TELE1’de yayımlanan “Söz Bizde” programında siyasal analist Dr. İbrahim Uslu, CHP’nin izlediği stratejiyi değerlendirdi. Programda CHP’nin örgütsel gücüyle değil, halkın gücünü arkasına alarak yürüdüğü yeni siyasal hattı ele aldı.
İKTİDAR DEMOKRATİK REFLEKSLERİ TAMAMEN KAYBETTİ
Uslu, AKP iktidarının halkın iradesini yok saydığını, seçmen rızasına artık ihtiyaç duymadığını belirtti. Devletin tüm gücünü elinde bulunduran iktidarın, "Gücü yeten engel olsun" anlayışıyla hareket ettiğini söyledi.
CHP STRATEJİ DEĞİŞTİRDİ MİLLETİN ARKASINA YASLANDI
Analist, CHP’nin bu süreçte iktidarın gücüne örgütsel olarak direnemeyeceğini gördüğünü, bu nedenle halkı yanına alarak karşı durduğunu aktardı. CHP’nin, "Türkiye Erdoğan’dan büyüktür" sloganıyla özetlenen stratejisinin, milletin gücüne dayandığını ifade etti. Bu çizginin siyasal bir strateji olarak şekillendiğini ve başarıyla uygulandığını dile getirdi.
HALK KİMİN PATRON OLDUĞUNU GÖSTERDİ
“Türkiye’nin 72 ilinde insanlar sokağa çıktı” diyen Uslu, bu kalabalıkların önemli bir kısmının CHP’li olmadığını vurguladı. Saraçhane ve Maltepe’de toplanan yüz binlerin, dayanışma sandıklarına giden 15 milyon insanın büyük bölümünün partili kimlik taşımadığını söyledi. “Onlar milletti ve siyasetin patronu biziz dedi” ifadelerini kullandı.
CHP HALKLA BİRLİKTE YENİ BİR MODEL YARATIYOR
Bu sürecin CHP açısından yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu belirten siyasal analist, partinin uzun süredir ihtiyaç duyduğu stratejiyi bulduğunu vurguladı. Katılımcı bir siyaset anlayışıyla hareket edildiğini belirtti. Üye kampanyaları, dayanışma sandıkları ve kitlesel mitingler üzerinden milletin siyasal katılımının teşvik edildiğini ifade etti.
İKTİDAR DIŞLAYICI POLİTİKALARLA DEMOKRASİYİ ASKIYA ALIYOR
Programda konuşmasına devam eden Uslu, iktidarın basın özgürlüğünden protesto hakkına kadar tüm demokratik alanları daralttığını savundu. “Basın özgürlüğüyle sorunum var diyorlar” cümlesini hatırlatan siyasal analist, gazetecilerin sadece haber takip ettikleri için tutuklandığını belirtti.
Yargı süreçlerinin iktidarın arzusuna göre işlediğini, seçimi kazanamayınca “yok sayma” hamlelerinin devreye alındığını söyledi. Kayyım atamaları ve hapis cezalarıyla milli iradenin yok sayıldığını dile getirdi.
ANAYASAL HAKLAR BİR MEMURUN EMRİYLE ASKIYA ALINIYOR
Siyasal analist, iktidarın gösteri ve yürüyüş hakkını sistematik biçimde engellediğini, anayasanın bir bürokrat eliyle askıya alındığını belirtti. “Vatandaşın şikâyet etme hakkı bile elinden alınmak isteniyor” sözleriyle durumu değerlendirdi.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SUÇ SAYILIYOR SOSYAL MEDYA HEDEFTE
Uslu, yurttaşların ifade özgürlüğünün de tehdit altında olduğunu söyledi. “İstemediğim şeyleri konuşmayın” diyen bir iktidarın, eleştirileri cezalandırdığını vurguladı. Sadece sosyal medya paylaşımı yapan çok sayıda yurttaşın gözaltına alındığını, mahkûm edildiğini aktardı.
İnternetin bant daraltmalarıyla fiilen kapatıldığını, sosyal medya platformlarının sürekli denetim altında tutulduğunu belirtti. Son seçim sonrası YouTube dahil birçok platforma erişimin engellendiğini hatırlattı.
PASİF DİRENİŞ BİLE SUÇ SAYILIYOR
Boykot çağrıları yapan yurttaşların bile hedef alındığını ifade eden Uslu, pasif direnişin suç gibi gösterildiğini söyledi. “Bir sanatçı sadece alışveriş yapmama çağrısı yaptığı için adli kontrolle serbest bırakıldı” bilgisini paylaştı. İktidarın pasif sivil itaatsizliğe bile tahammül göstermediğini dile getirdi.
TORPİL VE EŞİTSİZLİK KURUMSALLAŞTI
Siyasal analist, ülkedeki torpil mekanizmasının kurumsallaştığını, fırsat eşitsizliğinin derinleştiğini savundu. “Bazıları için her kapı açık, bazıları için umut bile kalmamış” değerlendirmesini yaptı. Ahbap-çavuş düzeninin artık tüm boyutlarıyla hayata geçtiğini söyledi.
SONUÇLARIN BELİRLEYİCİSİ HALK OLACAK
Programın sonunda, Türkiye’nin otokrasiyle halk iradesi arasında bir yol ayrımında olduğunu vurgulayan Uslu, şu uyarıyı yaptı:
“Bu sürecin sonunda ya millet kazanacak ya da otokrasi. CHP, bu kavşakta tarihsel bir rol üstlendi. Umuyorum ki siyasetin gerçek patronunun millet olduğunu herkes bir kez daha görecek.”