“Yeni çağ dinleri”, “Kıyamet tarikatları”, “Milenyum hareketleri” ve sair adlarla da anılan “Yeni dini hareketler” (YDH) şemsiye kavramsallaştırılmasıyla 1950’lerden sonra yaygın olarak görülmeye başlasa da Mormonlar, Amishler ve Yehova Şahitleri gibi öncüleri vardı. Bu hareketlerin dikkat çekici özelliği Protestanlık, Şintoizm ve Budizm içinden çıkmalarıdır. Hristiyanlık içinden Protestanlık olması da enteresandır, Durkheim’in “İntihar” kitabındaki yaptığı analiz gibi bir durum söz konusudur sanki. Durkheim’e göre intihar oranının Protestanlarda yüksek olmasının sebebi Katoliklerin adam adama markajının tam tersi bir yapılanmanın olmasındandır. Cemaat aidiyeti Katoliklerde daha yüksektir yani. Papalık gibi bir üst otoritenin olmaması bu hareketlerin neşvünema bulmasına yol açıyor gibi.
YDH modernizmin un ufak ettiği insanları cemaatleşerek kapsamasıyla dikkat çeker. Aidiyeti giderek azalan insanlar tehlikeli yönleri de olsa bir şekilde bu tür hareketlere katılmak zorunda kalıyor. Bu klasik dini hareketlerin yani kurumsal dinlerin etkisinin azalmasıyla paralel gidiyor. Kurumsal dinler bütün dünyada çözülürken deizm yükseliyor, insanlar kiliselere -bu bizim için de geçerlidir tabiatıyla- düğün, cenaze gibi şeyler için gidiyor. Kurumsal dinlerin sayesinde “pratik laiklik” yükseliyor.
YDH bir taraftan da tehlikeli yönleriyle dikkat çekiyor. Çok örnek var ama birkaç tanesini hatırlatarak geçeyim. Jim Jones “Peoples Temple” tarikatı hakkında 1978’de şikayetlerin artması sonucu kongre üyesi Ryan burayı denetlemeye gelir, giderken kendilerine tarikat üyeleri tarafından silahlı saldırı olur. Kongre üyesi dahil birçok kişi burada öldürüldükten sonra tarikat siyanürle intihar eder. Çocuklar dahil dokuz yüzün üstünde ölü vardır. Aum Shrinkyo’nun 1995’te Tokyo metrosuna sarin gazı saldırısı 12 kişinin ölümüne yol açtı, daha yakın zamanda Zizian tarikatının cinayetlerini duyduk, hasılı bu tür olaylar sürekli tekrarlanıyor yani. Şiddetin yanında tarikat liderinin cinsel sömürüsü de söz konusu bu hareketlerde. YDH’nin temel karakteristiği, çoğunlukla tarikat liderinin kendisi olacak olan Mesih beklentisi, kehanet, eskatoloji, cinsel sömürü, şiddet, aşırı silahlanma ve sair eksenlerinde görülüyor.
RUBY RİDGE’DEN WACO’YA
Branch Davidian Seventh Day Adventistlerin (SDA) bir koluydu. Victor Houteff Kitabı-ı Mukaddes’in Daniel ve Vahiy bölümünü eskatoloji temasıyla yorumlamaktadır, oluşan huzursuzluk sonrası SDA’dan atılır, birkaç aileyle birlikte “Shepherd’s Rod” hareketini kurar. Shepherd yani çoban “ruhların çobanı” anlamında Hz. İsa’ya gönderme yapıyordu. 1935’de o ve arkadaşları Teksas “Mount Carmel” adını verdikleri yerde faaliyetlerine başlarlar. Karmel dağı Eski Ahit'in I. Krallar kitabında, Eliyah peygamberin Fenike tanrısı Baal'in takipçilerini öldürdüğü yerdir. Houteff ve takipçilerinin Eliyah’ı seçmeleri boşuna değil yani.
1942’de kendilerine “Davidian Seventh-day Adventists” adını verirler. Houteff 1955’te öldükten sonra eşi Florence ikinci gelişin 1959’da olacağını söyleyen bir vizyon görür. YDH’de zaten gelecekte bir şeylerin olacağına yönelik kehanetler sık görülüyordu (1). Vizyon gerçekleşmeyince hayal kırıklığı görünümlü liderlik mücadelesi sonucu gruptan ayrılmalar olur. Yeni hareket “Get off the dead Rod and move on to a living Branch” (Ölü asadan inin, yaşayan bir dala geçin) sloganıyla Branch Davidians adıyla kurulur. Hikâye de bundan sonra başlar.
