MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Feti Yıldız, 20 Mayıs 2025’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılacak Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyelik seçimi öncesi yazılı bir açıklama yaptı.
YILDIZ: “TATBİKATTA HUKUK BİLGİSİ VE VİCDANA EMANETİZ”
Seçim günü yaptığı değerlendirmede Yıldız, hukuk devletinin temel ilkelerini sıraladı. “Suçsuzluk karinesinin esas alındığı, şüpheden sanığın faydalandığı, kimsenin kendini suçlamaya zorlanmadığı, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde doğal hâkimlerin görev aldığı bir sistem” vurgusu yaptı.
Konuşmasının devamında “duruşmaların aleni olduğu, davaların makul sürede sonuçlandığı, delillerin vasıtasız değerlendirildiği, insan haklarına saygılı ve koruyucu adalet ilkesine dayanan” bir yargı anlayışını savundu.
“Tatbikatın içindeki kişilerin hukuk bilgisi ve vicdanına emanetiz” diyen Yıldız, hâkimlik mesleğine dair vasıfların Mecelle’de belirtildiğini hatırlattı. Şu cümleleri kullandı: “Bir bakıma, hâkimliğin meslek kurallarıdır. ‘Hâkim; hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn olmalıdır.’”
Seçilecek üyeleri kutlayan Yıldız, sözlerini “Seçilecek arkadaşlara başarılar diliyorum” diyerek tamamladı.
KULİSLERDE PAYLAŞIM İDDİASI: “3 AKP – 2 MHP”
Nefes gazetesi yazarı Nuray Babacan’ın aktardığına göre, TBMM’de seçilecek 5 HSK üyesinden 3’ünün AKP’ye, 2’sinin ise MHP’ye ayrıldığı ifade edildi.
Yine Babacan’a göre, Cumhurbaşkanı kontenjanından atanacak 4 HSK üyesinin de iktidar çevresi tarafından belirlendiği öne sürüldü. Bu iddialar, HSK’nın kuruluş amacına ve anayasal konumuna dair eleştirileri yeniden gündeme taşıdı.
YARGI İÇİNDEN GELEN TEPKİLER: “AHBAP-ÇAVUŞ DÜZENİ”
Babacan’ın yazısında yer alan iddialara göre, yargı içerisinden gelen bilgiler mevcut yapının “çıkar ilişkisine dayalı bir ahbap-çavuş düzeni” olarak işlediğini ortaya koydu.
Suçluları arabasında taşıyan bazı hâkimlerin korunması, haklarında disiplin önerisi sunulan üyelerin hiçbir yaptırımla karşılaşmaması gibi örnekler verildi. Bu durumun HSK’nın tarafsızlığına ve işlevine gölge düşürdüğü savunuldu.
DENETİM SİSTEMLERİ ENGELLENİYOR
HSK’nın iç denetim yapısına dair önerilerin de sistematik biçimde engellendiği iddia edildi. Özellikle hâkimlerin duruşmalara girip girmediğini izlemeyi amaçlayan elektronik kontrol sisteminin “yargı bağımsızlığına aykırı” denilerek reddedildiği belirtildi.
Bu önerilerin HSK’da sümen altı edilmesi, kamu kaynaklarının takibini engellediği gibi, etkin bir disiplin mekanizmasının da işletilmediğini ortaya koydu.
MEŞRUİYET KRİZİ DERİNLEŞİYOR
AKP-MHP ittifakının HSK sürecindeki müdahaleleri, anayasal denge ve denetim mekanizmalarını işlevsizleştirdi. Muhalefet cephesi, yürütmenin yargı üzerindeki baskısının fiilen kurumsallaştığını savundu.