Gündem

Merdan Yanardağ, YPG- HTŞ anlaşmasını değerlendirdi: Kuşkuyla bakıyorum...

Merdan Yanardağ, YPG ile HTŞ arasındaki anlaşmaya tepki gösterdi. Yanardağ "HTŞ’yi güçlendiren bir mutabakat" diyerek sürece kuşkuyla yaklaştı.

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, 18 Dakika programında YPG ile HTŞ arasındaki anlaşmayı değerlendirdi. Yanardağ, İslam dünyasının tarihsel süreç içinde akıl ve bilimden uzaklaşarak Orta Çağ karanlığına sürüklendiğini ifade etti. Batı’nın Vatikan’ın egemenliğini yıkarak bugünkü uygarlık düzeyine ulaştığını belirten Yanardağ, İslam coğrafyasının halen geri kalmışlık içinde olmasını eleştirdi.

Yanardağ, “İslam dünyasında oluk oluk kan akıyor, bilim ve teknoloji üretilmiyor, yalnızca seküler kültürlerin ürettiklerini tüketiyor. Petrol ve doğalgaz gibi doğal zenginliklere sahip olmalarına rağmen bu ülkelerde hala ilkellik yaşanıyorsa, bunun bir nedeni olmalı" dedi. Kadınların halen seçme ve seçilme hakkına sahip olmadığı ülkelerin varlığını da eleştiren Yanardağ, bu tablonun ancak tarihsel kırılma noktalarının doğru saptanmasıyla anlaşılabileceğini vurguladı.

RTÜK’ÜN TELEVİZYONLARA YAKLAŞIMI VE MEDYA ÜZERİNDEKİ BASKI

Yanardağ, RTÜK’ün medya üzerindeki baskısına da değindi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ve kurul üyeleriyle uzun süredir tartıştıklarını belirten Yanardağ, belirli televizyon kanallarına sürekli ceza verildiğini, bunun da yeni rejimin medya üzerindeki kontrol çabası olduğunu ifade etti.

Yanardağ, "Mezhep üzerinden siyaset yapmak nasıl demokrasiyi yok ediyorsa, mezhep üzerinden yönetim yapmak daha da korkunç. Türkiye’de birileri mezhepçiliği körüklüyor, halkı bölmeye çalışıyor. Biz ise tam tersine halkın birliğinden, ortak mücadelesinden yanayız" dedi.

YPG-HTŞ ANLAŞMASINA ELEŞTİRİLER: "HTŞ’NİN KONUMU GÜÇLENİYOR"

Yanardağ, YPG ile HTŞ arasındaki anlaşmaya dair kuşkularını dile getirdi. Bu anlaşmanın, HTŞ'nin silahlı gücünü artırmaktan başka bir işe yaramayacağını belirtti. "Bu anlaşma, iddia edildiği gibi mezhepçi soykırımı durdurmak için değil, HTŞ’nin Şam üzerindeki hâkimiyetini pekiştirmek için yapıldı" dedi.

Yanardağ, SDG Komutanı Mazlum Abdi’nin ve PYD Dış İlişkiler Sözcüsü Salih Müslim’in anlaşmayı destekleyen açıklamalarını eleştirdi. Öcalan’ın gönderdiği mektupla uyumlu olduğu belirtilen bu mutabakatın, Kürtlerin anayasal haklarının garanti altına alınması ve Rojava’nın Suriye yönetimine entegrasyonu gibi vaatler içerdiğini söyledi. Ancak, anlaşmanın sahada nasıl uygulanacağına dair ciddi belirsizlikler olduğunu ifade etti.

İRAN İLE İŞ BİRLİĞİ YAPILMAYACAK AÇIKLAMASI VE ALEVİLERİN DURUMU

Yanardağ, anlaşmaya göre İran ile iş birliği yapılmayacağının açıkça ifade edilmesini de eleştirdi. "Bu, Alevileri kaderlerine terk etmek anlamına geliyor. Bu anlaşma, emperyalistlerin desteğiyle HTŞ’yi güçlendirmekten başka bir şey değildir" dedi.

Yanardağ, "Mikro milliyetçi çıkarlar için bir ülkeyi feda etmek, bir halkı gözden çıkarmak kabul edilemez. Türkiye’de de çözüm süreci adı altında benzer bir oyun oynandı. Eğer Kürt hareketi, AKP ile anlaşarak Cumhuriyeti yıkmaya hizmet edecekse, bu sadece halkın ortak mücadelesini baltalar" dedi.

ANLAŞMANIN GERÇEK AMACI: CİHATÇILARA MEŞRUİYET KAZANDIRMAK

Yanardağ, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun bu anlaşmaya ilişkin açıklamasına da dikkat çekti. Konfederasyonun, bu mutabakatın HTŞ’ye uluslararası meşruiyet kazandırdığını belirttiğini aktardı. Açıklamada, anlaşmanın Alevi soykırımına karşı artan tepkileri manipüle etmek için kullanıldığı ve Şam’ın cihatçı çetelere teslim edilmesini meşrulaştırmaya hizmet ettiği ifade edildi.

Yanardağ, anlaşmada yer alan "Suriye devleti, ülkenin güvenliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede desteklenecektir" maddesinin, Alevileri hedef almak için kullanılan bir dil içerdiğini söyledi. “HTŞ’nin dili, Alevileri ‘Esad rejiminin kalıntıları’ olarak tanımlıyor. Bu, açık bir mezhepçi nefret söylemidir” dedi.

Yanardağ, bu anlaşmanın sonucunda bölgedeki dengelerin daha da bozulacağını ve emperyalist güçlerin bölgedeki etkisini artıracağını ifade etti. "Türkiye’nin batısında diktatörlük ve baskı varken, doğusunda özgürlük ve refah olmaz. Aynısı Suriye için de geçerlidir. Bu anlaşma, halkların birliği ve ortak mücadelesini baltalayan bir adımdır" dedi.