Branch Davidians hareketini kuran Benjamin Roden 1978’de vefat edince yerini eşi Lois aldı. 1983’de Vernon Howell adlı biri tarikata katılır. Tarikatta liderlik itiş kakışında oğul George kendisinin Mesih olduğunu ilan ederek annesiyle kavgaya tutuşur. Gelecekte David Koresh olacak Howell, Lois’den yana olur. Aralarındaki bayağı bir yaş farkına rağmen Howell ve Lois arasında bir ilişki olduğu söylenir. Lois Roden 1986’da vefat edince oğul George, Vernon’u silah zoruyla topluluktan atar. Sonrasında bir sürü entrika, silahlı çatışmaların ardından George tutuklanır, tarikat Vernon’a kalır.
VERNON HOWELL’DEN DAVİD KORESH’E
Artık tabir-i amiyane tek tabanca kalan Vernon ilk iş olarak adını değiştirir, David Koresh doğmuştur artık. Koresh adı da enteresandı hani, İbranileri 40 yıllık esaretten kurtaran bizde Keyhüsrev denilen Pers kralı Cyrus’un adını almıştı. Tıpkı papalar, insiyeler gibi ezoterik doğumda yeni bir doğum yeni bir ad. Bu da aslında kendine nasıl bir misyon yüklediğini gösteriyordu. Tarikat tamamen ona kalınca kendisine “kutsal tohumunu mümkün olduğunca çok yaymak” için cinsel serbestlik getirdi. Küçük yaşta çocuklarla evlendi, üyelerin bazılarının eşleri ve kendi baldızı dahil olmak üzere birçok kadınla birlikte oldu (2).
27 Şubat’ta Waco Tribune-Herald, Mark England ve Darlene McCormick 7 gün süren "Sinful Messiah” araştırmalarını yayınladılar (3). Dizinin başlığından yani günahkardan anlaşılacağı gibi tarikat aleyhine olan bu yazı dizisi olayı takip eden diğer medya için önemli bir kaynak oldu. Biri eşi elinden alınan Mark Breault (4) olmak üzere üç kişi de bu yazarların kaynakları arasındaydı.
Bir noktadan sonra olaylar federal devletin sınırları içine girmeye başlayınca zaten soruşturma yürüten “Alkol, Tütün ve Ateşli Silahlar Bürosu” (ATF) 28 Şubat 1993’te harekete geçti. Başlayan ilk çatışmada dördü memur on ölü, Koresh de dahil olmak üzere birçok yaralı vardı. 29 Şubat’ta yapılan ATF’nin ilk basın toplantısında soruşturmanın dokuz ay önce başladığı tarikatın içinde bir ajanları-sonradan Robert Rodriques olduğu ortaya çıkar- olduğu harekata başlamadan önce buradan çıktığı belirtildi. Yine ajanın verdiği bilgiye göre harekattan önce Koresh’e bir telefon geldiği ondan sonrasında dua etmeye başladığı belirtildi. Ancak Netflix belgeselinde bunun tesadüfen öğrenildiği anlaşılıyor. Tarikattan olan çatışmada ölen postacı David Jones’in kızının aktardığına göre yerleşkeyi bulamayan gazeteciler o sırada postacılık yapan babasına yeri sorduklarını ardından “oraya bugün baskın yapacaklar” denildiğini söylüyor. FBI sorumlusu Jeff Jamar ilk görüşmede 20 çocuk, 47 kadın ve 43 erkeğin içeride olduğunun kendilerine iletildiğini söyledi (5).
UNUTULMAZ 51
Ardından basın toplantısında da söylendiği gibi olaya ATF’nin çağrısıyla FBI da girince inanılmaz sahneler yaşandı. Sonraki pazarlıklarda her gün iki çocuk serbest bıraktı, zamanla herkes bu şekilde çıkacak derken Koresh “Tanrı’dan bir mesaj bekliyorum ondan sonra cevabımı vereceğim” dedi ve bekleme başladı. Arada bir televizyonda yayınla şartıyla 58 dakikalık bir video iletti. (6). FBI kurum içi ve Sabbatian akademisyenlerin beyanlarını görmezden geldi. Koresh son saldırı gününe kadar Yuhanna’nın “The message of the seven seals” üzerine çalışıyordu. Bu kıyamet teması diğer YDH gibi tarikatın ilk halinden beri vardı.
