi.
SORGU SÜRECİNDE USULSÜZLÜK İDDİALARI
İtirazda, sorgu sürecinin hukuka aykırı şekilde yürütüldüğü savunuldu. SEGBİS kaydının reddedildiği, tutanaklarda saat ve içeriklerde tahrifat yapıldığı belirtildi. Savcılığın sadece üç soru sorduğu, tutuklama gerekçelerinin içerikte yer almadığı ifade edildi.
KANITSIZ İSNATLAR VE TANIKLARLA KURULAN KURGU
Tutuklama kararında yer alan suçlamaların soyut ve temelsiz olduğu vurgulandı. Tanık ifadelerinin çarpıtıldığı, tanıkların olaylara şahit olmadıkları, ifadelerin “duydum” gibi belirsiz aktarımlar içerdiği kaydedildi. Gizli tanıkların hukuk dışı şekilde sürece dahil edildiği öne sürüldü.
MASAK VE MÜFETTİŞ RAPORLARI KANIT OLARAK SUNULDU
MASAK raporlarının hatalı ve aceleyle düzenlendiği belirtildi. Bu raporlarla hangi suçun işlendiğine dair netlik olmadığı ifade edildi. Mülkiye müfettişlerinin raporlarının ise değerlendirme sınırlarını aştığı, siyasi önyargılar taşıdığı savunuldu.
‘KAÇMA ŞÜPHESİ’ GEREKÇESİNE AĞIR ELEŞTİRİ
Avukatlar, tutuklama gerekçesi olarak sunulan “kaçma şüphesi” iddiasını sert şekilde eleştirdi. Cumhurbaşkanlığına aday olan bir kişinin kaçmasının mantıksız olduğu belirtildi. Bu gerekçenin bile siyasi amaçlı bir sürecin yürütüldüğünü gösterdiği ifade edildi.
İMAMOĞLU’NUN ADAYLIĞI KİTLESEL DESTEK GÖRDÜ
İtirazda, İmamoğlu’nun tutuklandığı gün yapılan ön seçimde 15 milyon 497 bin 957 kişinin oy kullandığı hatırlatıldı. CHP grubunun da oy birliğiyle İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı ilan ettiği vurgulandı.
TAHLİYE TALEBİ SUNULDU
Avukatlar, hukuka aykırı tüm uygulamaların ortadan kaldırılmasını talep etti. İmamoğlu’nun derhal tahliyesini istedi. Tutukluluğun devamı halinde dosyanın Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi talep edildi.