ABD ve Ukrayna, nadir minerallerin çıkarılmasına yönelik yeni bir anlaşma üzerinde mutabakata vardı. Daha önce Donald Trump ile Volodimir Zelenski arasında tartışma konusu olan bu anlaşma, Ukrayna'nın geniş maden rezervlerini ABD'ye açacak. Washington ve Kiev arasında imzalanacak metinde herhangi bir güvenlik garantisi ya da silah desteği yer almıyor.
YENİDEN YAPILANMA YATIRIM FONU KURULACAK
ABD ve Ukrayna, doğal kaynaklardan elde edilen gelirleri toplamak için "Yeniden Yapılanma Yatırım Fonu" oluşturacak. Ukrayna, işletme giderleri düşüldükten sonra elde edilen gelirin yüzde 50'sini bu fona aktaracak. Fonun toplam büyüklüğü 500 milyar dolara ulaşana kadar bu süreç devam edecek.
ZELENSKİ WASHINGTON'A GİDİYOR
Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin 28 Şubat'ta Washington'da büyük bir anlaşma imzalayacağını söyledi. Trump, "Şimdi yaptığımız şey, bakın, güvence altına alınmak istiyoruz demek. ABD'li vergi mükellefleri şimdi paralarını geri alacaklar" dedi.
UKRAYNA’YA "SAVAŞMA HAKKI" VERİLDİ
Trump, Ukrayna’nın bu anlaşma karşılığında ne alacağı sorulduğunda, ABD'nin bugüne kadar sağladığı 350 milyar doları işaret etti. "Çok sayıda askeri teçhizatı ve savaşma hakkı" verileceğini söyledi. ABD Başkanı, Kiev'e yapılan milyarlarca dolarlık yardımı "geri ödeme" olarak nitelendirdi.
UKRAYNA GÜVENLİK GARANTİLERİNDEN YOKSUN KALDI
Zelenski, Washington'ın Ukrayna'nın 500 milyar dolarlık doğal zenginliğini talep etmesi nedeniyle anlaşmayı imzalamayı reddetmişti. Kiev, ABD’nin sunduğu desteğin çok daha düşük olduğunu savundu. Ukrayna tarafı, anlaşmanın güvenlik garantileri içermediğini belirtti.
AVRUPA, BARIŞ GÜCÜ GÖNDERMEYİ TARTIŞIYOR
Trump, Moskova’nın Ukrayna’da bir barış gücü bulunmasını kabul edeceğini ileri sürdü. Ancak Kremlin, bu iddiayı doğrulayan bir açıklama yapmadı. Avrupa ülkelerinin Ukrayna'ya barış gücü göndermeye hazır olduğu bildirildi.
ABD'NİN PUTİN'E TAVİZ VERME ENDİŞESİ ARTIYOR
Batı basını, Trump'ın Moskova ile hızlı bir barış anlaşması yapma çabasının, ABD'nin Putin'e geniş tavizler vermesine yol açabileceğini iddia etti. Avrupa başkentlerinde bu durumun güvenlik risklerini artırabileceği dile getirildi.