19 Nisan'da FBI Branch Davidian kompleksine askeri tanklar ve CS gazıyla saldırdı ve bu saldırı büyük bir yangınla sonuçlandı. O gün bugün hala yangını kimin çıkarttığı tartışma konusu. 28’i çocuk 82 Davidian bu saldırıda öldü. 1993'teki elli bir günde gerçekleşen olaylar, Amerikan kültürünü bugün bile etkilemeye devam eden yankılar bıraktı. Hükümetin Mount Carmel baskınına yönelik tutumuna duyulan öfke, Amerikan vigilantis hareketinin daha da büyümesine yol açtı. Waco sonrası Amerika anayasasında belirlenen “Din özgürlüğü” ve “Silah sahipliği” konusu tartışmalara açıldı. Ne kadar silah alınabilir ve dini grupların serbestliği ekseninde tartışmalar devam etti.
ANAYASANIN MEŞRULAŞTIRDIĞI VİGİLANTİS HAREKET
Bağımsızlık sonrası hazırlanan ilk anayasa diğer devletlerinkinden farklı değildi. Ancak 1791’de kabul edilen Haklar Bildirgesi’ndeki merkezi hükümetin gücünü sınırlayan on madde anayasaya eklenince bugüne kadar devam eden merkez-çevre çatışması başladı. Demokratlar merkezi devletin daha çok söz sahibi olmasından yanayken cumhuriyetçiler nispeten bağımsız devletlerin yetkilerinin genişlemesini savunmaktaydılar. Yani filmlerde ve dizilerde gördüğümüz gibi özellikle güney eyaletlerinde yaptıkları kanunsuzlukları yerelde bir şekilde halleden beyaz üstünlükçüler federal kurumların müdahalesiyle aleyhlerine dönen durumları kabul edemiyorlardı. Başta FBI gelmek üzere ATF, USMS, Ulusal Muhafızlar kurdukları harami düzene taş koyuyorlardı yani.
Tadil edilen maddelerden ilk ikisi Waco olayı açısından önemliydi.
Madde I. Kongre, bir dini tesis eden veya serbestçe bir dinin ibadetini meneden veya söz yahut basın hürriyetini veya halkın sükûnetle toplanıp hükümete şikâyetlerini bildiren arzuhaller göndermek hakkını takyit eyleyen hiçbir kanun yapamaz.
Madde: II Silâh taşımak hakkı Hür bir devletin emniyeti için iyi teşkilatlanmış bir milise ihtiyaç bulunduğundan, halkın silâh edinmek ve taşımak hakkına tecavüz olunamaz (7).
Amerikan tarihi boyunca bu madde sorgulanmamıştır ancak tartışma bireylerin sahip olacağı silah türü ve sayısı üzerinde anlaşma yoktur. Mesela çeşitli sınıftan toplanan yüzlerce silah özgürlük kapsamında mı yoksa bir muharebeye hazırlık olarak mı değerlendirilmelidir? Temel soru budur.
İşte özellikle bu ikinci madde beyaz üstünlükçülerin kutsal kitabı gibi olan “Turner Diaries” in de temalarındandır. Federal güçlerle yani sistemle mücadele esastır. Kitabın yazıldığı dönemde “Kabal” “Yeni dünya düzeni” “küresel derin devlet” temalarına daha çok vardır, o yüzden sistem diye yuvarlarlar. Koresh’in ilk görüşmede arabulucuya söylediği “Siz ATF insanlara hep büyüklük taslıyorsunuz” cümlesi işte bu özellikle güney nabzını anlamak için anahtar bir kelimeydi.
Zaten daha bir ay önce Demokratlar ve Clinton başkanlığı almış kayıp büyük, sinir tepededir. Tarikat federal devlete karşı yaptığı mücadele nedeniyle efsane haline geldi. O gün yerleşkenin dışında arabasının arkasında hükümet karşıtı Nazi ve orak-çekiç simgeli “Fear the government, that fears your gun” çıkartmaları satan biri vardı. Turner Diaries ve Ruby Ridge’de ve daha birçok şeyde gördüğümüz gibi güneyde silah meşru müdafaa ve vigilantist gelenek için vaz geçilmezdi. Ruby Ridge’nin ardından Waco (8) olunca öfke iyice bilendi. Waco’nun ikinci yıldönümünde Oklahoma cehennemi adım adım geliyordu. Çıkartma satan adam bir felakete hazırlanıyordu.
