Yazdan KAYA

Türkiye siyasi tarihinin son yıllarında iktidar, belirsizlikler ve toplumsal kutuplaşmalar üzerinden gücünü pekiştiren bir strateji benimsemiştir. Bu süreçte, toplumun ideolojik yalnızlığa itilmesi, siyasi iradenin elini güçlendiren bir araç haline gelmiştir. Halkın çaresizlik hissiyle baş başa bırakılması, iktidarın bu duyguyu kendi lehine manipüle etmesine zemin hazırlamıştır

CUMHURİYET DEĞERLERİNİN AŞINDIRILMASI VE "BAY KEMAL" SÖYLEMİ

Daha da çarpıcı olan, Cumhuriyet’in kurucu değerlerinin ve modernleşme çabalarının basitleştirilerek alaya alınmasıdır. "Bay Kemal" gibi aşağılayıcı bir söylemle, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası ve devrimleri hedef tahtasına konulmuştur. Bu durum, sadece tarihsel bir figürün değil, aynı zamanda laik, bilimsel ve çağdaş bir toplum idealinin de itibarsızlaştırılma çabasıdır.

Bu süreç, iktidarın toplumsal hafızayı silme ve kendi ideolojik söylemini hakim kılma stratejisinin bir parçasıdır. Cumhuriyet’in kazanımları, basit bir siyasi çatışmanın ötesinde, Türkiye’nin geleceğinin temel taşlarıdır. Ancak bu değerlerin sistematik bir şekilde zayıflatılması, iktidarın ideolojik hegemonyasını genişletmesine olanak sağlamıştır.

Her İnsan Bir Metin
Her İnsan Bir Metin
İçeriği Görüntüle

KILIÇDAROĞLU'NUN İKTİDARA ALAN AÇAN SİYASETİ

Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP liderliği döneminde izlediği siyaset, iktidara karşı net bir direnç hattı oluşturmak yerine, belirsizlikleri derinleştiren bir tutum sergilemiştir. Bu durum, toplumun ideolojik yalnızlığını pekiştirmiş ve iktidarın elini güçlendirmiştir. Halkın terk edilmişlik hissi, Recep Tayyip Erdoğan'ın popülist siyaseti için verimli bir zemin haline gelmiştir.

Kılıçdaroğlu'nun, Cumhuriyet değerlerini savunmada yetersiz kalan ve iktidarın söylemlerine karşı etkili bir dil geliştiremeyen tutumu, CHP'nin muhalefet kimliğini zayıflatmıştır. Özellikle "Bay Kemal" gibi aşağılayıcı söylemlere karşı net bir duruş sergilenememesi, kurucu değerlerin erozyona uğramasına yol açmıştır.

YENİ MUHALEFET DİLİ VE İKTİDARIN TEPKİSİ

Ancak son dönemde CHP'nin, güdümlü bir sızlanma politikası yerine, direnç odaklı bir muhalefet tarzını benimsemesi, iktidarın rahatsızlık duyduğu bir gelişme olmuştur. Özellikle adaletsizlikleri ve dar gelirli kesimlerin yaşadığı sosyal dengesizlikleri açıkça ifşa eden bir dilin geliştirilmesi, iktidarın tepkisini çekmiştir.

İşte bu nedenle, sistemin profesyonel algı yöneticileri ve iktidar yanlısı medya, Kılıçdaroğlu'na methiyeler düzmeye ve onu yüceltmeye başlamıştır. Çünkü Kılıçdaroğlu'nun siyasi çizgisi, iktidar için "hayrülhalef" niteliği taşımaktadır. Onun dönemindeki belirsiz ve kararsız muhalefet, iktidarın işini kolaylaştırmıştır.

DİRENÇLİ MUHALEFETİN ÖNEMİ

Türkiye’nin geleceği, Cumhuriyet’in kurucu değerlerine sahip çıkan ve iktidarın otoriterleşme eğilimlerine karşı net bir duruş sergileyen bir muhalefetle mümkündür. Kılıçdaroğlu döneminin pasif siyaseti yerine, dirençli ve programatik bir muhalefet anlayışının benimsenmesi, toplumsal yalnızlığı aşmanın ve demokratik bir gelecek inşa etmenin temel adımı olacaktır.

Bugün iktidarın; Kılıçdaroğlu'nu övme çabası, aslında Özgür Özel'in başında olduğu CHP siyasetinin ne kadar "işlevsel" olduğunun, muhalefeti etkin ve bilinçli bir şekilde yaptığının itirafıdır. Gerçek bir muhalefette zaten dayatılan ezberi; reddederek ve toplumsal adalet talebini yükselterek var olabilir. İşte bu sebepten var olan bu gelişimin önünü alamadıkları için iktidar her zaman ki gibi faul yaparak ve hatta bir adım daha ileri giderek Kılıçdaroğlu'nun işbirlikçiliğiyle halk iradesinin ilerleyişini; şikeciliğe bile tevessül ve tenezzül etmek suretiyle CHP'nin üzerinden engellemeye çabalamaktadır.