Alp Yanardağ’ın hazırlayıp sunduğu Bilim Teknoloji Evreni bültenin ilginç bir habere yer verildi.
Avustralya’daki Batı Sanat Galerisi, bilim ve sanatın iç içe geçtiği çarpıcı bir enstalasyona ev sahipliği yapıyor. 2021 yılında hayatını kaybeden ünlü besteci Alvin Lucier’in kan örneklerinden elde edilen sinir hücreleriyle oluşturulan yapay beyin, ölümün ardından ses üretmeyi sürdürüyor. Sanatçı ve bilim insanlarının iş birliğiyle ortaya çıkan bu proje, “Ölümsüzlük” adlı bir besteye hayat verdi.
KAN HÜCRELERİNDEN SİNİR AĞINA
Bilim insanları, Lucier’in yaşamını yitirmeden önce bağışladığı kan örneklerinden kök hücreleri izole etti. Bu hücreler, yönlendirme yoluyla sinir dokusuna dönüştürüldü. Yeni oluşan sinir hücreleri, aralarında sitoplazmik bağlar oluşturarak elektriksel iletişime geçti. Bu gelişmeyle birlikte, bağımsız sinyaller üretmeye başlayan yapay bir mini beyin oluşturulmuş oldu.
SİNYALLERDEN SESLERE, SESLERDEN BESTEYE
Lucier’in hücrelerinden üretilen sinyaller, 20 bakır plaka, hoparlör ve mekanik çekiçlerle donatılmış özel bir düzeneğe aktarıldı. Bu sistem, gelen elektriksel sinyalleri sese dönüştürdü. Ortaya çıkan müzik yapısı, rastlantısal notalardan oluşsa da dinleyicilere ölümün ötesinde bir varoluş hissi sunuyor. Ses kompozisyonu, “Ölümsüzlük” adıyla tanımlandı.
YAPAY BEYİNİN SESİ SANAT GALERİSİNDE YANKILANIYOR
Proje, yalnızca bilimsel değil, felsefi ve sanatsal bir tartışmayı da gündeme getiriyor. Mini beynin ürettiği rastgele sesler, yaşam ile ölüm arasında yeni bir bağ kuruyor. Bilimsel olarak yeniden canlandırma sayılan bu deney, aynı zamanda “ölüm sonrası varlık” tartışmalarını da tetikliyor.
LUCİER’İN SESİ TEKRAR YÜKSELİYOR
Sanatçının yaşamı boyunca ses fiziği ve beden-zihin ilişkisi üzerine ürettiği eserler, bu projede yeni bir biçimde vücut buluyor. Yapay beynin sinyalleriyle oluşan müzik, Lucier’in sanatsal mirasını yalnızca anmakla kalmıyor, onu fiziksel olarak yeniden üretmiş oluyor.