DİPNOTLAR
1) Eco’nun “Gülün adı” romanı ve filmi-dizisinde de gördüğümüz gibi manastırın kütüphane sorumlusu bildiğimiz Borges’e gönderme yapan Jorge de Burgos da sinoptik olmayan Yuhanna’nın vahiy kitabına kafayı takmıştı. Eco’nun kurgusuna göre Aristo’nun Poetikasının gülme üzerine olan kayıp ikinci kitabı buradaydı. Pagan kafir de olsa Farabi ve İbni Sina elinden geçen Aristo semavi dinlere uygun hale gelmiş, İslam dünyasından çeviriler yoluyla skolastik düşünceye eklenmişti. Yuhanna’nın vahyinde yedi mühür Agnus Dei yani Hz. İsa tarafından tek tek kırılır, her bir mühürde vizyonlar vardır.
2) Düşüncesini Yeşeya kitabına dayandırıyordu. Eski Ahit çok eşliliği savunan birçok örnekle doluydu. SDA’nın birçok geleneksel yasağını hafifletti. Uyuşturucu hala yasak olsa da içki ve sigara yasağı kalktı. Jack Rosewood, Dwayne Walker “The Waco Siege: An American Tragedy”, 2015
3) https://wacotrib.com/site/the_branch_davidian_story.html
https://wacohistory.org/files/show/1974 Jack Rosewood, Dwayne Walker “The Waco Siege: An American Tragedy”, kitabında belirttikleri gibi yazarlar sadece tarikatın kızgın üyelerine dayanarak haber yapılmasını, İncil’de çok eşliliğin dayanağı olduğunu söylememeleri, otomatik-yarı otomatik tüfekler arasındaki farkı ve Waco’daki bütün silahların ruhsatlı olduğunu belirtmemeleri yüzünden eleştiri alsalar da yaptıkları haberle 1994 Pulitzer ödüllerinde finale kalmışlardı. https://www.pulitzer.org/finalists/mark-england-and-darlene-mccormick
4) https://www.youtube.com/watch?v=RYVBNSrHsiE
5) Breault Waco daha yeni yıkılmışken konu hakkında “Inside the Cult: A Member's Chilling, Exclusive Account of Madness and Depravity in David Koresh's Compound” ve “Preacher of Death: The Shocking Inside Story of David Koresh and the Waco Siege” adlı kitapları yazdı.
6) Bunu MK Ultra ve Ewen Cameron ve KUBARK çalışmalarından beri biliyoruz. ABD’nin Panama’yı işgalinde Vatikan elçiliğine sığınan Noriega’nın teslim olmasında elçilik dışında devasa kolonlarla gece-gündüz çalınan müziklerin de etkisi vardı kuşkusuz. Bu konu “Noriega: God's Favorite” (2000) filminde işlenmiştir. KUBARK el kitabında bize çok tanıdık gelen tembihler de vardır:
“Tutuklama şekli ve zamanlaması sorgulayıcının amaçlarına uygun olarak önemli ölçüde katkıda bulunabilir. 'Amacımız, tutuklama biçiminin mümkünse sürpriz yaratması ve yakalamak için zihinsel rahatsızlığın azami miktarda şüpheliyi dengesizleştirmek ve onu inisiyatiften mahrum bırakmaktır. Bu nedenle onu en az beklediği anda zihinsel ve fiziksel direnci en düşük seviyede olduğunda tutuklamalıyız. Bir kişiyi tutuklamak için ideal zaman sabahın erken saatleridir sabahın çünkü o zaman sürpriz gerçekleşmiş olur. Kişinin fizyolojik ve psikolojik direnci en düşük seviyededir. Bir kişi tutuklanamazsa erken saatler, ondan sonraki en iyi zaman ise akşamdır”. https://documents.theblackvault.com/documents/terrorism/kubarkinterrogationmanual.pdf
7) Muvaffak Akbay, Amerika Birleşik Devletleri anayasa metinleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,1950, Cilt 7, Sayı 1-2, ss. 446-493.
8) Waco ile ilgili belgesellerin çokluğu Amerikan toplumunu nasıl etkilediğinin işaretidir de aynı zamanda. Bir FBI ajanı olan Gary Noesner’in gözünden 2018 yapımı “Waco “ve yine bunun sonrasını konu alan “The Aftermath” (2023), “In the Line of Duty: Ambush in Waco” (1993) filmi ve Waco: American Apocalypse (2023) Netflix belgeseli izlenebilir.