TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Dr. Merdan Yanardağ, 30 Nisan 2025 akşamı TELE1 ekranlarında yayımlanan “18 Dakika” programında gündeme ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Emre Kongar ile birlikte gelişmeleri yorumlayan Yanardağ, Ekrem İmamoğlu’na yönelik baskı operasyonlarını ve yandaş medya söylemlerini değerlendirdi.
Yanardağ, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun toplantı yaptığı otelin genel müdürü ile güvenlik müdürünün gözaltına alınmasına tepki gösterdi. “İktidarın bir İmamoğlu çaresizliği var” şeklinde konuşan Yanardağ, şu ifadeleri kullandı:
“Bu çaresizlik onlara sürekli hata yaptırıyor. İmamoğlu’nun toplantı yaptığı otelin önce genel müdürünü, sonra güvenlik müdürünü gözaltına aldılar. Serbest bırakmak zorunda kaldılar. Çünkü adamlar görevlerini yapmış. En sonunda da otelin sahibini ifadeye çağırdılar.”
POLİSLERİ GARSON KIYAFETİYLE OTELE SOKTULAR
Otelin toplantı salonlarının kamuya açık olduğunu vurgulayan yayıncı, İçişleri Bakanlığı’nın iki polisi garson kıyafetiyle otele sokma girişimini sert ifadelerle eleştirdi:
“Adı geçen otele iki polisi garson kıyafetiyle sokmaya çalışıyorlar. O sırada İmamoğlu hakkında ne bir soruşturma var ne de bir mahkeme kararı. Yasa dışı izleme yapmak suçtur. Türkiye Cumhuriyeti'nin polislerini kişisel çıkarlar için kullanamazsınız.”
“Telefon dinlemesi için mahkeme kararı gerekir. Önleyici izleme için bile yargı kararı şarttır. Bu otelde yapılan uygulamanın hiçbir yasal dayanağı yok.”
KAMERA BANTLAMA UYGULAMASI BAKANLARDA DA VAR
Yayında, otel yetkililerinin verdiği ifadeye de yer verildi. Toplantı öncesinde otelin rutin olarak kontrol edildiğini aktaran Yanardağ, güvenlik gerekçesiyle salonlara jammer yerleştirildiğini, bu uygulamanın sistemleri etkilemediğini belirtti.
Ayrıca, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın CHP Genel Merkezi'ne yaptığı ziyarete dikkat çeken Yanardağ, şu örneği verdi:
“Kalın CHP Genel Merkezi’ne girdiğinde kameralar bantlanıyor. Bunu CHP’nin güvenlik amiri biliyor, ‘buyurun’ diyorlar. MİT Başkanı olduğu için bu bir güvenlik uygulamasıdır. Aynı şey bakanlara da uygulanıyor. Ali Yerlikaya bunu bilmiyor mu? Valilikten gelen rutin uygulamayı inkâr ediyor.”
“KUMPAS ÇÖKTÜ, SUÇ BULAMIYORLAR”
Yanardağ, yandaş medyanın ve iktidarın operasyonlar aracılığıyla İmamoğlu’na suç isnat etme çabasının başarısızlıkla sonuçlandığını savundu. Bu çabaların arkasında çaresizlik olduğunu vurgulayan gazeteci, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İktidar ve yandaş medya panik halinde suç üretmeye çalışıyor. Kumpas çöktü, iflas etti. Oradan suç çıkaramıyorlar. Murat Ongun’un küçük kızının kumbarasındaki 7 doları bile alacak hale gelmişler. Bu trajikomik bir bozgun.”
MASAK RAPORUNDA SUÇ UNSURU YOK
Yayında, MASAK raporuna ilişkin ayrıntılara da yer verildi. Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun hazırladığı raporun altına hiçbir uzmanın imza atmadığını belirten Yanardağ, yalnızca bir uzman yardımcısının imza attığını belirtti:
“O raporu hiçbir MASAK uzmanı imzalamamış. Saçma çünkü. Orada da suç yok. Yolsuzluk bulamıyorlar, para bulamıyorlar.”
RAMAZAN GÜLTEN ÖRNEĞİ: “NAMUSLU BİR MÜHENDİSİ TUTUKLADILAR”
İstanbul İmar Müdürü Ramazan Gülten’in tutuklanmasına da değinen Yanardağ, Gülten’in dürüst ve liyakatli bir şehir plancısı olduğunu ifade etti. Bursa Belediyesi’nden İstanbul’a gelen Gülten’in krediyle aldığı otomobilin borcunu hâlâ ödediğini belirten Yanardağ, şu sözlerle tepkisini dile getirdi:
“Ramazan Gülten Maltepe’de, gecekondu semti kökenli bir mahallede, giriş katında oturuyor. Siz böyle bir örneği AKP’li bir belediyede gösterebilir misiniz? Namuslu, ilkeli, bilgili bir mühendis. Onu tutukladınız. Hangi gerekçeyle?”
“Bu tutuklamadan yalnızca yolsuzluk yapmak isteyenler, rüşvetle iş çözmeye çalışanlar, mafya şikâyetçi olabilir.”
YANDAŞ MEDYADAN İTİRAF GİBİ AÇIKLAMA: “BİLGİ SIZIYOR”
Programda, yandaş medyada dile getirilen bir iddiaya da dikkat çekildi. Bazı yandaş gazetecilerin ve televizyon yorumcularının operasyonların başarısızlığını “içeriden bilgi sızması”na bağladığını belirten Yanardağ, bu ifadeleri “itiraf” olarak niteledi:
“Bu bir itiraftır. Operasyonların içinin boş olduğunu kabul ediyorlar. Suç uyduramamalarını bilgi sızmasına bağlıyorlar.”
“TELEF” TARTIŞMASINA TEPKİ: “SAYGISIZ BİR İFADE”
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı “telef” ifadesine de değinen Yanardağ, bu kelimenin anlamını eleştirerek şöyle konuştu:
“Hayvanlar için bile ‘telef’ kavramı kullanılmamalı. Çünkü değersiz varlıkları ifade ediyor. Erdoğan’ın bu kelimeyi kullanması bulunduğu makama yakışmıyor. Saygısız bir ifade.”
“Orman yangınlarında bile hayvanların ‘öldüğü’ değil ‘telef olduğu’ söyleniyor. Bu da onları değersizleştiriyor. İnsanlar için hiç kullanılmaz.”