iPhone 16 Pro’nun ABD’deki satış fiyatı 300 dolar artış gösteriyor. Bu artışın temel nedeni, cihazın üretiminde kullanılan parçaların farklı ülkelerden tedarik edilmesi. İşlemci Tayvan’dan, ekran Güney Kore’den, batarya Çin’den geliyor. 5G hücresel modem yine Güney Kore’den sağlanıyor. Bellek ABD’de, depolama ve kamera Japonya’da, kasa Çin’de üretiliyor. Diğer birçok bileşen de dünyanın farklı bölgelerinde imal ediliyor. Apple, parçaları küresel ölçekte temin ettiği için fiyatlar üretim maliyetine bağlı olarak değişiyor.
TRUMP ÜRETİMİ ABD’YE ÇEKMEK İSTİYOR
Trump, seçim döneminde üretimi ABD’ye taşıma sözü veriyor. Bu söz, seçim propagandasının merkezinde yer alıyor. Trump, ABD dışındaki üretimi içeriye çekerek ülke ekonomisinin dışa bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda atılan her adım, ABD iç pazarında enflasyonu tetikliyor. Üretim maliyetleri yükseldiği için fiyatlar artıyor. Aynı zamanda tedarik zincirindeki dönüşüm, piyasada durgunluk yaratıyor. Bu durum ABD ekonomisini stakflasyona sürüklüyor.
EKONOMİK DÖNÜŞÜM FED’İ SIKIŞTIRIYOR
Trump, bu ekonomik tablo karşısında ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell’dan faiz indirimi talep ediyor. Faizlerin düşürülmesi, piyasadaki maliyet baskısını azaltmayı amaçlıyor. Ancak Powell’ın bu çağrıya karşılık olarak bir Merkez Bankası başkanının söyleyeceği en son cümleyi kurduğu ifade ediliyor. Faiz kararlarının siyasi baskıyla değil, ekonomik göstergelerle belirlenmesi gerektiği vurgulanıyor.
YÜRÜYEN ÇARKA ÇOMAK SOKULUYOR
ABD, üretimi dışarıdan içeriye çekerek büyük bir risk alıyor. Küresel çaptaki tedarik zinciri yıllar içinde oluşuyor. Bu zincirin tek taraflı olarak bozulması, ekonomide kırılmalara yol açıyor. "Dere geçerken at değiştirmek" deyimiyle özetlenen bu durum, piyasada belirsizlik yaratıyor. Devam eden bir çarka müdahale edildiğinde, sistemin işleyişi sekteye uğruyor. Bu da hem üretim hem tüketim tarafında ciddi maliyet artışlarına neden oluyor. iPhone 16 Pro’daki fiyat artışı, bu kırılgan yapının doğrudan sonucu olarak öne çıkıyor.