Oligarşinin Tunç Bakanı, yine kriminoloji bilmediğini gözümüze sokarak, ceza oranlarını gözden geçirme mesajı vermiş.
Diyor ki: "15-18 yaş grubu çocuklar için, TCK'nın 31. maddesinde öngörülen ceza indirim oranları gözden geçirilecek."
TCK'nin 31. maddesinin 3. fıkrası şöyledir:
"Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on sekiz yıldan yirmi dört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası on iki yıldan fazla olamaz."
Ne olacakmış, bu oranları düzenleyip, suça sürüklenen çocukların suça sürüklenmesini engelleyeceklermiş.
Anlamamakta ısrar eden bu karar alıcılar için nefes tüketmeye devam edeceğiz. Ama mecburum. Bir yurttaş olarak sorumlu hissediyorum kendimi.
1- Cezanın artırılması çözüm değildir.
Suçlar haz-elem dengesiyle işlenir.
Yani bir suçu işlemekten elde edilecek haz ile cezadan gelecek elem arasında bir muhasebe yapılır. Suç işleyenler tercihlerini hazdan yana kullanır.
Ancak buradaki haz sadece kısa süreli, suç hareketinin ve neticenin elde edilişi sırasındaki haz olarak anlaşılmamalıdır.
15-18 yaş arası bir gençlik grubu bir cinayet işliyorsa, buradan en başta hazzedilen şey; isteğini yapabilme özgürlüğüdür. Doğruyu yanlışı ayırt etmeksizin, keyfince eylem yapabilme hazzı. Bir insanın en yüksek hakkı olan yaşam hakkını elinden alma gücüne sahip olduğunu cümle âleme ilan etme hazzıdır. Otoriteyi takmama, başkaldırma, kendi krallığını ilan etme hazzı. İlk başta bunlar gelir.
Sonra bundan elde edilecek sosyal prestij ve şöhret vardır. Size anlamlı gelmeyebilir ama bu çocukların yetiştiği dünya için "adam bıçaklamış", "kaç leşi var", "gözünü kırpmadan adam doğrar" sözleri ne büyük ödüllerdir. Korkulan insan olmak, kendisinden çekinilen, zoraki de olsa saygı duyulan biri olmanın hazzı, başka neyde olabilir?
Bir okul okumamış, bir meslek edinememiş, hayatında hiçbir şey üretememiş bir insan için gerçek bir prestij, iyi bıçak çeken, bir sapladım mı ikincisine gerek duymayan, bileği kuvvetli biri olmaktır. Hiçbir ahlak kuralı tanımadan isteğini yapabilmenin hazzına verilecek hiçbir ceza karşı duramaz. İsterseniz idam cezası getirin.
2- Ülkücü mafyayı salmak için bozduğunuz infaz rejiminden bu çocuklar habersiz mi sanıyorsunuz?
Bu ülkede hangi suçu işlerseniz ne kadar yatarı olduğunu, suça sürüklenen çocuklar sizden bile iyi biliyordur. Ceza indirim oranını ister azaltın, ister kaldırın. Erişkin insanların cezası infaz edilmiyor, kaldı ki çocuklarınki tam olsun.
İnsanlar bu etkisiz rejimin farkında değil mi?
Bugün seçim kazanmış bir CHP'li belediye başkanı olmak, en büyük uyuşturucu kaçakçısından, birkaç insan öldürmüş bir katilden daha büyük bir tehdit altında değil mi?
3- Bu kaotik ortamı siz yarattınız.
Hiçbir şey belirli değil.
Düzensiz göçlerle memleketin tam nüfusu bile belli değil. Sahte diplomalar ile kariyer sahibi olanlardan, mülakatlarla torpille işe girenler. Köylüsü, çiftçisi kalmamış. Yeni doğan bebeleri para için katledilmiş. Kişiye göre işleyen bir hukuksuzluk hali. Yargıda rüşvet ayyuka çıkmış.
Böylesine kaotik bir ortamda insanların güvenebilecekleri en önemli şey, bilek gücüyle elde edebilecekleridir. Burada elbette fabrika işçiliği değil, zor yoluyla elde edecekleri mafyatik kazanımları kastediyorum.
Emeğinin karşılığını alamayacağı, başarısının ödüllendirilmeyeceği bir sistem, pek çok insana ahlaklı davranmayı tercih ettirmez. Belirsizlik hali suçun ana kaynağıdır.
4- "Suça sürüklenen çocuk" diyerek işin içinden sıyrılmak ne kadar da kolay.
Bu çocukları suça kim sürükledi?
Düzgün bir çocukluk süreci geçirdiler, doğru beslendiler, iyi eğitim aldılar da yine suç bunları mı buldu, yoksa hükümet çocuklar üzerinde üzerine düşen vazifelerden kaçındı mı?
Belediyenin süt dağıtmasını bile engellemek istenmedi mi? Okullarda bir öğün yemek verilmesi teklifi defalarca hükümet tarafından reddedilmedi mi?
Çocuklar imam-hatibe gitmeye zorlanıp, dindar ve kindar olarak yetiştirileceği taahhüt edilmedi mi? Peki, o yapmak istediğiniz kindarlığın ürünlerini biçiyor olabilir misiniz?
Her iki yılda bir eğitim bakanı, eğitim politikası değiştirip çocukları eğitimden uzak tutmanızın bir etkisi olabilir mi bu işte?
5- Cezaevinin bu tür genç insanlar için bir okul gibi işlediğini, basit suçlardan bile girenlerin ne kadar azılı gangsterlere dönüştüğünü bilmiyor olamazsınız.
Uğraşmanız gereken çocukların ceza indirim oranından çok ceza infaz rejimleri olmalı. Bu çocuklar cezaevine konulup, 20-30 kişilik koğuşlarda birbirlerinden suç mu öğrenmeli, yoksa bir mesleğe yönlendirilerek, kendilerine ve topluma yararlı insanlara mı dönüştürülmeli?
Sonuç olarak, öncelikle toplumda adalet hissini geri getirmeden yapacağınız hiçbir şeyin etkili olmayacağını bilmeniz gerekir.
Suça sürüklenen çocuklara suça sürüklenmeden müdahale etmek, onlara dokunmak ve onlara gelecekleri olan bir dünya vaat etmek gerekir.
Velhâsıl, bozuk düzende doğru çark olmaz. Tüm bu olan biten, bozuk çarkınızın bir parçası, bir sonucu. Sistemi tümden düzeltmeden burada yapacağınız yamanın kimseye faydası olmayacak.