Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun beşinci toplantısında, gözaltında kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri ve barış taleplerini dile getiren Barış Anneleri dinlendi.
Cumartesi Anneleri adına konuşan İkbal Yarıcı, abisi ve tüm kayıplar için adalet istediklerini dile getirdi. Mesude Ocak, ağabeyi Hasan Ocak’ın kaybediliş sürecini anlatarak, Cumartesi Anneleri'ne yıllardır yasaklı olan Galatasaray Meydanı'nın açılmasını ve bir “Hakikat Komisyonu” kurulmasını talep etti.
Bir diğer Cumartesi Annesi Besna Tosun, babasının evlerinin önünden “Beyaz Toros” olarak bilinen bir araçla kaçırıldığını ve “30 yıldır halen bu aracın peşinden koştuklarını” söyledi. Konuşmasında, hakikatin ortaya çıkarılması ve adaletin sağlanmasını amaçladıklarını belirterek, şu talepleri sıraladı:
* Galatasaray Meydanı'ndaki keyfi yasağın son bulması.
* Gözaltında kayıpları araştırmak üzere bir “Hakikat Komisyonu” kurulması.
* Gözaltında kaybetme fiilinin “insanlığa karşı işlenen suç” olarak düzenlenmesi ve zaman aşımı kapsamından çıkarılması.
* Türkiye'nin, zorla kaybetmeleri önlemeye yönelik Birleşmiş Milletler(BM) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi(UCM) anlaşmalarını imzalaması ve onaylaması.
BARIŞ ANNELERİ’NDEN ÖCALAN ÇAĞRISI
Ardından söz alan Barış Anneleri, çözüm sürecinin başlatılması yönündeki taleplerini dile getirdi. Türkiye Bozkurt, Kürt halkının Abdullah Öcalan'a güvendiğini öne sürerek, “çözümün gerçek muhatabının Öcalan olduğunu” savundu. Bozkurt, Kürt tarafının silahları bıraktığını ve partileri feshettiğini ancak bir karşılık verilmediğini savundu ve cezaevlerindeki siyasi tutsakların serbest bırakılmasını istedi.
Rebia Kıran ve Nezahat Teke de Öcalan'ın barış çağrısını desteklediklerini belirtti.
Nezahat Teke, hala savaş uçaklarının sesiyle uyandıklarını, çözüm için bu seslerin kesilmesi gerektiğini söyledi. Barış Anneleri, komisyonun Abdullah Öcalan ile de görüşmesi ve çözüm sürecini birlikte yürütmesi gerektiğini vurguladı.
Rebia Kıran, Öcalan’ın özgürleşmesi ve TBMM’ye gelerek derdini anlatabilmesini talep etti.
ÖCALAN’A TEPKİ SÜRECE DESTEK
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Gazi Mustafa Işık ise komisyonun dünkü toplantısına konuşmacı olarak katılmıştı.
Mustafa Işık, şehit aileleri ve gazilerin temsilcisi olarak konuştuğunu belirterek, sürece dair endişelerini ve “kırmızı çizgilerini” dile getirmişti.
Işık, barış sürecinin siyasi liderlerin açıklamalarıyla hız kazandığını, bu durumun şehit aileleri ve gaziler arasında ciddi bir tepkiye neden olduğunu söyledi. Şehit ailelerinin sürece destek veren siyasi partilerin önüne tabut bırakmak, gazilerin ise madalya ve protezlerini iade etmek istediğini anlatan Işık, bu kişileri sakinleştirmek için büyük çaba gösterdiklerini belirtmişti.
Adalet ve Kalkınma Partili(AKP) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Samsun’da söylediği “Şehit aileleri ve gazilerimiz içini ferah tutsunlar, onları üzecek hiçbir şey yapmadık, yapmayacağız” sözlerinin kendileri için bir teminat olduğunu ifade eden Işık, bu sağduyu çağrısı nedeniyle en ağır eleştirileri kendisine yöneltildiğini aktarmıştı.
Mustafa Işık, komisyon ve devlet yetkilileriyle bir araya gelerek şehit ailelerinin ve gazilerin "kırmızı çizgilerini" ilettiklerini belirterek şu maddeleri sıralamıştı:
* Af Kabul Edilemez: Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını ve teröre bulaşan kişilere kısmi ya da genel affın gündeme gelmesini asla kabul etmiyorlar.
* Vatanın Bütünlüğü Tehdit Edilmemeli: "Eşit yurttaşlık" ve "ana dilde eğitim" gibi talepleri, Türkiye'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik bir tehdit olarak görüyorlar.
* Kan Üzerinden Pazarlık Olmasın: Şehit yakınları ve gazilerin özlük haklarıyla ilgili yapılacak düzenlemelerin, "şehidin kanı üzerinden bir pazarlık" gibi algılanmasına izin verilmemeli.
* Provokasyonlara İzin Verilmesin: Öcalan'ın fotoğraflarının sokaklarda dolaşmasına veya terörü çağrıştıran gösterilere müsaade edilmemesi gerektiğini vurguladılar.
* Terörle Mücadele Yasası Değişmesin: Terörle mücadele yasasında herhangi bir değişiklik yapılmaması talep edildi.
Işık, konuşmasında, gözlerini ve bir ayağını kaybeden Gazi Ali'nin hikayesini anlattı.
Ali'nin, şehit olan bir Mehmetçik'in gözüyle görmeye başladığını belirten Mustafa Işık, “Ali'ye 'Nasıl bakıyorsun bu sürece?' diye sordum” demişti. Işık, Ali'nin cevabını ise şöyle aktarmıştı:
“Başkanım, ben iki gözümü verdim, bir ayağımı verdim. Canımı isteseler yine veririm vatana. Ama yıllardır gözüyle gördüğüm şehidimize öbür dünyada ne cevap vereceğim? 'Bir söz söylemeye korktun mu?' demez mi?”
Mustafa Işık, bu hikayeyle komisyon üyelerine seslenerek, “Eğer sürecin sonunda teröristler cezasız kalırsa, bu ülke için canını vermeye hazır insanlar, 'Ben neden fedakârlık yapayım?' demez mi?” diye sormuştu.
Işık, komisyonun tüm toplantılarında ve özellikle karar alma sürecinde şehit aileleri ve gazilerin temsilcisi olarak yer almak istediklerini dile getirmişti. Mustafa Işık ayrıca, hukuk sisteminde “şehit” ve “gazi” tanımının olmamasını “acı bir gerçek” olarak nitelendirdi ve özlük haklarıyla ilgili çalışmaların hızla yasalaşması çağrısında bulundu.
Mustafa Işık konuşmasını, “Bize verilen sözler ışığında terörden tamamen arındırılmış, terörsüz Türkiye’yi destekliyoruz ve sürecin en yakın takipçisiyiz” diyerek sonlandırmıştı.
TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda bugün yapılan toplantıda Şehit Ailelerimizin ve Gazilerimizin hassasiyetleri ve kırmızı çizgileri, neler yaşadığı, neler hissettiklerini ve taleplerini dile getirdik.
— Türkiye Şehit Gazi Genel Merkezi (@sehit_gazi_1915) August 19, 2025
https://t.co/13afcNpdLA