TELE1 ekranlarında konuşan gazeteci Fehim Taştekin, İmralı sürecine ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Tuncer Bakırhan’ın, Abdullah Öcalan’ın bir çağrı yapmaya hazırlandığını açıklaması gündeme oturdu.

Taştekin, AKP-MHP iktidarının bu süreci kontrollü bir şekilde yürüttüğünü, kapalı kapılar ardında ABD ile temaslarını sürdürdüğünü ifade etti. Öcalan’ın çağrısının özellikle Kandil’e ve Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) yönelik olabileceği iddiaları öne çıktı.

Öcalan’ın silah bırakma ya da SDG’nin Suriye Devleti'ne entegre olması yönünde bir çağrı yapıp yapmayacağı belirsizliğini koruyor. Ancak sürecin çok yönlü olduğu, Türkiye’nin askeri seçenekleri de masada tuttuğu vurgulandı.

SURİYE VE ABD: SDG’NİN GELECEĞİNE DAİR PAZARLIKLAR

Suriye’deki gelişmelerin ABD, Fransa ve İsrail gibi aktörler tarafından yönlendirildiğini belirten Taştekin, Türkiye’nin de bu sürece dahil olduğunu söyledi. Öcalan'ın mesajının içeriğine dair yorumlar sürerken, ABD ile Türkiye arasında SDG’nin geleceğine dair gizli temaslar yürütüldüğü öne sürülüyor.

Ankara, Irak ve Suriye’de IŞİD bahanesiyle yeni bir bölgesel koalisyon oluşturma ve SDG’yi işlevsiz hale getirme hedefini sürdürüyor. Ancak Şam yönetimi ile SDG arasındaki müzakerelerin de devam ettiği belirtiliyor.

Bu görüşmelerde, SDG’ye bağımsız bir özerklik yerine, Suriye içinde yerel yönetimler çerçevesinde bir statü verilmesi tartışılıyor. Türkiye, bu süreci kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor.

15 ŞUBAT TARİHİNE DİKKAT ÇEKİLİYOR

Taştekin’in değerlendirmelerine göre, Öcalan’ın çağrısının 15 Şubat’ta duyurulabileceği belirtiliyor. Öcalan’ın yakalanmasının yıl dönümü olması nedeniyle bu tarihin özellikle seçildiği ifade ediliyor.

Ancak, bu çağrının nasıl bir içeriğe sahip olacağı ve hangi tarafları etkileyeceği konusunda net bir bilgi bulunmuyor. Türkiye’de hükümetin bu süreci hem iç politikadaki baskıyı artırarak hem de Kürt meselesini pazarlık konusu haline getirerek yürüttüğü belirtiliyor.

HÜKÜMETİN STRATEJİSİ: BASKI VE PAZARLIK

Fehim Taştekin, hükümetin Kürt meselesini çözmek yerine baskıyı artırarak süreci yönetmeye çalıştığını söyledi. DEM Parti üzerindeki baskılar, CHP’ye yönelik operasyonlar ve muhalefetin susturulması, bu sürecin Erdoğan’ın seçim stratejisiyle bağlantılı olduğu yorumlarını güçlendiriyor.

Hükümetin, demokratikleşme söylemiyle baskıyı artırarak müzakere yürüttüğüne dikkat çeken Taştekin, AKP-MHP ittifakının İmralı sürecini seçim hesaplarıyla yönlendirdiğini belirtti. Sürecin sonucunun ise birçok aktörün hamlelerine bağlı olduğu ifade ediliyor.

Kaynak: ABC POLİTİK HABER MERKEZİ