TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Dr. Merdan Yanardağ, 18 Dakika programında Ergenekon kumpaslarını hatırlattı. Yanardağ, “Duruşma salonları oluşturuldu, bütün Ergenekon duruşmaları orada yapıldı” dedi. Kendisinin de o dönemde davaya gidip geldiğini söyledi. “Tutuksuz yargılandım çünkü. Uzunca bir süre hükümle birlikte tutuklama kararı verildi benim hakkımda” diye konuştu.

Yanardağ, 2013’te yapılan Askeri Şura’ya dikkat çekti. “O ay yapılan Askeri Şura’da bütün Fethullahçılar… kıta notları, mezuniyet notları, sicilleri uygun olmayan albaylar general yapıldı” dedi. 2013 ile 2016 arasında üç yıllık bir tuğgeneraller ordusu yaratıldığını vurguladı. “O Yurtta Sulh Konseyi denilen cuntanın mensupları kim tarafından yapıldı? AKP iktidarı tarafından yapıldı” ifadelerini kullandı.

SİLİVRİ’DE YENİDEN YARGILAMA KARARINA ELEŞTİRİ

Yanardağ, duruşmanın Silivri’ye alınmasına tepki gösterdi. “Şimdi Silivri’de yargılanacakmış. Bence olayın ruhuna çok uygun” dedi. Kumpas davalarının hep Silivri’de yapıldığını söyledi. Çağlayan Adliyesi’nin merkezî bir yer olduğunu, buna rağmen “kolay kontrol edilebilir” Silivri’nin tercih edildiğini ifade etti.

Yanardağ, Ergenekon dönemindeki direnişi hatırlattı. “Silivri’nin duvarlarını on binlerce insan zorladı” dedi. Kumpasa karşı cumhuriyetçilerin, ilericilerin, aydınlanmacıların ve solcuların mücadele ettiğini söyledi. “Milyonlar bence Silivri’ye de gelir” diyen Yanardağ, halkın yine direneceğini belirtti.

KAYYIM PLANLARI VE CHP’YE YÖNELİK MÜDAHALELER

Programda CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıklamaları da gündeme geldi. Özel’in “Tebligatı partinin kapısına kadar getirdiler” sözlerini aktaran Yanardağ, kayyım tehlikesinin büyüklüğüne dikkat çekti. Özel’in şu ifadelerini paylaştı:

“Darbeler böyledir işte. Muhalefet partilerine el koyarsınız. El koyarsınız. İşte şey… 1960, Tahkikat… El koyarsınız.”

Yanardağ, CHP’ye yönelik müdahale planlarını değerlendirdi. “Erdoğan baktı ki hukuken sonuç alınamayacak. Aynı MHP meselesinde olduğu gibi bir ilçe asliye hukuk mahkemesinden kayyım kararı alınıp talimatın da CHP’ye cuma akşamı saat 16.59’da tebliğ edilmesi kararlaştırılmış” dedi.

“Tebligat için partinin karşısındaki kafelere kadar gelmişler. Saati bekliyorlar” diyerek kumpasın niteliğini ortaya koydu.

“CHP DOĞRU YAPIYOR, DEMOKRATİK DİRENİŞ ZEMİNİNİ KORUYOR”

Yanardağ, CHP’nin meydanlara çıkma kararını desteklediğini vurguladı. “CHP, anayasal ve demokratik bir hakkın kullanılmasını savunuyor” dedi. AKP-MHP iktidarının hedefinin demokratik muhalefeti bastırmak olduğunu ifade etti.

“Darbelere karşı bir İslamcı faşist diktatörlük kurulmasına karşı demokratik direniş hattını oluşturmaya ve demokratik direniş zemininde kalmaya çalışıyor” sözleriyle CHP’nin tavrını övdü. “Bugüne kadar başarıyla yönettiğini görüyorum ben” şeklinde konuştu.

DEM PARTİ’YE TEPKİ: “YOKLUKLARI FELAKETTİR”

Yanardağ, DEM Parti’nin mitinglere katılmamasını sert dille eleştirdi. “Bu arada DEM Parti nerede? Niye yok? Felaket” dedi. Sol Parti, TKP, EMEP, TKH ve diğer sosyalist partilerin alanda yer aldığını söyledi. Sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin de alanda olduğunu belirtti.

Yanardağ, “Herkesin elinde ortak sembol olarak Türk bayrağı var. Ama DEM Parti yok” diyerek eleştirisini sürdürdü.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın “Biz CHP’nin eylem kitlesi değiliz” sözlerine şu tepkiyi gösterdi:

“Bu söz çok manidar.”

“HEM MÜCADELE HEM MÜZAKERE MÜMKÜNDÜR”

Yanardağ, Kürt siyasal hareketine çağrıda bulundu. “Hem mücadele hem müzakere mümkündür. Bu diyalektik kavrayışa sahip olmadığınız sürece mücadeleyi bırakır, müzakere yapmaya çalışırsınız” dedi.

“Yeni bir ihanet, yeni bir tuzak, yeni bir aldatmacayla karşılaşırsınız” ifadelerini kullandı. Solun Kürt hareketiyle geçmişte kurduğu dayanışmaya işaret etti. “Demokratik Kürt hareketinin… büyük ölçüde bu direniş çizgisiyle bir gönül bağının olduğunu düşünüyorum” dedi.

“İMRALI SÜRECİ DEMOKRASİ MÜCADELESİNDEN KOPUK YÜRÜTÜLEMEZ”

Yanardağ, barış umutlarının halktan ve mücadeleden bağımsız olamayacağını vurguladı. “İmralı sürecinin bu demokrasi mücadelesinden kopuk bir şekilde yürütülmesi mümkün değil” dedi.

Türkiye’nin batısında demokrasi olmazken, doğusunda da olamayacağını ifade etti. “Batısında bir diktatörlük varken Doğu ve Güneydoğu’sunda da demokrasi olmaz” dedi.

Kaynak: ABC POLİTİK HABER MERKEZİ