TELE1 ekranlarında yayımlanan "Asıl Mesele" programında konuşan sosyolog ve kamuoyu araştırmacısı Semih Turan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturmalarının siyasi arka planına dikkat çekti. Turan, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 19 Mart öncesinde başlattığı hamlenin ters teptiğini belirterek, “Eğer yaşanacakları bilseydi bu işe girmezdi” dedi.
TOPLUM OPERASYONA İNANMADI
Turan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yolsuzluk operasyonlarının toplumda karşılık bulmadığını ifade etti. İktidarın, kendi seçmeninin dahi bu iddialara ikna olmadığını belirten sosyolog, şu ifadeleri kullandı:
“Toplumun çok önemli bölümü bu operasyona inanmadı. Geçmişte Cumhur İttifakı’na oy vermiş seçmenlerin de ciddi kısmı ikna olmadı. Yapılmak istenen şey İmamoğlu’nu itibarsızlaştırmaktı. Ama bu da işe yaramadı. Tam tersine CHP’de bir bütünleşme sağlandı. Toplum gözünde İmamoğlu’nun meşruiyeti daha da arttı.”
OPERASYONLAR HALKI SOKAĞA ÇEKTİ
Söz konusu müdahalenin halkı harekete geçirdiğini belirten araştırmacı, “Uzun süredir eylemlilikten uzak olan halk kesimleri bu hamle sonrası sokağa çıktı” şeklinde konuştu. Seçim anketlerine de değinen Turan, 19 Mart öncesine göre CHP'nin oy oranını artırdığını belirtti. Cumhuriyet Halk Partisi’nin şu anda açık farkla birinci parti olduğunu dile getirdi.
“BU SONUÇLARI BİLSELERDİ BU İŞE GİRMEZLERDİ”
Turan, Erdoğan’ın siyasi risk hesaplamasında hata yaptığını savundu. Sürecin AKP’ye zarar verdiğini vurgulayan kamuoyu araştırmacısı, “19 Mart öncesinde bu operasyonun yaratacağı sonuçları bilselerdi bu topa hiç girmezlerdi” dedi. Turan’a göre, mevcut durum halkın adaletsizlik ve çifte standarda olan öfkesini tetikledi:
“Bu kadar yolsuzluk iddiası ortadayken belediyelere yönelik böyle bir müdahale inandırıcılık yaratmadı. Ayakkabı kutuları, para sayma makineleri, soruşturulmayan bakanlar ortadayken bu operasyonlar tepki doğurdu.”
“ERDOĞAN, HALKIN HAFIZASINI KÜÇÜMSÜYOR”
İktidarın 23 yıllık geçmişine rağmen “deprem için biz hazırlayacağız” söylemini yeniden dolaşıma sokmasını değerlendiren Turan, bu yaklaşımı “toplumun aklıyla alay etmek” olarak yorumladı. 6 Şubat 2023’teki büyük depremleri hatırlatan Turan, Hatay, Maraş, Gaziantep, Adıyaman ve Diyarbakır’da yaşanan yıkımın da iktidarın sorumluluğunda olduğunu vurguladı:
“İktidar sadece İstanbul’da değil, deprem yaşanan şehirlerde de belediyeleri elinde tutuyordu. 23 yıl boyunca bu şehirleri neden depreme hazırlamadınız diye kimse sormayacak mı sanıyorlar?”
“TOPLUM HAFIZASI UNUTMUYOR, ÖFKE BİRİKİYOR”
Semih Turan, Türkiye toplumunun geçmişe dair olayları unutmadığını, aksine biriktirdiğini ifade etti. Halkın, Soma’dan Aladağ’a, Çorlu tren kazasından Kartalkaya’daki iş cinayetine dek birçok travmatik olayın izini taşıdığını vurguladı:
“Toplum bu adaletsizlikleri unutmadı. Bugünkü protestolar yalnızca İmamoğlu’na yapılan operasyona karşı değil. Toplumsal hafıza bu tepkileri büyütüyor.”
