HABER ANALİZ: SONER BAHADIR
Çin'in Tianjin kentinde 31 Ağustos – 1 Eylül 2025 tarihlerinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü(ŞİÖ) Zirvesi, Batı bloğundaki siyasi dengeleri de etkiledi.
Kuzey Atlantik Örgütü(NATO) Genel Sekreter Mark Rutte, Çekya'nın başkenti Prag'daki IISS(Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü) Savunma Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik “Özel Askeri Operasyonunun” sadece kısa vadeli bir tehdit olmadığını, bu durumun küresel çapta kalıcı değişimlerin başlangıcı olduğunu belirtti.
Mark Rutte, “tehditlerin” Rusya ile sınırlı kalmadığını söyleyerek Çin, İran ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin de zorluklar yarattığını vurguladı. Özellikle ŞİÖ Zirvesi'nden gelen son görüntülere işaret ederek, bu ülkelerin savunma sanayi işbirliklerini “eşi benzeri görülmemiş seviyelere” taşıdığını belirterek uzun vadeli bir çatışmaya hazırlandıklarını savundu.
Bu kalıcı değişimlere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini belirten Rutte, NATO ittifakının birlik ve beraberliğinin en büyük avantaj olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Zirvedeki konuşmasının sosyal medya hesabından paylaşan Mark Rutte'nin, “Geleceğimiz bizim elimizde - Avrupa ve Kuzey Amerika birlikte” ifadelerini kullanması ise dikkat çekti.
Glad to speak at the IISS Prague Defence Summit, delivering a clear message: our capabilities are unsurpassed and it is up to us to ensure they stay that way. Our future is in our hands – Europe & North America together. All 32 of us are united in our commitment to collective… pic.twitter.com/tnVyzHYKh4
— Mark Rutte (@SecGenNATO) September 4, 2025
ŞİÖ, AVRUPA MÜTTEFİKLERİ'Nİ BİTİRDİ Mİ?
Rutte'nin bu sözleri, akıllara ABD ile Avrupa ülkeleri arasında yaşanan ayrılığı getirdi.
20 Ocak 2025 tarihinde görevi devralan Amerika Birleşik Devletleri(ABD) Başkanı Donald Trump'ın savunma harcamalarının ABD ekonomisine yük olduğunu ve bu yükün NATO içerisindeki Avrupa ülkeleri tarafından paylaşılması ve bu ülkelerin savunma harcamalarını arttırmaları gerektiğini söylemesi, NATO içerisinde fikir ayrılıklarına neden olmuştu.
Mark Rutte'nin 4 Mart 2025 tarihinde Avrupa Parlamentosu(AP) Başkanı Roberta Metsola ile yaptığı görüşmede kullandığı “Avrupa Müttefikleri” kavramı, süreci şekillendiren kavram olmuştu.
Bu süreçte Avrupa Müttefikleri'nin liderliğine soyunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Lübnan ve Filistin başlıklarında ABD desteğiyle Ortadoğu'yu kana bulayan İsrail'e karşı tutum aldı.
Emmanuel Macron'un aynı süreçte Batı bloğunun hakimiyetine karşı kürsel ilişkilerde “çok taraflılığı” savunan BRICS isimli ekonomik ve siyasi birlikle ilişkilerini yakınlaştırmıştı. Macron, 5 Haziran 2025 tarihinde görüştüğü BRICS'in kurucu ülkelerinden Brezilya'nın Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva ile yaptığı görüşmede Brezilya ve Fransa’nın aynı vizyonla halk ve gezegen için birlikte hareket ettiğini ve birlikte gelecek inşa ettiğini söylemişti.
Emmanuel Macron benzer şekilde Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile yaptığı görüşmenin ardından iki ülkenin işbirliği konusunda Fransa'nın G7, Hindistan'ın ise BRICS dönem başkanlığına işaret etmişti.
Fransa'nın Donald Trump'la doğrudan karşı karşıya geldiği başlık ise Danimarka'ya bağlı özerk bölge olan Grönland olmuştu. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot,1 Eylül 2025 tarihinde Grönland'a gerçekleştirdiği resmi ziyaret sonrası, “Grönland bir Avrupa toprağıdır... satılık değil. Grönland ve Danimarka yalnız değil. Avrupa ve Fransa da bugün ve yarın onların yanında” demişti.
Yaşanan gelişmelerin ardından Rutte'nin yaptığı açıklamalar, BRICS'le paralel politikalar izleyen ŞİÖ Zirvesi sonrası Mark Rutte'nin NATO'yu yeniden ABD çizgisine sokmaya karar verdiği şeklinde yorumlandı.