Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi(DEM Parti) ile Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) arasında bazı bölgelerde uygulanan “Kent Uzlaşısı” nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul Silivri’deki Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, 2 Temmuz Sivas Katliamı'nın yıldönümünde, kendi çocukluk anılarıyla bugünü harmanlayan duygu yüklü bir mektup kaleme aldı. Mektup, 1993 Sivas Katliamı'nın kendisi üzerindeki derin etkisinden başlayarak, Türkiye'de yaşanan benzer acılara ve haksızlıklara değiniyor, Silivri Cezaevi'ndeki günlerine uzanıyor.

Resul Emrah Şahan, mektubuna 1993 yazında Ankara'da 11 yaşındayken oynarken arabasının camını çatlatmasıyla babasının Sivas'a gecikmeli gitmesi anısıyla başlıyor. Bu küçük olayın, babasını 2 Temmuz Sivas Katliamı'ndan koruduğunu ancak birçok evladın babasız kaldığını buruk bir dille anlatıyor. Katliamın ardından Ankara'daki evlerinin, günlerce, haftalarca misafir ağırlayan, acıyı paylaşma ve adeta "bal eyleme" yerine dönüştüğünü belirtiyor.

DAYANIŞMA VE ŞİFA BULMA RUHU

Çocukluğundan silinmeyen anılar arasında, isli yüzleriyle kapılarından içeri giren Arif Sağ ve Yıldız Sağ gibi sanatçıların yanı sıra, Muhlis Akarsu'nun kızlarının sarılıp sarmalandığı günlerin de olduğunu aktaran Şahan, o günlerde evlerinin bir taziye evinden çok, güçle, inançla, birbirine sarılma, ayağa kalkma, bir olma hali sergilediğini vurguluyor. O öfke dolu günlerde dahi, evlerinde biriken kalabalıklarda öfke yerine dayanışma ve şifa bulma ruhunun hakim olduğunu dile getiriyor.

MHP komisyonda tarih verdi: Yeni yasa şart
MHP komisyonda tarih verdi: Yeni yasa şart
İçeriği Görüntüle

Sivas Katliamı'nın kendisi için hayatının en önemli kırılma noktalarından biri olduğunu ifade eden Şahan, dönemin Cumhurbaşkanı'nın olayı "münferit" olarak tanımlaması, Devlet Güvenlik Mahkemesi(DGM) başsavcısının "örgüt yok, tahrik var" demesi ve davanın 2014'te "zaman aşımı" gerekçesiyle kapatılması gibi kararları eleştiriyor. Bu olayların siyasi hayatta istisnai kırılmalar değil, "kötülüğü kurumsallaştıran bir iktidar aklının sonucu" olduğunu öne sürüyor.

Mektubunda, arkadaşı İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ile birlikte Sivas anması sonrası ziyaret ettikleri Erzincan Başbağlar Köyü'nün acısını da paylaştığını anlatan Şahan, Başbağlar Köyü Derneği Başkanı Şerif Gül’ün misafirperverliği ve acılarının tazeliğini aktarıyor. Ankara'daki evlerindeki duygu ile Başbağlar'daki Şerif Abi'nin evindeki duygunun aynı olduğunu belirterek, zulmün ve örgütlü kötülüğün köyden köye, evden eve aktarılan bir düzenek olduğunu ima ediyor.

“TAŞ DUVARLARIN DURDURAMADIĞI BİR HEYECAN”

Şahan, Silivri'de aydınlar, gazeteciler, seçilmiş belediye başkanları, suçsuz anneler, bürokratlar ile İBB Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu gibi isimlerle birlikte “benzer bir zalimliğin tutsağı” olduklarını belirtiyor. Ancak tüm bu zorluklara rağmen umudunu koruduğunu ifade ederek, “Bu kadim topraklar, birbirine sarılı kökler ve dalları karışan ağaçlar gibi, insanlarının da her ne olursa olsun ayrı gayrı düşmesine izin vermez” diyor.

Cezaevinde olmasına rağmen “taş duvarların durduramadığı bir heyecanı” olduğunu dile getiren Şahan, 6 yaşındaki kızından uzak kalmasının hüznüne rağmen içindeki neşeyi koruduğunu anlatıyor. "Canından can koparan acıyı bal eylemeyi çocukluğumda öğrendim" diyerek Sivas'ta yaşadığı deneyime atıfta bulunuyor. Halkın iyiyi seçeceğine olan inancını ve adaleti bulana kadar devam edecek yolculuk heyecanını, başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere yol arkadaşlarından aldığını vurguluyor.

Şahan mektubunu, "Korkuyu, acıyı Hüseyin’le Kerbelâ’da, Madımakla Sivas’ta, Başbağlar’la Erzincan’da bırakmış, Silivri’de soluklanan, herkes için adaleti bulana kadar devam edecek bir yolculuğun heyecanıdır bizimkisi. Yolumuz açık olsun" sözleriyle bitiriyor.

Kaynak: BİRGÜN GAZETESİ