HABER ANALİZ: ABC POLİTİK
Türkiye’de dijital medyanın giderek daha fazla kişi tarafından bilgi edinme ve ifade alanı olarak kullanılması, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) denetim yetkisinin sınırlarını da genişletti. 2018 yılında 6112 sayılı Kanun’a eklenen 29/A maddesiyle, internet ortamında yayın yapan medya hizmet sağlayıcılara lisans alma zorunluluğu getirildi. Uygulama, özellikle YouTube gibi dijital platformlarda içerik üreten bağımsız gazeteciler ve yayıncılar için köklü bir dönüm noktası oldu.
Hatta özellikle Flu TV’nin sahibi İlker Canikligil’in ve Fatih Altaylı’nın tutuklanması sonrasında yapılan ihtarlar ayrı bir tartışma konusu oldu.
Altaylı, cezaevinden gönderdiği mektupta konuya ilişkin şunları söylemişti:
“Tutuklanmamı fırsat bilen RTÜK Başkanı, bizden yine hukuksuz biçimde lisans istemeye başlamış. Türkiye'de bir milyon YouTube yayıncısı varken bu lisansın sadece benden talep ediliyor olması, AKP döneminin adalet anlayışının simgesi gibi”
KİMLER LİSANS ALMAK ZORUNDA?
Yasa, "medya hizmet sağlayıcıları" olarak tanımlanan ve editoryal sorumluluk taşıyan kurumsal yapıdaki yayıncıları hedef alıyor. Ancak "düzenli ve profesyonel yayın" yapanların lisans alması gerektiği yönündeki açıklamalar, bireysel yayıncıları da fiilen kapsayabilecek geniş bir yorum alanı doğurdu. Özellikle siyasi içerik üreten YouTube kanallarına yönelen lisans ihtarları, RTÜK’ün bu yetkiyi seçici şekilde kullandığı iddialarını güçlendirdi.
Cumhuriyet TV, Fatih Altaylı ve Flu TV gibi muhalif çizgide yayın yapan YouTube kanallarına gönderilen lisans başvurusu uyarıları, kişisel ve kurumsal kanallar açısından hukuki belirsizliğe işaret ediyor.
GEREKLİ ŞARTLAR
RTÜK’ten lisans alabilmek için yayıncıların:
Anonim şirket kurması (sadece yayıncılık amacıyla faaliyet gösterecek şekilde),
En az 50.000 TL ödenmiş sermayeye sahip olması,
Logo, çağrı işareti, marka tescili, sorumlu müdür ve izleyici temsilcisi bilgilerini sunması,
İmza sirküleri, adli sicil beyanları ve teknik altyapıya dair belgelerle birlikte RTÜK’e yazılı başvuruda bulunması gerekiyor.
Yalnızca bu adımlar bile bireysel yayıncılar için ciddi bir mali ve bürokratik yük anlamına geliyor.
MAALİYETİ NE KADAR?
2025 yılı itibarıyla lisans ücretleri şu şekilde:
İnternet-TV veya İsteğe Bağlı Yayın Hizmeti (İBYH) lisansı: yaklaşık 1 milyon TL (10 yıllık),
Radyo lisansı: yaklaşık 100 bin TL,
Ayrıca yayıncıların yıllık gelirlerinin %1,5’ini RTÜK’e “gelir payı” olarak ödemesi gerekiyor.
Bu mali yük, bağımsız yayıncılar için erişilmesi güç bir engel olarak değerlendiriliyor.
LİSANS SONRASI YAYINCIYI BEKLEYENLER
RTÜK’ten lisans alındığında, yayıncı artık tıpkı geleneksel bir TV kanalı gibi:
İçerik denetimine tabi hale geliyor. 6112 sayılı Kanun’daki "genel ahlak", "milli-manevi değerler", "devletin bütünlüğü" gibi soyut kriterlere aykırı yayınlar, idari yaptırımla karşılaşabiliyor.
Reklam süreleri ve içerikleri RTÜK kurallarına göre denetleniyor. Örneğin, bir saatlik yayında 12 dakikadan fazla reklam yapılamıyor; alkol, tütün ve reçeteli ilaç tanıtımı yasak.
Koruyucu sembol kullanımı (yaş sınırlamaları), yayın kaydı arşivleme (1 yıl boyunca) ve RTÜK’e erişim sağlama gibi teknik ve idari yükümlülükler başlıyor.
Platformlar, kullanıcı bilgileri, abonelik sayıları ve program akışları gibi verileri RTÜK ile paylaşmak zorunda kalıyor.
Bu kapsamda bir YouTube kanalının haber, yorum ya da sosyal eleştiri içeren içerikleri, RTÜK tarafından “toplumda kin ve düşmanlık yaratma” veya “genel ahlaka aykırılık” gerekçesiyle kolaylıkla hedef alınabiliyor. Bu durum, otosansür riskini artırıyor.
TARTIŞMALAR VE TEPKİLER
Cumhuriyet TV ve Fatih Altaylı örneklerinde olduğu gibi, lisans ihtarlarının özellikle siyasi içerik üreten yayıncılara gönderilmesi, RTÜK’ün "siyasi saiklerle hareket ettiği" eleştirilerine neden oldu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ve uluslararası medya kuruluşları bu uygulamayı ifade özgürlüğüne aykırı buluyor.
MLSA’nın açtığı Danıştay davası reddedilmiş olsa da, temyiz süreci devam ediyor. Karşıt görüşte olan RTÜK ise, düzenlemenin "medya standartlarını eşitlemeyi" ve "kamu yararını gözetmeyi" amaçladığını savunuyor.
RTÜK’ün lisans rejimi, Türkiye’de dijital yayıncılığın yönünü belirleyecek kadar kritik bir konu haline geldi. Milyonlarca kişiye ulaşan YouTube kanalları, ya yüksek maliyet ve ağır denetimi kabul ederek lisans alacak ya da lisanssız yayın nedeniyle erişim engeli ve para cezası riskiyle karşı karşıya kalacak. Tartışmalar sürerken, mesele yalnızca bir idari düzenleme değil, doğrudan demokratik alanların daraltılması ve dijital medya özgürlüğünün geleceğiyle ilgili bir sınav niteliği taşıyor.