TELE1'de yayımlanan İnan Demirel'in sunduğu Asıl Mesele programına gazeteci Fehim Taştekin konuk oldu. Suriye'de Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında imzalanan 10 Mart entegrasyon anlaşmasının geleceğini değerlendiren Taştekin, sürecin ciddi gerilimlerle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Taştekin, Suriye'de varılan entegrasyon anlaşmasının arka planında yalnızca SDG ve Şam'ın değil, Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve İmralı sürecinin de etkili olduğunu vurguladı. Ankara'nın, Şam yönetimi ile zımni bir uzlaşı sağlayarak SDG'nin sisteme entegre edilmesini kabullendiğini öne sürdü.

TARAFALARIN BEKLENTİLERİ ÇATIŞIYOR

Suriye yönetimi ve Ankara açısından entegrasyonun, SDG'nin sisteme entegre edilerek eritilmesi ve devlet otoritesinin tüm Fırat'ın doğusuna yeniden tesis edilmesi anlamına geldiğini belirten Taştekin, Kürtlerin ise mevcut fiili durumu anayasal bir çerçeveye taşıyarak esnek bir özerklik hedeflediğini söyledi. Kürtlerin bu hedef doğrultusunda ortak bir tutum belgesi yayımladığını ve bu belgenin Şam tarafından federalizm çağrısı olarak reddedildiğini kaydetti.

Öte yandan, Kürtlerin bu adımı, müzakere süreçlerinde ellerini güçlendirmek için attıklarını dile getiren Taştekin, Şam'ın ise Kürt bölgelerinin federatif bir yapıya kavuşmasına kesinlikle karşı çıktığını ifade etti.

TÜRKİYE'NİN TAVRI VE İMRALI SÜRECİYLE BAĞLANTILAR

Fehim Taştekin, Türkiye'nin Suriye'deki askeri seçeneğinin tıkanması nedeniyle SDG ile entegrasyon planına zımnen destek verdiğini, aynı zamanda İmralı süreci üzerinden PKK'ya silah bırakması yönünde baskı uyguladığını belirtti.

Taştekin, PKK'nın kongreyi toplamamasının da doğrudan Suriye'deki gelişmelerle bağlantılı olduğunu, örgütün Öcalan'ın katılımı olmadan kapsamlı bir fesih kararı almak istemediğini vurguladı. Örgütün Türkiye'deki çatışmasızlık karşılığında Suriye'deki kazanımlarını kalıcı hale getirmeyi amaçladığını söyledi.

SURİYE'DEKİ YENİ DENKLEM VE ULUSLARARASI ETKİLER

Taştekin, Amerika Birleşik Devletleri'nin ve Fransa'nın sürece doğrudan müdahil olduğunu, Şam yönetimine sekiz maddelik bir talep listesi sunduklarını aktardı. Bu talepler arasında Kürtlerle ilgili doğrudan bir ifade bulunmadığını, asıl hedefin Suriye'nin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi, IŞİD ile mücadelede Batı koalisyonuna entegre olması ve yeni Ortadoğu düzeninde yer alması olduğunu belirtti.

Özellikle Hêşê'nin dış dünyadaki temaslarının arttığını, New York'ta Birleşmiş Milletler binasında bayraklarının çekildiğini ve meşruiyet arayışlarında önemli adımlar attıklarını ifade eden Taştekin, Şam'ın da uluslararası meşruiyet arayışı içinde Kürtlere karşı daha özgüvenli bir tavır geliştirdiğini kaydetti.

TISHRIN BARAJI KRİZİ: ENTEGRASYONUN LABORATUVARI

Suriye'deki Tishrin Barajı'nın kontrolü üzerinden yaşanan kriz, taraflar arasındaki gerilimi somut şekilde ortaya koydu. Taştekin, bu barajın kontrolünün ve güvenliğinin hangi güçte olacağı meselesinin entegrasyon sürecinin gidişatını belirleyecek önemli bir test alanı olduğunu vurguladı. Tarafların karşılıklı güven eksikliği ve farklı beklentiler nedeniyle entegrasyon sürecinin sancılı bir şekilde ilerlediğini söyledi.

KÜRTLER VE ŞAM YÖNETİMİ ARASINDAKİ DERİN ÇELİŞKİLER

Şam yönetiminin, Kürtlerin Haseke gibi bölgelerdeki demografik yapıyı Kürtleştirme çabalarına sert şekilde karşı çıktığını belirten Taştekin, bu tür girişimlerin çatışmayı tırmandırabileceğini söyledi. Kürtler açısından ise Suriye'deki kazanımların kalıcı hale getirilmesi hayati önem taşıyor.

Mazlum Abdi'nin "Kürtlerin birliği Suriye'nin birliğidir" mesajını hatırlatan Taştekin, Kürtlerin bölücülük suçlamalarını reddettiklerini ve mevcut kazanımları ademi merkeziyetçi bir yapı içerisinde korumaya çalıştıklarını vurguladı.

TÜRKİYE'NİN POLİTİK DİLİNDE YUMUŞAMA

Türkiye'nin, son dönemde SDG'yi doğrudan terör örgütü ilan eden sert üslubundan uzaklaştığını, Dışişleri ve Savunma Bakanlığı açıklamalarında daha yumuşak ifadeler kullanıldığını belirten Taştekin, bu değişimin Türkiye'nin Suriye'deki yeni denklemi kabul ettiğinin işareti olduğunu söyledi.

İBB 2. dalga operasyonda yeni gelişme! İBB 2. dalga operasyonda yeni gelişme!

Türkiye'nin, SDG ile Şam arasındaki anlaşmaya resmen olmasa da zımnen onay verdiğini kaydeden Taştekin, Hakan Fidan'ın "Anlaşma uygulanmalı" açıklamasının bu durumu doğruladığını aktardı.

ÇÖZÜM SÜRECİNDE SURİYE BELİRLEYİCİ ROL OYNUYOR

Taştekin, çözüm süreci tartışmalarında sadece İmralı üzerinden yürütülen teknik detaylara odaklanmanın yetersiz olduğunu, asıl belirleyici faktörün Suriye'deki gelişmeler olduğunu vurguladı.

PKK'nın silah bırakma kararı alıp almayacağının, Suriye'deki özerklik geriliminin nereye evrileceğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti. Ankara'nın Suriye'deki fiili durumu tamamen ortadan kaldıramayacağını kabullendiğini, bu nedenle sahadaki güç dengelerini kendi lehine çevirmek için yeni bir diplomasi yürüttüğünü kaydetti.

Kaynak: ABC POLİTİK HABER MERKEZİ