“AKP, TOPLUMU İKNA EDECEK APARATLARDAN YOKSUN”
Turan, iktidarın kontrolündeki medya yapılanmasına rağmen kamuoyunu ikna edemediğini ifade etti. Halkın, propaganda ve yandaş gazeteciler aracılığıyla yaratılmak istenen anlatıyı satın almadığını belirtti:
“Yüzlerce troll, iktidara yakın gazeteciler ve yüzde 95 oranında kontrol altındaki medyaya rağmen toplum ikna olmuyor. Erdoğan şapkayı önüne koymalı ve artık bu toplumu ikna edecek araçlardan yoksun olduklarını görmeli.”
İMAMOĞLU FORMÜLÜ TARTIŞMASI: “HAYATIN OLAĞAN AKIŞI”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in “İmamoğlu cezaevinden çıkamazsa planlarımız var” açıklamasını değerlendiren Semih Turan, bu tür tartışmaların hayatın olağan akışına uygun olduğunu dile getirdi. Formüllerin erken tartışıldığını ifade etse de bu senaryoların konuşulmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti:
“Sokakta da evde de insanlar ‘İmamoğlu olmazsa ne olacak?’ diye soruyor. Bu sorunun konuşulması doğal. CHP’nin B planı hazırlaması da kaçınılmaz. Ama bunu gündemin başına koymamak, stratejik davranmak gerekir.”
“YOKSULLUĞU YÖNETMEK DEĞİL, ÇÖZMEK FARK YARATTI”
İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın başarısının ardındaki temel faktörlere değinen Turan, sosyal belediyeciliğin etkisini vurguladı. Yoksullara para dağıtmak yerine yapısal çözümler sunan politikaların seçmende karşılık bulduğunu ifade etti:
“İmamoğlu ve Yavaş, kreşten halk süt dağıtımına, çiftçiye destekten üreticiye fide yardımına kadar gerçek ihtiyaçlara çözümler sundular. Bu da halkta ‘CHP sorunları çözebiliyor’ algısı yarattı.”
İKİNCİ ÇÖZÜM SÜRECİ YORUMU: “SÖYLEMSEL DÜZEYDE KALIR”
Programın son bölümünde ikinci çözüm sürecine ilişkin soruyu da yanıtlayan Turan, bu girişimin altyapısının eksik olduğunu ifade etti. İktidarın ve ilgili yapıların yalnızca söylemsel düzeyde hamleler yaptığını belirtti:
“Bu süreç planlanmadan başlatıldı. Karşılıklı adımların ne olacağı belirsiz. Öcalan’ın tecridi, silah bırakanların durumu, cezaevi düzenlemeleri gibi konular net değil. Kongre yapılsa bile kalıcı çözüm çıkmaz.”
SURİYE FAKTÖRÜ VE ULUSLARARASI DENGELER
Turan, Suriye sahasındaki değişen güç dengelerine dikkat çekerek çözüm sürecinin bu faktörler hesaba katılmadan başarıya ulaşamayacağını vurguladı:
“Bugün İsrail, Suriye’de etkili bir aktör haline geldi. AKP destekli Suriye Milli Ordusu’nun geleceği, PYD’nin pozisyonu, Türkmen grupların durumu gibi başlıklar çözüm sürecinin parçasıdır. Bu aktörler hesaba katılmadan sağlıklı bir sonuç alınmaz.”
“SİYASİ PLANLAMA YOKSA, GERÇEKÇİ ÇÖZÜM DE YOKTUR”
Turan, geçmiş çözüm süreciyle kıyaslandığında bugünkü şartların daha olumsuz olduğunu savundu. Siyasi irade ve toplumsal mutabakatın eksik olduğunu belirterek, sürecin kadük kalacağını söyledi:
“Geçmişte akil insanlar heyeti, kamu diplomasisi, müzakere süreçleri vardı. Şimdi ise söylem dışında bir hazırlık yok. Bu yüzden ikinci çözüm süreci de ölü doğmuş durumda.”